''bilincimiz ruhun sadece yüzeyi, ki yerkürenin sadece yüzeyini bildiğimiz gibi onun da içini değil, sadece kabuğunu biliyoruz.''
(bkz: arthur schopenhauer)
4
+
-entiri.verilen_downvote
varlığının kanıtlanması büyük ölçüde yaratıcı'nın da varlığının kanıtlanması anlamına geliyor. kötü tarafı varlığı hiçbir zaman fiziken kanıtlanamayacak.
peşin edit: 21 gram olayı tamamen hikaye.
ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden
bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu
ruh denildi mi aklıma hep bu geliyor
not: atsızdan alıntı
3
+
-entiri.verilen_downvote
muallim naci'nin tarifine göre:
"hayatın maddesi olan ilahi emanet"
3
+
-entiri.verilen_downvote
kendisiyle ilgili eski bir yazımı paylaşayım;
***
bende varolup olmadığını bilmek için içimin acımasına bakarım. canımın yanmasına. ölümden sonra başka bir hayatı düşleyecek kadar keyif alamadığım için bu taraftaki varoluşumdan, ruhumun olmaması için yalvarırım, varolduğunu umduğum tanrı'ya.
tanrı'ya, kendisini varetmesi için yakarırım çoğu kez.
varlığım; muhteşem bir ironi, muhteşem bir çelişkidir.
çelişirim. en çok da kendimle. hayatı basit ve vasat eşiklerde yaşayan insanların mutlu oluşu, huzurlu oluşu zoruma gider. ilk zorlukta birbirini satan sevgililer, ilk tartışmada her şeyi sonlandıran riyakarlar kanıma dokunur. mideme dokunur. ruhuma dokunur.
hayatım; dokunulmazlığa sahipmiş gibi görünen, bir emektar fahişenin kadınlık organıdır. herkes girip çıkar. zevkini alır. ve gider. benim varlığım, harflerden ibaret olur.
hayatımın çatalından dönüp de gol olmayan tüm hayaller takip eder ruh halimi. ruh halimin dışavurumu olan yazdıklarımı. birkaçı, ne yazsam güzele yorar. bir çoğu ise duymak istemedikleri gerçekleri bağırdığım için linç eder beni. kendi sığ ve basit kıyılarında.
ruhum sıkışır benim. ruhum sığmaz bedenime. dilim kurur. gözlerim kararır. başım döner.
insanlığa ve tanrı'ya dair inancım perçimlenir. bazense tamamen biter. her şey boş bir çabaya dönüşür. bu çaba esnasında üstadın o müthiş şiirinin şu dizelerini fısıldarım sessizce;
"annemin öldüğü gece kazıdım kafamı!
kazıdım kafamı kafatasıma kadar! ,
siyah bir tişört giydim, siyah bir pantolon
siyah çoraplar ve siyah botlar
simsiyah bir palto giydim! simsiyah bir gece giydim yüzüme!
sana geldim yas tutar gibi
sana geldim yağmur altında, bütün atları yaralı bir posta arabası gibi
annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından
'beni annemin yanına gömme sakın' dedim sana
'beni hiç gömme, ben hep burda kalayım'
'bu evde çürüyeyim seni ıhlamur kokan yatağında'
'bu evde dökülsün etlerim
yaz'ı kırarak sonbahara başlayan bir ağacın döktüğü yapraklar misali'
annemin elini öper gibi öptüm yine seni dudaklarından
sonra alnıma götürdüm dudaklarını ince ince, kibarca
'affet beni anne' dedim
'affet, tüm bunlar bir ölünün hayatta kalma heyecanından! "
dilim dönmez sonra ağız boşluğumda. gözlerimi açamam. öylece beklerim o boşlukta. varoluşun, hiç olmamayı dilenilen o en dik yokuşunda. ruhumun olmasını dilerim. ruhumun olup da yok olmasını. ve tekrar yeni bir varoluşta yeniden varolacaksa bunun ölüm sonrası gerçekleşecek yeni bir hayatla mümkün olmamasını. zira ne yeni bir hayatı ne de yeni bir ölümü daha kaldıracak mecalim yok. ne ruhum ne de midem kaldırmaz bunları.
***
0
+
-entiri.verilen_downvote
t: rota ve defkhan'ın birlikte yaptığı taze şarkı.
mat fazla sağlam olunca devamı gelmiş denilebilir. fakat bunun nakaratını birçok açıdan sevmedim. daha değerli, daha teknik, daha hoş bir şey beklerdim.
ve şayet o "tüm ölü krallar" şeysi saian'a bir göndermeyse bizi bir kez daha güldürürsün rot. bi' türlü çekemedin gitti şu adamı. kıskanç deyince de laga luga yapıyon.
def.. abim sen yine çok farklı bir mevzusun be. niteliğine sağlık.
ruh
0
+
-entiri.verilen_downvote
Tam kabul görmese bile 21gram ağırlığı olduğu söylenen şey ilgili içerik
1
+
-entiri.verilen_downvote
Rehber grubunun yapmış olduğu enfes şarkı.
Turp günlerinden bi' gün, sabah beş
Dilimde bi' şarkı nasıl'sa beleş
Bendeniz Şekerler'in oğluyum, cebimde güneş
Misal düşmemiş bi' kar tanesiyim
Varsay uykuda bi' köy hanesiyim
İçim ihtiyar savaş gazisi
Talebim değil hanlar hamamlar, gömme saraylar
Sahibi olduğum her şey: rûyalar
Herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek
Senin de öyle
Pantolon-ceket, sokaklar benim
Bastığım toprak, ağaçlar benim
Neler gördüm, neler görmediğim?
Aldım ihmalden planlarımı
Gezdim çıkmazda sokaklarımı
Kadınlarca derya yüzdüm, saadet bulmadım!
Beyaz attan düştüm ne hükmüm kaldı, ne prensliğim
Adımdan bi' harf attım, görmedin
Herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek
Senin de öyle
Her gün aynı göz haliyle ben
Her gün aynı göz haliyle ben
Uyanıyorum sabaha
dinlemek için