bugün
yenile

    asosyal itiraf

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    eskiden mahallenin ronaldinhosuydum . yaşlar da 7-12 arası o zamanlar. hiç bi dert tasanın olmadığı en güzel günler. sabahın 9'unda ilk düdük çalınır akşam ezanıyla biten maçlar. ne marka derdin var o zamanlar ne de elalem hakkımda ne düşünüyor tripleri. hangi kıyafetleri giysem hangi kafelerde takılsam beğenilirim . ne kıyafeti ne kafesi amınakoyim. hatırladığım kadarıyla bi tane david beckham formam vardı haftanın 5 günü üzerimde olan. bi tane total90 ayakkabı bi tane de sportaç. en efsanesi de sportaçtı tabi. farklı farklı mahalleden çocuklar gelirdi kapışmak için. bizim dönemimizin şampiyonlar ligi maçları. prestiji biz o maçlarda yapardık şimdiki gibi lüks avmlerde veya leş gibi sosyete kokan kirli mekanlarda değil. karı kız derdi de yok. tek dert o maçlar. o maçları kazanmak.kazanamasak bile el sıkışır beraber eskinin 100binlik meybuzlarını yerdik. mahallemizin büyük abileri vardı . büyük dediysemde liseye gidenler felan. imrenerek bakardık onlara. bizde böyle güçlü olacakmıyız hareketler yapacakmıyız diye. biz top oynarken her dışarıya çıktıklarında bize at topu abinin kıllı göğsüne klişesiyle topu ister , bir iki vurduktan sonra atıp yollarına devam ederlerdi. şimdi 17 yaşındayım hatta tam 1 hafta sonra 18 ime giricem. geçen hafta okula gitmek için apartmandan aşşağı indiğimde biz çocukken daha bebek olan oğlanlar top oynuyordu. içlerinden biri benim geldiğimi görüp “topu bedo abiye atın diye bağırdı. topu yavaşça yuvarladılar. bende geleneği bozmayıp küçükken imrendiğim abiler gibi yaptım. bi kaçtane sektirdim vurdum. gülümsedim gittim yanlarına . oturdum izledim. bir zamanlar böyleydik ne ara bu kadar dert sahibi ciddi bi insan olduk diye yakındım lan. bizde o abilerdeniz artık. artık sokağa çıktığımızda o top bize atılıyor. bi yandan mutlu oluyosun çünkü çocuklar senin gibi olmak istiyorlar seni örnek alıyorlar. bir yandanda içerliyosun vay amınakoyim diye. büyümek iyi birşeymiş gibi gözüksede zamanın getirdikleri yoruyor bizi. eğlenmeyi unutuyoruz. o plastik küçük kames toplardan aldığımız zevkleri ellerimizdeki binlerce liralık aygıtlardan alamıyoruz. mahalle maçlarındaki o küçük gibi gözüken ama çocuğun tek arzusu olan gol atma heyecanını yaşayamıyoruz. hani birde mahallede iyi olmayıpta sürekli kaleye geçirilen kaleci olmaya mahkum çocuk vardır. bizde gitgide öyle oluyoruz. hayat gün geçtikçe bizi kaleye geçmeye zorluyor.
    ... diğer entiriler ...