bugün
yenile

    deveyi gütmek mi diyardan gitmek mi

    25
    +
    -entiri.verilen_downvote
    çook uzunca bir zamandır kafamı delicesine karıştıran bir mezuydu bu. genel yapı itibari ile çok sağlıklı bir beyin yapısına sahip olduğumu söyleyemem. yaklaşık 6 yıl önce iyiden iyiye kutuplaşan (kutuplaştırılan) toplum dinamikleri, kültürel çatışmalar, etnik, mezhepsel ve ekonomik ayrıştırmalar sonucunda oturup çok uzun bir süre boyunca yüzlerce varyasyona yüzlerce alternatif yapılacaklar listesi çıkardım kafamda. ama hiçbir zaman net bir sonuca bağlayamamıştım bunu. hayat görüşü olarak genel maksadıyla vatan, ırk, milliyet kavramı olmadan yaşama fikrine sahip oldum.(vatan haini,soysuz gibi mesnetsiz ithamlarda bulunanların beyinciğini skerim o ayrı onuda söyleyeyim)+(küfür için özür diliyorum ama önemli bir noktaydı) bu durumda dediğimi biraz açacağım.(açamadı--- yarım saat sonra) beni anlamanız umuduyla. hak vermek zorunda değilsiniz elbet ama anlamalısınız. benim vatanım, karnımı doyurduğum ve bana insan gibi şartlar sunan yerdir düşüncesini benimsedim uzunca bir süre. anneli babalı bir sokak çocuğu olarak büyümenin verdiği bir bir şeye sahip olamama bir şeye ait olamama denemelerinden dolayı olabilir bu elbet. bu doğduğumda adana oldu, yeri geldi eskişehir oldu, yeri geldi diyarbakır, urfa, izmir, antep, mersin, hatay ve en son kocaeli oldu. bu yaşadığım toprağı umursamama olarak algılanmasın sakın. umarım bunu doğru anlamışsınızdır. anlamasanız da anlamak için çaba gösterin olum.her neyse. ben büyüdükçe vatan algım büyüdü.sınır algım değişti. ben insandım. ve bizler dünya adını verdiğimiz bir gezegende yaşayan bir organizmaydık. o zaman dünya benim vatanımdı. bunu böyle kabul ettim.(gülmeyin lan) kimseye toprak kaptırmak için veya kimseden toprak almak için savaş açmama gerek yoktu. bu olmayınca otomatikman sınırlarımdan arınmıştım. sınırım yoktu evet, dolayısı ile o sınırlar içerisinde yaşayan bir milletin içerisinde olsam da o milletin benim için diğerlerine göre bir eksiği veya üstünlüğü fikride olmadı. kimseyi rengi, dili veya etnik kökeni yüzünden yargılamadım. kavga ederken farklı renk veya ırktan olduğu için daha sert vurmadım ona mesela, severken üvey evlat muamelesi de yapmadım... din konusunda ki tanrısal mevzularda inanın hiçbirinin birbirine karşı bir üstünlüğü var mıdır, yok mudur kıyaslamadım. tüm dinlerden muaf, tamamına saygı duydum. kuranı kerimi (bir dönemler camide müezzinlik ve eğitmenlik) hepiniz gibi bende çocukluğumdan itibaren abdest alarak okurken, incil ve tevratı da elime aldığımda "abdestsiz okunmaz lan bu saygısızlık olmasın" diyerek abdest alarak okudum.kendimce saygı göstermeye çalıştım işte. tüm bunları yaparken benim için tanrı inancı adlandıramayacağım kadar büyük bir enerjinin baskın bir etki alanı içerisinde olduğumuz ve o enerjinin yaşamımıza bir şekilde sebep olduğu fikriydi. nabu kızma bana sakın iblis (: herneyse ; diğer bir konu dünya üzerinde hatta bunu türkiye yapalım en nefret ettiğim konulardan birisi ise sağ sol kavramlarının yanlış zihinlerle buluşması üstüne ortaya çıkan hadiselerdi. ama zaten kavramların varoluşu genel maksadıyla çatışıyordu. anne aşırı sol bir aileden geliyordu, baba aşırı sağ. (ulan bu kızı bu herife nasıl verdiler diye çok sordum kendi kendime ama olan olmuştu artık) zaten bizler daha çocukken çatışıp iki taraf birbirini vatan haini ilan ederek boşanmışlardı. ulan zaten köy görünüyordu. klavuzu ne diye aradınız. hal böyle olunca bir taraftan milliyetçi,muhafazakar bir mücahit gibi sağ fikirlerin içerisinde büyürken, bir taraftan da tam bir devrimci kafası fırtınası arasında kaldım. arada adana psikopatlığı da bonus olarak download edildi. sonuç siyasetten nefret eden, hatta aşırı öfkeli bir gençlik geçiren bir bireyin varlığı oldu. o meşhur kavram karmaşası yaşayan genç değildim elbet. (: ( deli ibo gitme bir yere gel bakalım) hasım olarak kendime meclisin bir güruhunu değilde tamamını seçtim. benim için hepsi farklı bir güruhun etkisi altında hareket ettikleriydi.(yukarıda size en başta akli dengemde bir problem olduğunu söylemiştim) (: ilk önceleri kafam karışık olsa da daha sonra bencilliğimden bir nebze uzaklaşma fırsatına nail olup doğrunun bana göre olanına değil de gerçek olanına ulaşmayı prensip edindim. (bkz: gerçek doğru) hal böyle olunca değişik ideolojik düşüncelere sahip arkadaşlar tarafından hep ötekileştirildim. bir süre sonra beni tanıyıp içselleştirdiler ve anlamayı öğrendiler. hatta iş o kadar ilerledi ki iki farklı düşüncedeki kavgalı arkadaşı barıştıran adam oldum. taraf tutmadım iki tarafın düşüncelerine de bir yere kadar saygı duydum. yanlışlarında iki tarafa da on kusurlu hareketten en az üçünü yapmaktan da çekinmedim. yıllar geçti arkadaşlarım arasındaki sorunları artık çözemez oldum. (bkz: iktidarsızlık) bir şeyler değişmişti artık.ben görüş olarak genelde yukarıdan yazdıklarımdan dolayı net sol veyahut sağ diyemem buna. insanlığın varlığının devletlerin varlığından daha değerli olduğu anlayışına benzer bir görüşüm oldu. insanlık söz konusu olduğunda benim için değerli olup değişmeyecek olan şey buydu. ama genel anlamda sorarsanız ben doğanın yanındayım. tüm insanlığın (tabiki bende dahil) yok olması konusunda da kararım ayrı bir kesindir. hepimiz yok olalım da bari dünya kurtulsun. bir dönem ülkemizde malum politikacıların büyük çıkarları için özenle ektiği nifak tohumları küçücük fidanlarken koca koca ağaçlar oldular. hepimiz ayrıştık.ben kimsenin yanında değildim elbet ama bireysel katılımlarım farklı toplulukların ideolojik fikirleri ile kesişiyordu zaman zaman.( yabbozbozucusu anladı beni (: ) tek sabit noktam yaptığı yanlışlar ayyuka çıkmış bir siyasi grubun (hükümetin) malum çok uzun bir listeden oluşan haksızlıklar serisi idi. iktidara geldikleri ilk 4 yıl olabilir insanların seçimi onların özgürlükleridir diye düşündüm. ama tayyip erdoğan fetullah gülenin gayet açık bir desteği ile gelmişti.(abd'yi saymıyorum) (bu arada işte arada seçimlerde oyun vs vs o mevzuları geçiyorum.) ikinci dört yılda yani 8. yılında ulan keşke vermeseler hata yapıyorlar demeye başladım. yapılan bu kadar yanlışı nasıl görmüyorlar acaba diyerek zaman zaman kızmaktaydım. bu sırada halkın içerisinde çok fena bir şekilde ayrıştırma işlerine tam gaz devam ediyordu akp. bu okadar doruğa çıktı ki aynı takımın taraftarları bile birbirine düşmüştü. bu işlerden her seferinde nemalanıyordu. bu arada kendilerini iktidara taşıyan fetullah gülen ilede sanırım "pastadaki payı" bölüşme konusunda anlaşamadılar vb artık ne bok yedilerse a.q hasım oldular. ikinci akparti iktidar dönemi sadece benim için değil hatırı sayılır bir çok vatandaşında hayatını olumsuz yönden etkilemiş ve ekonomik anlamda sıkıntılar yaratmıştı. toplumsal kutuplaşmalar, ırkçılık, hata mezhepçilik tırmanmaya başlamıştı. muhalif olan her sesin susturulmasından vazgeçtim hakkını arayan mağdur duruma düşmüş her vatandaş düşmanca bir algıyla ötekiler sıfatına koyuldu. uzunca yıllar boyunca miting alanlarında, tv'lerde din istismarı yetmedi, camilerde de siyasi propagandalar yapıldı.bizim caminin imamı görsen aynı burhan kuzu gibi a.q defalarca çalıştığım iş yerleri iflas etti. bir çok kez işten çıkartıldım.vatandaş olarak hakkımı ararken de terörist,vatan haini ilan edildim namussuzlar tarafından. benimle beraber milyonlar böyle yaftalandı.sesini çıkartana terörist dendi.oysa ben burs kazanıp bursumu alamazken o oğluna hem cumhurbaşkanlığı hemde başbakanlık bursu verdirdi. kanunen zaten bir öğrenci ikisinden de yararlanamaz.ulan birde sen başbakanın oğlusun hayırdır. diğer taraftan ben 18 ay askerlik görevime giderken bana terörist diyen yavşak düşüncenin tohumları bu görevi yapmadılar bile. bu durum beni artık çok germişti.koskoca ülkede açık cezaevinde gibiydim. son seçimlere girilirken onun adına oy kullanan halkın tüm bu olanları gerek cukkasını aldığı için, gerek devlet içerisindeki kadrolaşmalarda yer aldıkları için, gerekse tamamen cahilce sempatik nedenler yüzünden yaptığını görüp çileden çıkmış bir durumdaydım. son seçimlerde ise akp'ye oy verenler hakkında yakınım dahi olsa içerisinde yaşayıp adına vatan dediğimiz ülkede sırf düşünce ve fikri hür iradeye saygı duyduğum veya duyduğumuz, özgürlükleri kısıtlanmış bir şekilde yaşamaya mahkum edildiğim için tek olumlu şey söyleyemem. biliyorum yakınınız var aralarında tıpkı benim gibi. .belkide bazılarınız bizzat kendisi yapıyor bunu. 8 yıl boyunca senin adına saygı duyduğum özgürlüğün benim özgürlüğümün a.q du. artık yeter verme derken oldu 13-14 yıl.yandı gülüm keten helva. senin özgürlüğün benimkinin babasını bile dövdü. ebesi ile de aynı tabaktan keşkül yediler. o zaman artık bunu senin anlaman gerekiyorken, anlamayıp daha, daha dersen sana artık sağduyu ile anlatacağım bir şeyim kalmadı demektir. hani derler ya sözün bittiği yerdeyiz.hah işte öyle oldu. aslında daha anlatacak o kadar çok şey var ama ben çok çok kısa bir özet geçiyorum. yoksa ömür yetmez.hayırdır. bugün itibari ile 17,07,2017 olarak adlandırılan bir zaman dilimindeyiz. bir askeri darbe (kurgu yada değıl) girişimi cumhurbaşkanının o kadar kolluk kuvvetine rağmen halkı ( halk dediğime bakmayın elbette halk vardı aralarında ama genel anlamda %80'inin akp sempatizanı ve teşkilatından olduğunu sizlerde biliyorsunuz) sokağa çıkın diye galeyana getirmesi ardından askerlerin (erlerin) kalabalığa kurşun sıkmak yerine "teslim" olduklarında linç ederek, döverek, hakaretler ederek bir kısmını öldürmelerini izlediğimde, aklım beynimin içinden çıktı, benim o tanrı diye varolduğuna ihtimal verdiğim enerji hüzmesinin yakasından tutarak "neden" diye sorup cevap alamadan geri döndü. gördüm ki bu insan dahi diyemiyeceğim mahluklar (evet artık böyle diyorum) "sağ görüş olarak tanımlanan devletçilik anlayışında değillerdi", çünkü yıllardır hükümet devlet malı deniz yemeyen keriz politikası izliyordu. bunun benim doğrum/fikrim değil gerçek olduğunu biliyorsunuz. (bkz: gerçek doğru) e aynı zihniyetteki mahluklar (emir veren yavşak subayları yok edeceklerine o ana kuzusu emir erlerini linç ederek öldürenler) halkçı da değildi bu da gayet açıktı. oradakiler sadece tıpkı bir holigan gibi kralcı bir mantıkla "reis"lerine biat eden alçaklar ve korkaklar sürüsüydü. sanırım burada akli ve vicdani koordinasyonu sağlayan herkesle hemfikiriz. sonuç olarak ülkede darbe denen askeri vesaitin varlığı beni ne kadar rahatsız ediyorsa, bu insanların varlığı hatta ve hatta üzerinde yaşadığımız, bakmayın benim öyle bir anlayışım yok dediğime vatan adını verdiğimiz toprakların içindeki nüfusun büyük bir çoğunluğunu oluşturmaları (sağcısı ve solcusuyla içine düşülen cehalet) inanılmaz rahatsız etti. yetmedi halkın tamamı olarak durup sakince yaralarımız saracağımız, şehitler için yas tutacağımız yerde anlamsız bir şekilde kutlamalar yapmak hatta yine aynı siyasi partinin talimatıyla bu aymazlığı abartıp diğer halk zümrelerine huzursuzluk vermek maksadıyla "iç savaş" komplo teorilerini desteklercesine hareketlerde bulunarak, camilerde siyasi propagandalar yaparak, durmadan sürekli "anlamsızca" bağıra bağıra tekbir getirerek, çimende oturan alkol kullanan insanlara musallat olarak, gece vakti araçlardan son sestayyipli dombıra çalarak günlerce uzatma kararı almak zurnanın sanırım zırt(son) deliği olmalı.(e artık sikerler. kafa lan bu.) hep düşünürdüm,dışarıdan birgün işgale uğrasak kesinlikle teslim etmem vatanımı canımı veririm diye. eşimle bile arada bu konunun kritiğini yapardım. amaiç savaş??? - halka karşı halk !!! (kazananı olmayan hani) ne için? - onlara asla anlatamıyacağım/mız akli ve vicdani sebeplerden dolayı !!! kime karşı?-önüne holiganlıktan gözleri kör olmuş kralın kralcılarının set kurduğu faşist diktatör bir düşmana karşı !!! bu sorunun cevabını yeni yeni buluyorum işte.vallaha. ben ve benim gibi düşünenler, yelpazeyi biraz daha genişleteyim; dini bütün, yapılan her türlü haksızlık karşısında vicdanen rahat etmeyen, hakkaniyetli, anlayışlı, empati kurabilen, saygı gösterebilen, tahammül edebilen,osmannuri gibi kültürlü (ben değilim/ diploma anlamında, tahsil anlamında bir kültür değil ima ettiğim) vatandaşlar, bu ülkenin topraklarında doğup, bu vatanın evlatları olarak büyüsek dahi, bu vatanı benimseyip, bu vatan için gereken her şeyi yapmayı düşünsek dahi bu topraklara ait değiliz.inanın buna.çok farklı bir kafa kabul ediyorum ama buraya ait değiliz.(cümleyi tekrar okuyun) buraya ait olduğumuz iddia edip vatan ve halk uğruna bahsettiğim bir güruhla umarım olmaz ama karşı karşıya gelip onlarla savaşmak, onları katletmek bizi olduğumuz bizin dışına çıkartıp bizleri de onlara da çevirmeyecek mi? o zaman nerede kalmış olacak bizim insana ve özgürlüklere değer veren düşüncelerimiz? bizler onlara dönüşeceksek neden onlara karşı duruyoruz? peki şöyle sorayım birde bu işi kötü bir sonla çözmenin (onlar gibi olarak) dışında alternatif bir çözüm yolumuz var mı? gidişat (olmaması için dua ediyorum enerjime) olası iç savaşa giderse ki günden güne tırmandırılıyor bu mevzu, maalesef yok. sözün bitip canavarlıklarımızı kusacağımız yere gidecek ne yazık ki. şimdi soruyorum yukarıda da anlattığım gibi benim gibi bir hayat görüşüne sahip olan ve aynı zamanda inançlı ve daha gelenekçi bir yapıya sahip çok sevdiğim eşimle bir yastıkta kocamak için kendimden verdiğim ödünlerimle (bilirsiniz bekara karı boşamak kolaydır) nasıl bir seçim yapmak zorunda olduğumun farkındamısınız ? beni anlayabiliyormusunuz ? hepinizi seviyorum çocuklar. her ne kadar insan sevmesem de (: seviyorum sizleri. burası yani asosyal sözlük benim vatanım gibi. yazarlar ulusun parçaları.halklar. farklı düşüncelerimizle, inançlarımızla kardeşçe buradayız. arada tartışıyoruz, ters düşüyoruz ama bu burada benim "ırkımdan"/halkımdan olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor. arada nifak tohumları eken teröröler oluyor ama reisi cumhur olarak görev yapan madridli bela, başbakan osmannuri/recep ve bakanlar kurulu veya meclis olarak modlarımız o teröröleri sınır dışı ediyorlar değil mi? evet. sınır dışı etmezlerse içeride "kaos" oluşur ve birbirimizi yeriz yani iç savaş çıkar. aslında sadece sözlükten örnekle çok kısa bir şekilde anlatabiliyormuşum türkiye cumhuriyetindeki asıl suçlunun yönetim olduğunu ama mal gibi saatlerdir yazıyorum a.q. cesaret edip daşşağına( bayan yazarlardan özür) güvenerek okumaya yeltenen iblislerden önce özür diliyorum sonra o güzel gözlerinden öpüyorum. ben son olarak hayat felsefemi deveyi gütmek ve diyardan gitmek yerine kredi kartıyla 12 taksite birden çok silah alıp eşimi, evimi, hanemi başta olmak üzere sevdiğim dostlarımı, kardeşlerimi korumak olarak değiştirdim.(vatanım, halkım) belki imkanlarım el verirse burada vahşileşerek can yakacağıma brezilyada, rio karnavalında güzel ablaların arasında hanımın canını kıskandırmak suretiyle sıkarım. son olarak şunu da şuraya iliştireyim (bkz: sözlük formatı) hadi sağlıcakla baboşlar.
    0ya harbiden bu nedir ya.gözden geçirmeye zorlandım yeminle. - redbeard 17.07.2016 04:58:59 |#3331575
    1düşünce yapısı itibariyle bana bu kadar benzeyen bir insana rastlamamıştım. gerek inanç, gerek siyasi bakış açısı. abi döktürmüşsün, eline sağlık. - depresyongadin 17.07.2016 05:13:45 |#2717890
    0*: harbiden okudun mu kız iblis? - redbeard 17.07.2016 05:23:43 |#3331576
    butun yorumlari goster (30)
    ... diğer entiriler ...