bugün
yenile

    agacım bir mikrofon gönderdi oturup kayıt aldım

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    "yani 'ben şuyum.' de dilediğin kadar, söz uçar, geriye hayat kalır." t: kiliseler ve liseler'in taze şarkısı. açıkçası askerlik sonrası yayınladıkları ilk parçanın bu kadar sağlam olmasını beklemiyordum. hafif de olsa bir paslanmışlık bekliyordum. lakin beklediğimin aksine daha fena, daha deşici, daha keskin bir hale bürünmüşler. "hani anakronik inceleme, hani diakronik bakış hey! batıcılar taassup budur işte, bunun adı logic akıl sizin teoloji temeliniz ve cümle metafizik anlayışınız schopenhauer gibi dangalakların duygularından fırlamaktadır" agacım bir mikrofon gönderdi oturup kayıt aldım --- spoiler --- 1. bölüm: halkın kendine ihânetidir kalbin kalbine susması sonra çektik âlimin, aydının elinden, nerede izmir i̇ktisat kongresi meselâ şairlerin hepsine karşıymış, öyle diyor süreya şuarâ sûresi ve düşmanmış folklor şiire, ah, bu insanın kendini hor görmesi bu yabancılık neden, neden bu topyekün reddediş bir dede efendi'yi değil meselâ bach'ı, beethoven'ı belledik goethe'nin "bir tırnağı etmeyiz." dediği şairimiz kimdir ve nerededir tüm bunların bugün ile alâkı esâsa çekilmiş bir perdedir dendi yıllarca karac'oğlan sübyancı, mevlânâ ise hümanist diye ve dibine kadar solcu olduğu söyleniyor bedreddin'in gülelim diye ortaçağ karanlığı, diyor bir batılı; bizimkiler de bağırıyor: "aman gelmesin, gelmesin yobazlık, gelmesin tahakküm, gelmesin ortaçağ karanlığı." diye ama gönderiyor martin luther, yunus'un -italyan bir rahipten aldığı- şiirlerini erasmus'a, çoğaltıp halkına dağıtsın diye "üç yüz yıl" diyor bertrand russel "ilmî düşüncenin dünyada yaşı." tabii descartes'la başlatacak bu domuz, insanın insanca düşünüşünü yok el cezeri diye bir adam, yok, yok câbir bin hayyân diye biri yok, okumadı zâten marx ibn hald'un'u, kim umursasın ki uluğ bey'i "ilâhici yerine ilâhinin kendisi ses verdiği zaman..." diyor walt whitman "sen nasıl bir ersin ki nakkaşı bırakıp nakşa bakarsın?" diyor bizim sesimiz bunun ayrımını anlayanlar ve hayatından memnun olanlar şiirin çektiği çizginin hangi yanında yer aldıklarını beyân ederler meselâ osmanlı dürzüleri asla koşma, koçaklama, güzelleme değil de sâdece ve sâdece na't, rubâî falan düzerler nakarat: böcekler böcekler! her şeyi izah etmek gerekiyor onlara. ama, düşünün, siz yaşıyorsunuz; işte bunun çâresi yok. gidin buradan, gidin, gidin, kaçın, kaçın, sevişin. salyalar akıtın, koklaşın, öpüşün. 2. bölüm: bizim, -bir hıyânet toplumu olan- endülüs, dediğimiz yerden kalan otuz kitapla atomu parçalayabildiklerini sölyedi madam curie aman inanmayın, din uyuşturur din kuşkusuz uyuşturur (siktir!) hacı bektaş, dadaloğlu, kul mustafa sorarım uyuştu mu? hani anakronik inceleme, hani diakronik bakış hey! batıcılar taassup budur işte, bunun adı logic akıl sizin teoloji temeliniz ve cümle metafizik anlayışınız schopenhauer gibi dangalakların duygularından fırlamaktadır tanrıların kendileriyle savaştığı insanların torunu bunlar bir doğulunun ise amacı o'na dönmenin yolunu bulmak bu yüzden kendini yakar bir keşiş, işte bu inlogic olandır yeni de kolu da kırmak mefhumu zorlar unlogic dolanmak yani bize aptal diyen aptallar bizi aptallaştıranın din olduğunu söylerken övündü bahsederken pir sultan abdal'dan bizim aptal olmadığımızı söyleyen aptallar biliyorduk, bizi aptal kılmayı planlıyordu içten içe, diliyordu bunu bir yandan bu yüzden her şey pratik, dedik; ontolojiyi tartışmak boşa "dini yalanlayanı gördün mü?" der kur'an ve sonra cevabını da koşar: "o, yoksulu doyurmaya teşvik etmez, yetimi ve öksüzü itip kakar." yani "ben şuyum." de dilediğin kadar, söz uçar, geriye hayat kalır. nakarat: böcekler böcekler! her şeyi izah etmek gerekiyor onlara. ama, düşünün, siz yaşıyorsunuz; işte bunun çâresi yok. gidin buradan, gidin, gidin, kaçın, kaçın, sevişin. salyalar akıtın, koklaşın, öpüşün. 3. bölüm: şimdi gelelim bu ihânetin daha çok rap ayağına daha evvel tüketilmişi tekrar tekrar yağmalayarak bayağılar gelişiyor rap, evet, rapçi ceplerin daha çok parası var porno sektörü ile ivmesi aynı, dokunmayın yarasına ama muhteva ve söylev aynı, formunda varsa bir gelişme var niçin on sene evvel dinlediğim herifin estetiğinde zerre değişim yok "estetik kaygı güçsüzlük belirtisidir." diyor dostoyevski, bir bak "köleler estetik zevkten mahrumdur." diyor bize muhammed i̇kbal türkçe değil, yapılanlar türkçe değil tarzanca türkçe değil hiççe, ahlakça türkçe değil çince, ahmakça türkçe değil, kapitalistçe türkçe değil çılgınca, absürdce, çocukça falan ama yapılanlar asla türkçe değil öyle ise bak bakalım dostum, hangi otorite karşıtı yolsuz rapçi spotify'dan gelir almadı, vermedi reklâm bir puştoğlu puşta işte dostdoğru vuruşmak, gayrısından huşû ederim portatif tayyipler sizi, minik banka şûbeleri öykündüğünüz şu pelerinli "hey hey hey ho ho ho/western cultures got to go" diyen ısmarlama züppeleri ve anlattığınız her ne varsa sorulacağından şüphelenip nasıl da gizlersiniz arkasına süjelerin tamam rimbaud, "je est un autre." oscar wilde, "in art, u see, there's no first person." dediler belki fakat bu olmazsa olmaz hakîkat "bir ben var benden içeri." şeklinde geldi kulaklarımıza filhakîka aradaki farkı kim takar ki? ödüller alındı, evet, açıldı yeni bir devir onlara ters düşsen kim okşar zavallı, başını senin kim "aferin oğlum işte böyle" der, kim aşını verir obama kendrick'i dâvet eder, insan şaşırır değil mi fakat işlerine taş koysan başınla sen bu çağı delip mehmet ali aybar gibi, zeki velidi togan gibi, nâzım gibi yaşatırlar mı senin fikrini hür, bıçağı sokup kıyarlar ya kıymazlarsa? anlatalım konuyu açıp: papalıktan ödüllü y.güney filmi gibi nobelli o.pamuk gibi chicago üniversitesi'nden emekli profesör h.inalcık gibi ne yapsak, inansak mı? hangisine tapsak, biggie mi pac mı? -tiksiniyorum iyice sizden- söyleyin hadi sizi salaklar! . üzerinde yaşadığı toprak üzerinde yaşamış olanlardan hiçbir şey alamayanlar, bu toprak üzerinde yaşayanlara da bir şey veremeyecektir. burnunu kokain, kıç, şatafat ve rulet masasından kaldıramayan, yerlere göklere sığdıramadığınız shakur bile bale yapıyor, tiyatro oynuyor ve ingilizcenin i̇ngilizce olmasında hiç de görmezden gelinemeyecek bir alana işgal eden shakespeare'i ezbere diyordu. acaba hayatı teze, türkçeyi ve şiiri ritme feda eden sizlerden kaçınız, acaba hanginiz yunus emre'den bir kıta, bir mısra okuyabilir? hanginiz şairlerimizi ciddiye alıyor? hı. bilimsel kafalar, ekonomistler, modern ozanlar sizi. ha bu arada ekonomi yunanca "ev idaresi" demek. kvl dostum. --- spoiler ---
    1hepsi bir yana, rap sektörü hakkında lafı harbiden gediğine oturtmuşlar. helal olsun. - louis froziel 14.01.2020 23:03:30 |#3770868
    ... diğer entiriler ...