baba

sene 2006 lise bitmiş üç yıl orda burda çalıştıktan sonra dedi ki oglum bir dersaneye yazıl üniversiteye git. yazildim. ama bir yandan da çalışıyorum o sıralar alakart bi restoranda aşçı yardimcisiyim. unutmam şubat'ın 12si.( bizim ev o zamanlar sobali.sobali evde yaşayanlar bilirler hemen sobanın üstünde ki boruda beş parçalı bir alet vardir. babamın beresi islanmis kuruması için sobanın üstüne koymuş. soba harlaninca siyah olan berenin bir tarafı kahverengi olmuştu. yine de o bereyi atmamis defalarca sana yeni bere alalım baba dememe rağmen almamış bize de kendisi için bere aldirmamisti. ekonomik durumlarimizda o zamanlar bayagi bir kötü. rahmetli üstüne başına en son ne zaman bir şey aldı bilmem. )neyse şubat'ın 12 si rahmetli beni kontrol etmek için dersaneye gelmiş. ben icerdeyken dışarda olan bir iki dallama kafasinda eski bere olan bu adamı dilenci sanmis. tam biri buraya dilenci giremez amca burasi dersane derken çıktım. babalar girebilir dedim aldım içeri. hoşgeldin baba faslı bitti kantinde oturmuş çay iciyoruz, ben gideyim dedi. nereye dedim. oğlum ayıp ettik geldik utandirdik seni de yahu dedi. valla baba. buraya çırılçıplak gelsen millete alın babaminkini yiyin derim. niye utanim. insan babasından utanir mi dedim. güldü cevap vermedi rahmetli. bende ona bi güzellik yapim diye hadi bizim dükkana gidelim dedim son derse girmedim. beraber restorana geldik ustam ile patronum ile tanistirdim. sonra hadi dedim sana bi yemek yapim de evlat yemeği ye dedim. olur lan dedi getir ordan güzel bir şeyler. unutmam mısır çorbası yaptım bayilarak yedi. fajita yaptım oglum bu ne boktur lan. senin yüzünden nimete küfür ediyoruz olmamış bu sen bana çorba getir dedi getirdim üç kase içti rahmetli. 2010 da vefat ettiğinde o bir tarafı yanmış balıkçı beresini buldum dolabında. ne zaman onu ozlesem o bereyi takar mısır çorbası yaparım. onun hatırası yüzünden uzun yıllar siyah bir balıkçı beresi korudu başımı soğuktan...