bugün
yenile

    asosyal itiraf

    3
    +
    -entiri.verilen_downvote
    az önce küçük bir çocuğun dersleri hakkında annesiyle sohbet ettiğine tanık oldum. fen bilgisi için konuştukları sırada çocuk annesine, "hücrelerimiz yenileniyorsa neden yaşlanıyoruz?" gibi -ondan beklemediğim derecede- güzel bir soru sordu. fakat kadın bu soruya cevap veremedi.. bu da yetmezmiş gibi "okullar açılınca öğretmenine sorarsın." dedi, vücut çalımı atıp yoluna devam etti. ortaya atılıp çocuğun sorusunu cevaplamak istedim ama sohbetlerine kulak misafiri oluşumu açık etmek istemedim. hem biraz çekindim, hem de -kadına- rahatsızlık verme ihtimalim beni frenledi. "hanımefendi, en azından internete bakarak cevaplasaydınız çocuğun sorusunu. o soru öyle havada başı boş kalmasın.." bile diyemedim. . bir yandan hoşuma gitti bu durum. çocukta kendimi gördüm diyebilirim. o merak kullanımı, o orijinal soru üretimi, o cevap arayışı.. umarım hiç yılmaz ve bir gün çok güzel işler başarır. dediğim gibi abisi değilim ama şimdiden onunla gurur duyuyorum onun bir hiç kimsesi olarak. diğer yandan bir kez daha gördüğüm bu tablo canımı sıktı. aynı anda hem babamın "her evlat kendisini; annesinden/babasından bir adım daha fazla geliştirse birkaç nesil içinde dünya bambaşka bir yer olur." deyişini anımsıyorum, hem de "cahil, bencil vatandaşlarınız varsa cahil, bencil bir lideriniz olur." diyen george carlin'i.. ne geliyorsa başımıza bundan geliyor ahali; irtica! . merak bir bileme makinesidir. doğru kullanımda bıçağı hiç olmadığı kadar keskinleştirirken, hatalı kullanımda o bıçağı bir o kadar köreltir. çocukların ve gençlerin o makineyi -yakıtları bitmeden- ideal bir şekilde kullanmalarını sağlamalıyız. bu ülkeden bir halt olacaksa ancak o zaman olmaya başlayacak. aksi olduğu müddetçe ne çocuk yapın, ne de gençliğinizi heba edin. . cevabını bilmediğiniz bir soruya denk gelince hiçbir bir şey olmamış gibi nasıl yolunuza devam edebiliyorsunuz vallahi anlamıyorum. bu durum ne zaman başıma gelse ben de merak edip ben de aynı sorunun cevabını aramaya başlıyorum. bulana kadar da içim rahat etmiyor. hatta bazen çıldırma noktasına geliyorum cevap arayışı içinde kıvranmaktan. ki içime çöreklenmiş ne sorular vardır hala daha yaralı bir yılan gibi kıvranmamı tetikleyen.. öyle uzaktan bakınca anlaşılmaz ama. bazı sorularla olan beraberliğim birçok arkadaşımla olan beraberliğimden fazla. mesela hala merak ediyorum; insanın belirli bir yaştan sonra cinsiyet seçimi yaptığı bir dünyanın nasıl olabileceğini.. . bahsettiğim durumun sizdeki sebebini galiba biliyorum. zamanında ettiğiniz bazı merakların içine edilmiş. zaman içinde merakla olan ilişkiniz yrrk ile olan ilişkinizden bile az olmuş. şimdi de kalkmışsınız mastro titta'dan hallice bir şekilde merak cellatlığı yapıyorsunuz. çünkü böyle görmüşsünüz.. "bana yakışmaz el etek öpmek. kimsenin karşısında eğilip bükülmedim bugüne dek. oysa devlet büyükleri yalan ve riya ile çıkıyorlar bulundukları yere. kendileri öyle yükseldikten aynı dalkavukluğu başkalarından da bekliyorlar. bu bana göre değil hünkarım." - (#2273749) etrafınızda orijinal bir merak görünce afallamanız ve mizah anlayışınızın kıt oluşu da bu yüzden. merakı olmayanın hayal gücü de doğru dürüst çalışmaz. ve kuşkusuz ki; (bkz: eğlenceniz hayal gücünüzün büyüklüğü kadardır) . neyse. konuyu daha fazla dallandırıp budaklandırmadan sadede geleyim; keşke başta bahsettiğim o çocuğun abisi olsaydım lan. tam o sırada o sohbete bodoslama girip o soruyu adam akıllı bir şekilde cevaplama imkanım olsaydı. kardeşim deseydim; hücrelerin çoğu yenilense de, bunun gerçekleşmesini sağlayan süreçlerde zamanla aksamalar olur. zamanla da yenilenmeyi sağlayan dna'lar bu aksaklık yüzünden hasar görür. yaşlandıkça niteliksizleşmemiz de bu yüzdendir. ama kısmet değilmiş. f u c k!!
    ... diğer entiriler ...