bugün
yenile

    24 ocak 2020 elazığ depremi

    6
    +
    -entiri.verilen_downvote
    şoktan henüz çıkmışken buraya bir şeyler yazmak istiyorum. yakınlarımın fazla olduğu mecralarda malum, tedirgin olabiliyorlar insanlar. ya da twitter gibi yerlerde yazdıklarımı farklı yerlere çekebiliyorlar. okumak zorunda değilsiniz sadece artık birilerine anlatmak istiyorum. ters şeyler söylemeyin yeter. bir de yapan oluyor böyle şeylerde bu yüzden uyarmalıyım; başka yerlerde falan paylaşmayın. hiç haber vermediğimiz aile üyeleri var. vereceğim yer isimlerinden direkt anlayacaklardır. her neyse. kaç gündür iyiyim rolü yapmaktan canım çıktı ama gerçekten psikolojim alt üst. normalde elazığ'da oturuyoruz ama deprem sırasında malatya'daydım. eşarbımı yapmaya lavaboya girmiştim ve gerçekten herhangi bir felaket sırasında en olunmaması gereken 2. yer. birincisi banyo zaten. aklımdan geçen tek şey "deprem oluyor, buradan çıkmam lazım, burada ölemem" oldu. şehadet falan getiriyordum bir yandan. öleceğimi kabul etmiştim zaten. tek derdim oradan çıkabilmekti. i̇nsan 1 metrekarelik alanda kapının kolunu bulamayabiliyormuş onu öğrendim. aralarda boşluklar zihnimde var ama binanın içinde başıboş bir çocuk gördüğümü ve ailesi nerede diye bakmadan aldığımı hatırlıyorum. normalde insanlar beni kriz anındaki soğukkanlılığım ile tanır. aman işte ne iyi doktor olmuşsun falan der. gerçek bir kriz görmediğim içinmiş. kucağımda hiç tanımadığım bir çocukla depremin bizi salladığından daha kötü titriyorum ki zaten - 8 -9 derece dışarı, ince kazakla fırlamışız. o ara 5 büyüklüğünde artçı olmuş ruhum duymamış. çocuğu ne ara aldılar ne ara beni de alıp camiye götürdüler hiçbir fikrim yok. ayrıca camiye gitmek hangi zekanın ürünü onu da merak ediyorum. depremin merkez üssü sivricede bile ilk yıkılan yer camiler. kaldı ki gittiğimiz cami çöşnük mahallesinde, çöşnük fay hattının tam üzerinde. (daf'la birleşmesi beklenen bir fay hattı - öyle biliyorum-) fay aktif olsa cami ortadan yarılacak. bu arada hatlar malum, elazığ'da aileme de ulaşamıyorum. panik atak geçirmeme ramak kalmış. küçük kuzenime ulaştık arka sokaktalardı. 8 yaşında. a101de raflar üzerine yıkılmış. o sakinleştirilirken mecbur kendime geldim. etraf dolu çocuk. bir halt anlamamışlar, korkmuşlar ve tepki verebilmek için yüzümüze bakıp duruyorlar. mümkün değil ama i̇nşallah hiçbiri hiçbir şey hatırlamaz. her şey o kadar kaotik ki. kıyamet filmi senaryosu gibi. tek fark, başrol olmadığını biliyorsun, gün sonunda her şekilde kurtulacak sen olmayacaksın. devamlı ambulans, polis, itfaiye sesleri. bağırışlar. sinir krizi geçirenler. kaldı ki çoğu evde ciddi hasar olsa da yıkık ev yoktu allah'a şükür. bu olanlar malatya'da şehir girişindeki bir mahallede. elazığ'da olanlar daha vahim. gerçi elazığ'daki evim malatya'da bulunduğum yerden çok daha az hasar almış ve daha az sallanmış. evde 2000 kitaplık bir kütüphane vardı. kitaplık sabitti ama o kitapların birinin üzerine düşeceğini hayal edemiyorum. gözünü sevdiğim toki. hiç toki güzellemesi yapacağım aklıma gelmezdi. o da oldu. elazığ'daki sıkıntı daha çok eski binaların olduğu yerde. i̇hmal konusuna girmeyeceğim o apayrı sövülmesi gereken bir şey. bir bina vardı. aylar önce gördüğümüzde insan burda nasıl yaşar diyip duruyorduk. duvara dışarıdan bir tekme atsak duvar yıkılıp içeri görünecek o derece. yeri iyi üniversiteye yakın diye orada durmaya devam ediyordu ama. ve evet, insanlar - çoğunlukla öğrenciler- orada kalmaya devam ediyordu. hâlâ o ev kiralanıyordu. tamam sövmeyeceğim. bu arada kendi evim iyi durumdayken eşek gibi camide kaldık çünkü elazığ malatya yolunda deprem sırasında dağdan büyük taşlar yıkılmış ve yol felaket haldeydi. san francisco depreminden haberdar insanlar olarak asla cesaret de edemezdik. 2. günün sonunda, ancak bugün dönebildik ki yıkılmış yerleri görmeyelim diye şehir içindeki 10 dakikalık yolu yolu yarım saatte gittik. şehirler arası yolda da asfalt üzerinden büyük çatlaklar vardı. şu an iki-iki buçukluk artçıları bile hissediyoruz. elazığ'da her zaman deprem olurdu. her sene bir tane 4 şiddetinde, ara ara 3 şiddetinde deprem olurdu. avizeye bakar, aa deprem, der hayatımıza devam ederdik. oturduğum koltukta biri gülse deprem oldu diye ayağa sıçrıyorum artık. bunlar sadece sallanan, ciddi hasarlar olsa da enkaz olmayan binadan çıkabilen ben hakkında. şehir merkezine(çarşı taraflarına) gitme cesaretim olmadı. ama orada durum çok çok çok daha vahim tabii. benim vardı ama pek çok insanın dönebileceği bir evi artık yok. görmesem de devamlı haber gelip duruyor. wp grupları hiç olmadığı kadar aktif. ve emin olun sizler televizyonda sadece bir kısmını duyuyorsunuz. ben kendi yaşadığımı anlatıyorum sadece. ve inanın bu travmayı nasıl atlatacağım hiçbir fikrim yok.
    1çok çok geçmiş olsun :( - kardesmbisakinol 27.01.2020 02:43:38 |#3771346
    1teşekkür ederim - turuncubisikletlihanfendi 27.01.2020 11:12:47 |#3771347
    ... diğer entiriler ...