behzat ç. replikleri

daha net

benimle mutsuzluğa varmısın?

seviyorum merkez

harun: 4530 duydun mu? behzat: he duydum. h: amirim bç: olm cepten arasana niye şekil yapıyorsun

yıpradırım ha

"benim yüzüme bakacak cesareti olmayan adama ben vurmam."

lan üst geçidi kullanan bi kişi vardı onu da öldürmüşler

insan iyi de olsa değiştiğini kabullenmesi çok zor oluyor.

- katil faşist + ne faşisti lan. cinayet büro.

bir kadın asla unutmaz, asla.

+bana mutsuzluğun resmini çizebilir misin? -amına bile korum.

babamin öldüğü gün birine aşık olmustum bazen oyle olur butun aksilikler ust uste gelir.polis olmasaydim katil olurdum cunku sahici bir sarsinti sahte bir dengeden iyidir

30. bölümde bir diyalog var. ne zaman izlesem çok hoşuma gidiyor; hayalet ve selim öğle yemeği için büfedeler. selim kendisine karışık tost söylemiş. garson tostu getiriyor. tost gelir gelmez de selim tostu aceleyle ısırıyor, başlıyor yemeğe. bunun üzerine; hayalet - sen tek çocuk musun lan? selim - evet abi, nereden anladın? hayalet - tost gelince, "kenarından alır mısın?" diye sormadın, oradan anladım.

sadece 5 dakika daha yasamak istedim butun öldürülen kadinlar gibi..

kalkın la oynicaz.

leyla ile mecnun dizisiyle ortak bi sahnesi vardı ismail abi adamlar lan demiyo la la diyo la demişti şuan yazınca bi değişik oldu ama neyse

"dünyanın ekseni kaydı behzat, 12 santim yerinden oynadı. sen bana 1 santim bile yaklaşmadın."

akbaba: çizdik işte bak el emeği göz nuru harun: elizabeth elanor diyon sen ha? behzat: o kim la konuyla ilgisi var mı? harun: yok o elle alakalı

“alarmı icat eden adam insanların beş dakika daha uyumak isteyeceğini nereden biliyor? çünkü kendide beş dakika uyumak istiyor.”.

akbaba : gözlerime bakman gerekmez yanımda olsan yeter. nazlı : lütfen bir daha cıkma karşıma. akbaba : siktir git !

oralete inanıyorum ben. -hayalet.

biz çok normal adamlar değiliz. sizin de çok normal olduğunuz söylenemez. dünya da herkes anormal sanki. belki de hepimiz normaliz. yanlış zamanda yanlış yerde. ya kusura bakma insan eline kalem alınca değişik şeyler yazmak istiyo. ben pek anlamam bu işlerden. sana o kadar çok mektup yazmayı denedim ki. bi yerden sonra hep yırttım. bu sefer üşeniyorum. heralde sana gönderemiceğim için. ya daha doğrusu bira içerek yazdığım için utandım heralde. kim bilir orda hava nasıl kim bilir neleri özledin. biraz salakça olacak ama burası da çok boktan. sanki herkes katil yada herkes yalnız. ordan çok fazla farkımız yok aslında var biz daha geniş alanlarda yürüyüp daha fazla görüşme hakkına sahibiz. en büyük fark bu heralde. beni burda ayakta tutan dostlarım. seni de umarım bi şeyler ayakta tutuyodur. ama eminim benden daha fazla sevenin var. ben mücadele etmeyi senin kadar bilmiyorum. biz mücadele edenlerin peşindeyiz.. kimi zaman. ben senden hoşlandım. ben çok iyi vakit geçirdim seninle çok güzelsin. sana hiç seni nedense en kötü cümlelerle anlatıyorum hep ya. ya gerçekten sevmeyi bilmiyorum ben yada ne bilim tuhaf oluyorum. dışarı çıktığın da bu mektubu sana vermek isterim ama biliyorum utanıcam ve veremicem. olsun sana yazmasaydım içimde kalırdı. sen içerde ben dışarda. siz içerde biz dışarda. öyle işte. yine yazamadım. (bkz: hayaletin mektubu)

- how old are you - fayn deme baska bisey de

en sevdiğim telefonu " haaaa " diye açması

+ iyi misin komiserim? - saçma sapan konuşma la

dünyanın ekseni kaydı behzat. 12 cm yerinden oynadı, sen bana 1 cm bile yaklaşmadın

dur be oğlum daha yeni başladık.

savcı esra: niye geldin? behzat: sen niye ağladın? savcı esra: geçti gitti boş ver.. behzat: çık çık çık… geçmedi gitmedi, sen niye ağladın? savcı esra: behzat sen akıllı bir adamsın ama konu kadınlara gelince biraz salaklaşıyorsun galiba. behzat: hee. savcı esra: ben sana diyorum ki adamlar gelip seni alacak, gideceksin. bu işin sonu yok! belki senelerce tutuklu kalacaksın, ne zaman döneceğin belli değil, senin umurunda değil. ağladım… çünkü seninle konuşamadım. ağladım, çünkü sen beni görmüyorsun. ve ben seni seviyorum. behzat: ama ben bunu bilmiyordum. savcı esra: bilmiyorsun… tabi nereden bileceksin. sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun. senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi lazım behzat? behzat: yok, hayır. yapamam ben. savcı esra: haklısın. cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. herkese meydan okuyorsun ama kendi duygularından korkuyorsun. geçmişe saplanıp kalmışsın. en büyük felaketler senin başına gelmiş dimi? en büyük acıları sen çekmişsin, ben hiç bir b.k bilmiyorum ki. acı nedir? bilmem. yalnızlık nedir? bilmem. dünyanın ekseni kaydı behzat, 12 cm yerinden oynadı sen bana 1 cm bile yaklaşmadın! saplantılısın… behzat: hee, ne güzel söyledin. saplantılıyım ben. benden bir b.k olmaz, biz seninle hep kavga ederiz, mutsuz oluruz biz seninle. savcı esra: mutsuz olalım, ne var! biz de mutsuz oluruz. ben seninle mutsuzluğa da varım.

ben harun sinanoğlu olarak her şeyi yaptım peki sen eda kaya olarak ne yaptın?

-karaciğer nasıl? -amına kodum birde; -seviyorum merkez

hayatımda biri beni sevsin istedim.

saçma sapan konuşmayın la

barbaros: insanın etrafındaki herkes tarafından ihanete uğradığını görmesi ne kadar kötü. bazen düşünüyorum; kime hiç düşünmeden, karşılıksız, kaygısız sarılabilirsin diye. oğlumdan başkası gelmiyor aklıma. o da daha çok küçük ondan herhalde. büyünce böyle olur mu bilmiyorum. bazen diyorum; hiç büyümese. büyüyünce o da değişecek diye korkuyorum. behzat: kim ihanet etti lan sana? barbaros: o kadar çok ki hangi birini anlatayım sana?

-tavşanıma yem bakıyorum +cinsi ne? -tavşan

hangi birisini yazsam ki buraya o kadar çok ki müthiştin be

+abi i̇stanbul'un en çok neyini seviyom biliyon mu? -neyini la? +angara'ya dönüşünü.

+doktor kardeşim yaşıyo mu? -hee,yaşıyoz da noluyo

sırıtma lan:)

"ercüment, savaş beyle aranda bir sorun varsa bilmek isterim." "ya savaşın amına koyayım, barışa bir şey olmasın." (bkz: behzat ç. ankara yanıyor)

oğlum sen bana niye hayalet diyorlar biliyon mu? öyle kaybolan her adamı bulduğum için demiyorlar bana. ilk bana niye hayalet dediler biliyon mu sen? kimse beni görmediği için oğlum. insanlar beni görmediği için benim de onları görmediğimi zannediyorlar ama ben görüyom işte. anladın mı la, görüyom görüyom. o sahnede içkiyi fondip yapıp gitmesi yok mu... özledim be amk dizisini.

rakı koy la!

+bu kadına inanma, seni dolandıracak, dedim, dedim mi lan -dedin,ben de biliyordum abi, hiçbir şey getirmeyeceğini, ben de biliyordum altınları kaçıracağını ben de biliyordum +niye verdin lan o zaman? salak mısın sen? -biri beni sevsin istedim ya. hayatımda bir kere de olsa biri seni seviyorum desin istedim ya

kendine zarar vermiş bir insana "niye?" diye sorulmaz. zaten birilerine anlatabilseydi zarar vermezdi kendine.

salak salak konuşma la

bence hiç bir koşul, bir insanı, " seni hep sevdim" deyip gitmek zorunda bırakacak kadar orospo çocuğu olmamalı.

Los angeles'ta büyüdün sanki amınakodumun gurmesi ya

birkaç tanesi için bkz