bugün
yenile

    coronavirus

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    kendinize yapacağınız en kötü şey; vaka sayısını, ölüm oranlarını, salgının yayılım hızını falan üstünüze vazife olmadığı halde anlık olarak takip edip olması gerekenin üstünde bir evhama sürüklenmektir. biraz da ciddi şeyler konuşmak gerekirse corona virüsü için tüm dünyanın, insanları seferber edip üstün önlemler zinciri oluşturmasını evet iyi niyetli, evet kısa vadede olumlu ama orta ve uzun vadede tesirsiz buluyorum. bu kadar net hüküm vermek elbette zor. herkes bu konuda bilgisi ve eğitim düzeyi çerçevesinde bir kumar oynuyor. bu virüsün biyolojik silah olarak insanlar tarafından üretildiğini söyleyen dolmuş şoförü de, ben de, sağlık bakanı da belirli olasılıklar çerçevesinde kumar oynuyoruz. neyse ki sağlık bakanı falan değilim de üzerimde fazladan bir sorumluluk hissetmiyorum. yetki sahiplerinin ellerinden geleni yapıp kurumlarını alarm seviyesine çekmesi anlaşılabilir bir durum. esasında tüm bu çaba göründüğü kadar rasyonel değil. i̇nsanlar sadece pişman olmak ya da halk sağlığı adına vebal altında kalmamak ve en önemlisi hikayenin sonunda binlerce insanın ölümünün sorumlusu olarak gösterilen ihmalkar ve sorumsuz adam olarak gözükmek istemiyor. tabii bir de ekonomi meselesi var. (buraya aşağıda değineceğim) alınan tüm önlemler son derece ilkel önemler ve anlamlı olduğu zamanlar virüsün wuhan kenti sınırları içerisinde kaldığı zamanlardı. yani virüs hakkında kurumların teyakkuza geçmesinin en anlamlı olduğu an yerel bir salgınla karşı karşıyaykendi. virüsün yerel bir hastalık olarak kalması gerekiyordu. bu da dünya sağlık örgütünün salgını pandemi ilan ettiği zamana kadarlık süreci kapsıyor. pandemi ilanından sonra işten geçildiğinin bence herkes farkındaydı. özellikle devlet kurumlarının kapasitesini bilen ve aynı zamanda doktor olan insanlar. (yani iki yönlü bir şekilde bilgilendirilmiş olan her insan) anladığımız kadarıyla çin çoğunlukla(%100 değil) anlamlı ve iyi niyetli bir çaba içerisindeydi. ancak bu hızla ve agresiflikte yayılan bir virüsün o kentten çıkmasından sonra şu an bildiğimiz önlemlerin çoğu ilkel kaldılar. artık yapılabilecek tek şey virüsün agresifliğini kontrol altına almak, yatakları işgal edecek hasta sayısını ve ölümleri kontrol altına almak. bu noktada en az önlemler kadar covid-19'un karakterinin insafına kalmış durumda tüm dünya. o yüzden çok iyi korunursak, her yeri dezenfekte edersek, sosyal izolasyon sağlarsak, sınırları kaparsak virüsten korunuruz ülkemizi teğet geçer gibi bir hikaye yok. vaka sayısı ve ölümler olacaktır. bir süre çok da hızlı artabilir hatta. artışı lineer doğrultuda olursa eğer bu çok iyi önlemler aldığımızı değil yetkililerin verileri çarpıttığını ya da malum olanla yüzleşmemek adına taramaları zayıflattığını gösterir. i̇kincisini pek beklemiyorum. bu gün çift haneli vakaları gün gün sayarken çok kısa zamanda nasıl 4-5 haneli sayılara geldiğini anlayamazsınız bile. 1 hafta içinde 1'den 100'e çıkan vaka sayısının önümüzdeki hafta 100bin olmayacağının aslında net bir garantisi yok. bu yüzden anlık takip ve data manyaklığı sağlıklı bir tutum değil. bir dizi karakteri vardı "galip derviş" valla hepiniz oradaki adamın obsesyonunu mumla arayacak düzeye gelirsiniz. bir de sizi yatırmak zorunda kalırız hastanelere. salgın gibi kriz dönemlerinde her anlamda sağlıklı kalmak zorundasınız. yok yere devletin kurumlarını işgal etmemeniz gerekir. yapılacak en iyi yardım da bu olur zaten. hastaneye gelmemek ve semptomları ağır geçirme ihtimali olacak insanlarla temasta bulunmamak mesela? peki tüm ülkeler neden bu kadar büyük önlemler alıp büyük bütçeler ayırıyor? i̇nsanların virüse karşı bu derece evhamlanmasına sebep olan şey esasında hükümetlerin salgın konusundaki anormal davranışları bence. "ulan bunlar bile tutuştuysa kesin bi bokluk var" algısı oluşuyor. evet bi bokluk var da bu halk sağlığıyla sanıldığı kadar doğrudan değil dolaylı alakalı. bunun en büyük sebebi ülkelerin sağlık sistemine yaptıkları yatırımlar. sağlık sistemine her ülke milyarlarca dolar yatırım yapıyor. akp'nin bile başa geçtiğinden beridir en büyük yatırım kalemi sağlık sektörü olmuştur. tam verileri bilmiyorum ama hala en büyük yatırım alanı sağlık sistemi için yapılan yatırımlardır muhtemelen. şundan çok eminim; corona virüsünden kaçabilmek gibi bir durum yok. olursa bile bu tamamen virüsün kendi davranış şekliyle alakalı bir durum olur ve sürpriz olur. tıbbi öngörüler bu yönde en azından. atıyorum önümüzdeki 6 ay içerisinde halkın %40 ila %70'inin her şart ve koşulda enfekte olacağına dair bir bahis oynasam iyi bir kumar olduğunu düşünürüm bunun. bence böyle olacak yani. bu hastalığın çaresi bulunana kadar kendinizi mağaraya kapatmayı düşünmüyorsanız önümüzdeki altı ay içerisinde korona virüsüyle büyük olasılıkla karşılaşacağınızı bilmenizi isterim. bu süreçte vücudunuzu normalden daha zinde ve güçlü tutmanız gerekir en fazla. i̇yi beslenin, spor yapın, düzenli uyuyun, bağışıklık sisteminizi güçlü tutun. bu virüse karşı en büyük silah bu. şaka gibi. bundan o kadar da bahsedilmiyor ekranlarda. en güçlü önlem virüsten kaçmak değil kendinizi buna karşı iyi yetiştirmek. :) muhtemelen yapılan raporlar doğrultusunda hükümetler de bu oranları düşünüyor. halkların çoğu bu hastalığa yakalanacaktır. zayıf olanların ölümlerini durdurmak pek olası da değil. (evet son derece trajik ölümler ama beklenmedik bir durum yok) burada asıl amaç virüsün yayılımından korunmak değil aksine virüsü kontrollü bir şekilde halka yaymak. i̇yi niyetli önlem dediğim de bu yani. aklınıza o kadar da pembe bir dünya gelmesin. hükümetler istiyor ki atıyorum 500 bin hastayı 1 ay içinde hastanelere yatırmayayım da bunu en azından 6-8 ay gibi bir süreye yayayım. bütün hikaye bu. i̇talya mesela tıp fakültesi öğrencilerini bile korona ile mücadele kapsamında hastanelere çağırdı. bu ilk adımı. sağlık sisteminin tüm materyalleri yetersiz hale geldikçe sistem felç olacaktır. hükümetlerin asıl korkusu sanırım bu. asıl korkulan ölümlerin olması ya da virüsün tabana yayılması değil. milyarlarca dolar harcanmış olan sağlık sisteminin işlevsiz hale gelmesinden korkuyorlar. bunun ekonomik yansımaları anlaşılan öyle ağır bir bilanço ortaya çıkartıyor ki normal ekonomik hareketliliği neredeyse durma noktasına getirecek önlemler almaktan çekinmiyorlar. anlayacağınız beslediğimiz kazlar telef olmasın diye civcivleri kesip yemeye karar veriyoruz. bu yani. modern dünyada zorunlulu olarak kabul ettiğimiz şey olarak yine her şey ama her şey ekonominin güvencesi için. dünyadaki her hareketin itici gücü ekonomik planlamalar. eminim ki bu hastalık aynı ölüm oranlarına sahip olsaydı ama bütün vakalar herhangi bir semptom göstermeden şak diye hakkın rahmetine kavuşuyor olsaydı kimse kılını kıpırdatmazdı. hatta birileri çıkıp viral replikasyonların ne kadar da bu işin fıtratında olan şeyler olduğundan bahsederdi. bu hikayeyi siz de bilirsiniz bence. son olarak; bu tip salgınlarda istatistikler kesinlikle yanlış saptamalarda bulunur. mevcut ölüm oranları hükümetlerin ve sağlık sisteminin sandığınız kadar umurunda olmasa bile orayı geçiyorum, bu oranlar hatalı olmak zorundadır. tarama çalışmaları bir tarafa dursun hastalığı geçirenlerin çok ciddi bir kısmı hafif bir şekilde atlatıyor. benzer viral enfeksiyonların çoğundan edinilen tecrübe bu yönde. ayrıca azımsanmayacak bir kısım da bu hastalığı sıfır semptomla atlatıyor. bildiğin sıfır yani. adamın haberi bile yokken taşıyıcı oluyor. bırak hastaneye gitmeyi, teste tabii olmayı evinde istirahat bile etmeden işine gücüne bakıyor. görünürde turp gibi ama taşıyıcılık yapıyor. zaten alınan önlemlerin tesirsiz ve ilkel olmasının sebebi de bu. muhatap olduğunuz düşman yemiyor bunları cancağzım. tüm bunlardan dolayı vaka sayısına endekslenmiş ölüm oranları vs. asla gerçekçi değil. bırak %3'ü %0,3 bile olsa vay anasını derim ben. ne %3'ü 5'i? deli misiniz? bu yüzden yazının başındaki ilk cümleye gelirsek yok efendim vaka sayısıymış, ölüm oranıymış vs. gibi konulara anormal derecede ilgi gösterip kendi kendinizi yıpratmamanızı tavsiye ederim. çünkü onlar hem gerçekçi değil, hem kaçınılmaz, hem de asıl mesele bu değil. hükümetler orta vadede halkın konforu ve sağlık sisteminin güvencesi adına neredeyse kaçınılmaz olan bu salgının yayılımını kontrollü bir şekilde yapmak istiyor. konuyu yanlış yerden ele alınca böyle yanlış reaksiyonlar veriyoruz işte. "hayır yani sokağa çıkıcaz diye insanlar niye ölsün ki?" gibi naif argümanlar görüyorum sağda solda olmuyor. birileri boğularak ölecektir. bundan sandığınız kadar kolay kaçamazsınız. kaldı ki önlemler de dedelerimiz, ninelerimiz ölmesin diye alınmıyor. bu kadar insanı bu sistem nasıl taşıyacak derdindeyiz. günün sonunda salgın ya tamamen kaybolacak(ben bunu beklemiyorum) ya da tüm dünyada varlığını sürdürecek ancak bu daha kontrollü ve tolere edilebilir bir seviyede seyrine devam edecek. yine birileri ölecek, yine birileri bu hastalığa yakalanacak ve yenecek ama sonuç olarak normal seviyesinde baskılanabilmiş olacak. tüm beklentimiz bu yönde ve bu yönde de olmalıdır zaten.
    1ellerine sağlık hayranlıkla okudum. kişisel fikrim virüsten ölen insanların büyük kısmı, ağır bir grip geçirdiğinde de ölecek insanlardı bence. çok fazla büyütüldüğünü düşünüyorum. bağışıklılık sistemi vasat olmayan bir insanın bu virüsten ölmesi çok zor diye düşünüyorum. kaldı ki italya'da ölen insanların yüzde kaçının hangi kronik hastalıklara sahip olduğunu araştırıp görebilmek mümkün. son olarak spor salonlarını açın nolur o kadar suplement aldık ya - queyk 18.03.2020 18:32:29 |#3773060
    1teşekkürler. yalnız ulusa seslenerek bitirmen iyi olmuş kfkdksk spor konusunda ben de aynı sıkıntıdayım. heves etmiştim ya :/ - devriksekiz 19.03.2020 01:47:07 |#3773079
    ... diğer entiriler ...