asla öğretmen olamam.
çünkü aşırı sinirli ve tahammülsüz bir insanım.
ben bir şeyler anlatırken karşımda beni dinlemeyecekler, orada başka şeylerle uğraşacaklar; bir de üstüne anlattıklarımı anlamayacaklar falan... çıldırırım! anlattığım şeyi tek seferde anlayamayana ifrit oluyorum, hiçbir güç tekrar ettiremez.
anlıyormuş gibi yapıp, soru sorunca hebele hübele edenlere gelecek olursak, döverim herhalde.
şamar oğlanına çeviririm çocukları.
he bir de öğrenciliğim boyunca hocalarımın arkasından etmediğim laf kalmadığını hesaba katarsak, öğretmen olursam başıma gelecekler hiç de hayra alamet değil.
velhasıl öğretmenlik zor iş, sabır ister; hakkıyla yapanın ellerinden öpülür. ben yapamam.
şimdi böyle dedim ya, kesin ilerde bi’ lisede falan türkçe öğretmeni olurum :(
(bkz: büyük konuşulan şeyin başa gelmesi)
sonra haberlerde izlersiniz: “
dahi anlamındaki de’yi ayırmadığı için öğrencisini 32 yerinden bıçakladı. son dakika!”