babaların garip davranışları

ramazandayız haliyle oruçlu ve oruçtan dolayı sinirli oluyor kendisi öğleden sonra 3 gibi aradı ben çok acıktım annenlere söyle yemeği hemen hazırlasınlar çayı da demlesinler diyo hadi yemeği anladım ama çay ne alaka dedim bakıp bakıp hasret giderecem kaç saattir içmedim diyo

bir konu ile ilgili karar vereceğim zaman “ iyiyi kötüyü ayırt edebilecek yetişkin bir insanın” diyor kararımı verince de izin vermiyor

bugün kimse dışarı çıkmayacak evde oturalım dedi biz her şeyi iptal ettikten sonra kendisi dışarı çıktı?????

sofrada bir şeyden örnek verirken lan dedim kızdı. genelde kendisine ismiyle hitap ediyorum. lan dedim diye trip atıyor.

sesli sıçmak

anneme tunik dikiyorum. kalıbını çıkardım, kestim. annemin üstüne igneliyorum, bolluk, darlık var mı diye. neyse ignelerken anneme igne mi battı anlamadim eli kanamis, kumaşa sürüldü. kumaşta açık renk. "yaa anne naptin yaa kan lekesi geçmez. kumaşta yok başka nasil geçecek bu?"diye biraz üzüldüm. tabi annem de üzüldü. beni yatıştırcak ya "ben bunu giyinirim boyle bir sey olmaz." felan dedi. babam geldi." noldu kan lekesi mi çıkmaz, sen öyle zannet." dedi. daha ben dur demeden lekeye bir tükürdü. annemle ikimiz şok. birbirimize bakıyoruz. i̇ki parmagiyla ovdu lekeyi, baktık geçti. madem tükürük geciriyor az tükürseydin be babacim fnnfkd bir balgam atmadığı kaldı gece gece.

az önce ablam sahur yemeğinde pilav ve salataya “salav ve pilata” dediği için güldüm gayet de böyle sessizce tatlı tatlı. ama uzun sürdü yani içime şeytan girdi duramıyorum derler ya öyle. “ne salak salak gülüyosun kalk git odana” diye çıkıştı babam. geldim duvara bakıyorum. ne gerek vardı ki yani

geçen yılın başlarıydı sınava gireceğim için yeni kimlik çıkaracaktım tabi babamla birlikte. sabah mesai saati başlamadan nüfus müdürlüğüne gittik, gittik gitmesine ama bir baktık kalabalık saat daha 8.15. neyse sıra aldık ama ben okula, babam işe yetişemez belli. i̇şin tuhaf tarafı o saatte yeni kimlik için oraya gelenlerin hepsi yaşlı 75-80 yaşında dedeler neneler uyumamış gelmiş desem yeridir. mesai saati geldi başladılar sıraya ama memurlar o kadar yavaşki 2 saate sıra anca bize gelir. babam sıkıldı saate bakıyor ikide bir ben "boşver gidelim baba" diyorum adam "ben bir daha buraya gelmem" diyor. dedelere nenelere "bu çocuk sınava yetişecek bir müsade edin" diyor insanlarda tık yok "bizimde işimiz var doktora gideceğiz" diyorlar. babam gitti memurun yanına "bizi alın çocuk sınava gidecek halledip gidelim hemen" diyor. memur "alamam abi" dedi. babam artık dayanamadı en son yüksek sesle "bu çocuk sınava girecek diyorum, hem bunların yaşayacağı bile belli değil sabahın kör vakti buraya düşmüşler" dedi. memur bıyık altı gülüyor diğerleri şoka girdi. aradan biri çıktı "çocuk okula gidecek bir müsade edin, git benim yerime" dedi sonra bir bir diğerleri attı beni öne. hallettik çıktık babama "niye öyle dedin hem benim de senin de yaşayacağım belli değil" dedim babam "olsun korktular ben onları biliyorum, bak nasıl sıra verdiler ama" dedi.

aga gece sahura sadece ben ve babam kalktık yemeği yedik babam banyoya girdi çıkmadı bir türlü beklerken sofrayı toparladım kaldırdım masayı sildim tabi o uykusuz halde ezana ne kadar kaldı bilmiyorum saate bakmıyorum çıktı hemen peşine girdim direk dişlerimi fırçalamak için sanki ben işi ağırdan alıyormuşum gibi arkamdan hadi acele et acele et deyip durdu ben daha dişlerimi fırçalamayı bitirmeden ezan okumaya başladı su içemedim haliyle gece gece sinir krizi geçirtti..

yillardir boynumda bir ben var ve babam onu bocek sanarak fark ediyor. allah'tan et beni degil, diyecegim ama adam iki uc kere onu oradan almaya calisti. sonra dedi ki, "beyza, senin orada benin mi vardi?"

yemin ediyorum hepsi garip. bir afra bi tafra tipler falan. beş dakika önce iyiydik noldu. valla kemal sunal ve sarhoş adam gibiyiz kendisiyle. ayıkken hatırlamıyor sarhoşken mükemmel.

ramazan geleli hayata küstü adam ya. sebepsiz. yemekten yemeğe görüyoruz yüzünü o da baya suratsız oluyor yani konuşmuyor hiçbirimizle falan. hemen terasa kaçıyor sonra. ya ergenliğe girmiş gibi davranıyor

garip mi bilmem ama sabah kardeşim ile aralarında şöyle bir diyalog geçti + baba bu elde dikilir mi? - hayır + niye? - oğlum o elde dikilir mi!

az önce bayramlaşmaya gitcektik tam arabaya binerken sen evde kal gelen misafirlerle ilgilenirsin dedi. sen evde yoksun ben napayım misafiri aq. bari hazırlanırken görüyosun o zaman söyle aq. (bkz: babamın kafasını nasıl koparabilirim)

htc desire 820 kullanıyor, dün geldi bu ne oğlum böyle tepsi gibi telefon kullanamıyorum bunu hiç bir yere sığmıyor değişelim telefonları dedi. tabi ki güzelce ikna yeteneğimi kullanarak reddettim. baba senin yaşında ki adamlar dokunmatik telefona yeni geçti, sen kocaman telefon kullanıyon onu da bana kitlemeye çalışıyon ayıptır günahtır ya.

arabayı çarptığımda yaşadığımız haşin tartışma sonucu arabaya bi daha binmeyeceğimi söylemiştim, umrunda olmamıştı çünkü zaten bu kafayla araba mı kullanabilirmişimdi falandı. şimdi araba alacağım diyorum araba var garajda al kullan diyor. bu durumun ikizler burcu olmasıyla da alakası olabilir, tipik bir baba da olabilir, kestiremiyorum

geçen aylardan birinde babamla birlikte feribotla yolculuk yaptık. ben teknenin arka tarafında müzik dinleye dinleye denizi seyrederek yolculuk yaptığımdan, yolculuğun bittiğini anlamadım. meğerse tekne çoktan limana yanaşmış, yolcular inmeye başlamış. babam da tez canlı tabii, herkesten önce inmiş. bana da mesaj attı, "ben indim. sen hala nerdesin?" diye. "geliyorum." dedim, inmek için ön tarafa yürümeye başladım. tam karaya ayak bastım. biri geldi "ooo louis, hoşgeldin. nasıl geçti yolculuk?" diyerek elimdeki çantayı aldı. bi' baktım babam.. "bizi burada karşılayan olmaz. beni de karşılayan olmadı. bari seni karşılayan biri olsun." dedi hasjahsjahska

evdekilerin zoruyla sigarayı bırakmış. benden sigara otlanıyor. ayrıca paketi dört gün yetişmem gerektiğini söylüyor ve az içeyim diye kendi içiyormuş. çok içince de delleniyor. bu yaz bitmez valla.

amcam tarlada yılan yakalamis, cam kavanoza koymus, kapagini delmisler. onu da babam alip getirmiş. suan sehpanin ustunde cam kavanoz icinde 20-30 cmlik bi mini yilan var. babamin vahsi dogaya olan hayranligini anlamis degilim. bundan once cam kavanozda akrep getirmisti. dogan, atmaca beslemisligimiz de var.

her arabaya binmesinde seninle benim aramda %20 yakıt farkı var diyor.

geçen ekim evlatlıktan reddetmişti, bir rutin oldu artık gerçi, şu an canım acıyor diye istanbul’u ayağa kaldıracak durumda. dengesizlik aile işimiz.

evim içerisinde "huğaa yanıyosun fuat abieeğğ" "puğaa yanıyosun kafasi abiğeee" diye geziyor arkadaşlar.

ne zaman para istesem ‘bu saatte para mı istenir???’ diyor. lise zamanı pazar akşamı banyo yapıcaktım doğal olarak okul var. ‘bu saatte banyoya mı girilir???’ dedi kfmfkfdkdls canım babam.

herkese küfrediyor yapma deyincede beni babam adam edememiş sizmi edeceksiniz diyor

gözlük takmaya başladığımdan beri ; çerçeve, dört göz vs hitap ediyor. galiba içinde bir yerde 5 yaşında bir çocuk var.

az önce annemle bazayı kaldıracaklarken aralarında geçen konuşma a: hayatım bi yardım etsen şunu açmama b: tabii ki, açıl susam açıl ve bunu öyle bir ciddiyetle söyledi ki baza açıldı mı diye baktım

kızlarının hic evlenmeyecegini düşünmesi

nefret ettiğini iddia ettiği ne varsa aslında kendisinin yapması ve yaptıklarını da inkar etmesi

halam ve annemle yatak odasındaydık babam geldi gülerek git özel konuşuyoruz burası senin odan olabilir ama git banane dedim güldük şakasına atmak için telefonu eline aldı ben de atmaz diye kafamı çevirdim anneme doğru sonra taaak alnıma ciddi ciddi telefonu attı dmdkjsjd çubuk:baba cidden attın mı onu? babam: kafanı niye eymiyon yüzüne bir şey geliyo insan kafasını eğer çu: e atmazsın sanmıştım baba: kafanı eğersin sanmıştım nskdkdksjsh sonra buz getirdi dedim gerek yok atcakmış gibi tuttu ben gene hiç tutmaya çalışmadım bak hala akıllanmadı diye kızıyo dmjdldjdj (bkz: bu devirde babana bile güvenmeyeceksin) edit: attığı telefon bozulmuş dmxkzkdjdksh

geçen televizyonda eyeliner reklamı vardı. diyor ki bu kalemden bana da al. bilerek mi söyledi yoksa ciddi miydi anlamış değilim. i̇nşallah bilerek söylemiştir canım babacığım...

sofraya otururz benim neyim eksik biliyorsunuz der bulamazsak yandık tuz şeker su ne ola bilir.sonra çayı biter tazeleyin demez biz görene kadar bekler artık çay dökmemizi.

dün annem telefon istedi babam da suan pahalı sonra alırım dedi. babam bugün anneme söylemeden gidip araba almış annem bunu duyunca telefonu yüzüne kapattı. bilin bakalım babam eve elinde ne ile geldi

efsane laf sokmaları hiç unutmam şey demişti kız evlat hayırlı evlat diyenler keşke bizimkisini de görse

garip bi sosyallik anlayışı var. avcı, arıcı, serbest dalış da yapıyor. dün gece kamp yaptık, dağda uyuduk mesela. ama bu huylarını ayrı seviyorum. eğlendiriyor en azından.

menemen yapıyorum, soğanı doğradım kavurdum biberi doğradım kavurdum domatesleri doğradım onu da attım tavaya sonra yumurtaları kırdım babam geldi mutfağa bakıyım olmuş mu, tuz attın mı? dedi atmadım dedim tuz attı sonra tavayı sofraya koydu. sonra ne mi yaptı? halamlara diyo ki menemeni ben yaptım. ne?!?!?!?!!? babacım bi daha mı düşünsen?

tanıdık esnaftan alışveriş yapma olayını aşması. efendim zat-ı şahaneleri geçen yıl avrupa tatiline çıktı. tatile çıkarken vize başvurusunda bulunduğu ülke: fransa. neyse gezdi, gördü, döndü. bu yıl almanya’ya amcamın yanına gitmek istedi. tabi tanıdık devlet olduğu için yine fransa’ya başvurdu ( bir devlet nasıl tanıdık oluyorsa). amaç, fransa’dan yine birden fazla kapıdan giriş imkânı tanıyan vize alıp almanya’ya gitmek. yalnız fransa bu sefer tek kapıdan yani sadece fransa’dan girişe izin verilecek şekilde vize verdi. yani almanya’ya gitmek için önce fransa’ya uğraması gerekiyor ve eğer bu vizeyi kullanmazsa fransa bir daha vize vermeyebilirmiş. bu adam olur da fransa’ya bir daha gitmek ister de gidemezse diye kalktı önce fransa’ya sonra da almanya’ya gitti. adam sırf fransa’yla arası bozulmasın diye gitti resmen. tek başına uluslararası hukuka nezaket dersi verdi.

babam her şeyi beğenen biri değildir. her yapılanı beğenmez. bu yaz ilk defa trileçe yapayım dedim. malatya’da kuzenimden öğrenmiştim. trileçe yapacağım dediğimde “o ne öyle, bu gençler yeni yeni şeyleri nereden buluyor yav?” dedi. trileçenin balkan tatlısı olduğunu ve yeni olmadığını annem anlattı. yap bakalım diyerek iznimi verdi. yaptım. akşam yedi ve dedi ki “bundan sonra tatlımızı sen yaparsın hehehe” ve en önemlisi de “bundan sonra favori tatlım bu benim.” bu hafta ikinciyi yapıyorum, 20 yıllık hayatımda üçüncü yapışım oluyor. babamın yaptığım bir şeyi beğenmesi aşşşşırı gururlandırıyor be.

az önce beni dolmuştaki amcaya torunum diye tanıttı amına koyiim akxmajxnanxnnz

hayvanlara ve akrabalarına bizden iyi davranması

veraset ilamı lazım imiş. kime sorsak soruştursak da öğrensek nasıl olduğunu falan diye dolanıyordu evde. anneme falan tanıdık avukat var mı diye soruyordu öyle. sesimi çıkartmadım. biraz önce hatırlamış olacak ki gelip sordu nasıl yapacağını. hukukçu olduğumu kesinlikle benimseyemiyor

çekyatt uyuya kalmış, uyandırdırdık yatağına taşıyoruz. birden durdu "kapıyı kiylediniz mi" dedi. kitledik dedik. yarı uyur bi şekilde kapıya yöneldi, kilidi açtı, kapıyı açtı kapattı. sonra kitledi "herkes yatağına" dedi ve gidip kardeşimin yatağına yattı...

kurstan çıktım hava yağmurlu diye babamı aradım beni alması için tamam dedi kapattı. 10 dakika bekledim sonra kuzenimi yollamış motorla ve demiş ki ona "dolmuş durağına kadar bırak onu ordan binip gitsin eve" 2 sokak ötedeki dolmuş durağına bıraktı beni gitti 10 dakikalık yolu bir saatte geldim. sağol baba ya

hayatta hiçbir şeyime karışmayan adam saçımı uzatınca kavga ediyorduk bir gün yine tartışırken tuttu kolumdan berbere ve saçımı 3 numaraya vurdular o günden beri saç uzatmıyorum sözlük

dışarı çıkarken sürekli sevgilimle buluştuğumu sanması kendi kendine ima yapması ve benim sürekli kankalarımla yemeğe gitmem??

evden çıkarken " behlül kaçar" demesi.

bu başlığa bir şey yazacak kadar muhabbetimizin olmaması da garip bi davranışıdır umarım.

tartışıp kavga ettikten 2 dk sonra gelip hiçbir şey olmamış gibi takılması

işten eve gelirken binanın merdivenleri çıktığı -hatta bizim kapının önüne geldiği- sırada evdekilerden birini arayıp "bir şey lazım mı?" diye soruyor. cevap evet ise; kapıyı anahtarıyla açıp "louis eve şunlar şunlar lazımmış, bir koşu al da gel." diyor. cevap hayır ise; "iyi o zaman, kapıyı açın da içeri gireyim." diyor. "ya hu kaç yaşında adamsın, n'apıyorsun hdjasdhash" diyorum, "ben en azından adamım.." diyor. not: eksik, sen adam kere adamsın ulan!

ayağını kapıya vursa, kapının burda ne işi var diye sorar.