bugün
yenile

    plaza dili ve edebiyatı

    5
    +
    -entiri.verilen_downvote
    türkiye ve türk dilinin başına gelebilecek en kötü şey. sosyolog, tarihçi ya da antropolog değilim. yazacaklarım da kendi düşüncelerimden ibarettir, yanlışlarım olursa düzeltiniz. tarihin genel akışı içerisinde dünyada belli dönemlerde belli ülkeler siyasi güç olarak ön plana çıkmıştır, bu ülkelere de dünya gücü denmiştir. günümüzde abd, bundan yüz yıl önce ingiltere ve yüz elli yıl önce de fransa... bu ülkeler istediğini istediği anda yaptırabilecek ekonomiye ve siyasi güce sahip olmuştur. bir ülkeyi dünya gücü yapan nedir? bana kalırsa üç şeyi elinde tutabilmesi: ekonomi, siyaset ve sanat. günümüzde abd'yi inceleyecek olursak sayılı ekonomilerden olduğunu hepimiz kabul edebiliriz sanırım, aynı şekilde orada alınabilecek bir kararın dünyayı ne kadar etkileyeceğini de... her ülkenin sanatı vardır fakat sanat, bir ülkenin kültürü ile derinden ilişkilidir. her ne kadar belli sanat dallarında belli akımlar zaman zaman geniş kitlelere ulaşsa da sanat akımının ele alınış şekli farklıdır. abd'nin dünya gücü olmasında sanatı ele almasının payı büyük. karma bir toplum yapısına ve çok da köklü olmayan bir geçmişe sahip abd'nin sanat alanında bir şeyler yapması gerekiyordu ve ikinci dünya savaşı'ndan sonra özellikle resimde popart gibi akımlar ortaya çıktı. ya da bir diğer örnek olarak amerika'da ortaya çıkan jazz ve rock-metal türleri... abd'den çıkan sanat akımlarının dünyaya yayılmasında ise ekonomi ve siyasi gücün etkisi çok büyük. büyük paralar eşittir büyük pazarlama imkanları ne de olsa. yukarıda yazılanları özetleyecek olursak şuna dikkat çekmek lazımdır: "büyük" ülke olmak demek sanata, ekonomiye ve siyasete yön verebilmek demektir. sanat yapabilmek içinse bir "kültür" sahibi olmak gereklidir. fakat kültüre sahip olmak yeterli değildir, kültürü nesilden nesile aktarıp geliştirebilmek büyük önem teşkil eder. kültürü taşıyan en önemli unsur ise dildir. burada birçoğumuz türk toprakları içerisinde doğdu ve büyüdü, çevremizdeki olguları ve olayları kavramaya başladığımız andan itibaren çevremizde türkçe konuşuldu ve biz bir şeyleri türkçe aracılığıyla öğrendik. beynimiz bir şeyleri türkçe olarak anlamak ve anlatabilmek üzerine programladı kendini. eğitimimize de türkçe başladık ve şu anda bunları türkçe okuyabiliyoruz. kimimiz liseden, kimimiz üniversiteden itibaren ingilizce eğitim görmeye başladı. ancak yüzde doksanımız ilkokulu türkçe okudu, fikir ve düşünce dünyasını türkçe öğrendiği kavramlarla türkçe ifade etti. sonrasında bir yerde bir şeyler oldu -ya lisede ya da üniversitede- bizim güzel dilimiz düşünce dünyamıza yetemez oldu, yabancı kavramları hiç düşünmeden soktuk türkçemize. az evvel dedim, bizim düşünce ve dünyamız türkçe üzerine kurulu. kültürümüzü devam ettirmeliyiz. bunu dünya gücü olmak için değil, diğer milletler karşısında kolayca eğilip bükülmemek ve silinmemek için yapmalıyız. fakat plaza dili kültürün devamlılığı önünde çok büyük bir engel. toplumdaki bütünleşmeyi kırmasının yanında düşünce dünyamıza betimlenemeyecek zararlar veriyor. plaza dilinin en üzücü kısmının ise "ay öyle ifade etmek zor geliyor" şeklinde bahanelendirilmesi... inanın ki bir plaza dilinde türkçemize yakışan ve oturan kelimelerle ifade edilemeyecek hiçbir kavram yok. dilimiz son derece kusursuz ve geniş bir dil. plaza diline dikkat edelim değerli yazarlar, bu dil korunmalı. hatta ve hatta bu dil dünya dili, bilim dili olmalıdır. sevelim türkçemizi, koruyalım ve şu kadarcık da olsa özen gösterelim. son olarak: yabancı dil öğrenmeye evet, yabancı dilde eğitime hayır. (bkz: sözlük terimlerine türkçe karşılıklar)
    0ben + diyorum zira diyecek başka söz bırakmamışsın kardo :) - ibni zina 15.04.2016 20:21:05 |#2608703
    0eyvallah üstad :) - magara bob 15.04.2016 20:30:15 |#2608720
    ... diğer entiriler ...