kıskanmayan erkek

kıskançlık konusunda kişinin hangi zihniyeti güderek kıskançlık sergilediği/sergilemediği iyi analiz edilmeli. takdir edersiniz ki her kıskanan/kıskanmayan aynı mantığa sahip değil. o yüzden bu konu öyle üstün körü konuşulup, "olmaz öyle şey!" ya da "olur efendim, neden olmasın ki?" gibi iki zıt kanıya direkt olarak varılmamalı. - kıskanmamak vardır; sevgisizlik temelli sıfır aidiyet ürünüdür. sevgili olmak için olmuştur. zorlama bir birlikteliktir, muhtemelen ilk rüzgarda dağılır. - başka bir kıskanmamak vardır; mezhebi genişliğin bir meyvesidir. kimin elinin kimin neresinde olduğu en ufak umursanmaz. ne yazık ki böyle bir çiftle vakti zamanında aynı arkadaş ortamında bulunmuştum. kız açık açık sevgilisinin başkalarına yavşamasını dert etmeyeceğini söylüyordu. çocuk da sevgilisi yanındayken, birkaç saat önce cilveleştiği başka bir kızdan söz ediyordu.. ve aynı çocuk, o sevgilisi uğruna yeri gelince ne dayaklar, ne bıçaklar yedi. acayip ilişkiler.. - bambaşka bir kıskanmamak vardır; kişi partnerini çok sever ve o kişiye en az sevgisi kadar güven duyar. ve sevdiğinin kendisinin güvenini boşa çıkartmayacağını bildiğinden, dışarıdan gelebilecek tehditler dahil hiçbir şeyi umursamaz, her daim güveninin arkasında durur. ..kıskanma varyasyonlarına gelince.. - kıskanma vardır; tam anlamıyla bir balondur. esasında sıfır duygu içeren, düşük bütçeli abartılı oyunculukla ve vasat doğaçlamayla gerçekleştirilir. tamamen show amaçlıdır, bu yüzden de çoğu zaman kamuya açık alanlarda başka insanların gözlemleyebileceği yerlerde vuku bu(lduru)lur. - başka bir kıskanma vardır; özünde az da olsa hakiki kıskançlık duyguları barındırsa da, aslında o duyguların büyük bir kısmı, o kişiye toplum tarafından yüklenmiş algılardan başka bir şey değildir. lisede, beden derslerinin soyunma odasındaki leş muhabbetleri tatmış -kadın erkek fark etmeksizin- herkes, aslında çoğu insanın, kendini dışarıya gösterdiği kişilikte olmadığını bizzat kendi gözlemlerinden bilir. kıskanması da bu yüzden bir nevi gelenektir. o silah çıktı mı patlar! adabı vardır sevgili olmanın. manita şekil şukul mu giyinmiş kardeşim, kesiyorsun o an raconu. töre böyle.. yoksa arkandan gavat bile derler.. nasıl kıskandığın önemli değil, hayvan gibi de olsa kıskan. millet görsün.. - bambaşka bir kıskanma vardır; kişi partnerini sever, sevilir.. dünyada en çok ona güvenir. ama naif bir şekilde kıskanır da. ve bu kıskançlığı asla ona olan güvensizliğinden değildir. -bir şeyi kıskanmanız için, o şeye illa güveninizin az olması mı lazım? aşın bu mantığı.- onu her kıskanmasından tatlı dilli bir şekilde haberdar eder. bu ona bir uyarı değildir, ona karşı şeffaf olması gerektiğinin bir eylemidir. belki hafiften de olsa sitem bildirir.. ve aslında bu kıskançlık o ilişkiyi diri de tutar. taraftar birbirini kıskandığı müddetçe, birbirlerine olan bağı da devam ediyor demektir neticede.. kıskanmanın bittiği gün esas olarak sonun başlangıcıdır bu çift için. ayrıca bu masum kıskanmanın ucu bucağı gerçekten yoktur. kişi partnerini, evcil hayvanından da kıskanabilir, onun ailesinden de kıskanabilir, hatta onun en yakın ve hemcinsi olan arkadaşından da kıskanabilir.. zira kıskandığı şey üstteki kıskançlık türlerinde olduğu gibi tehdit oluşturulacağı düşünülen davetiyeler, şehvani çekimler ya da ortaya çıkabilecek kaçamak ihtimalleri değil, bizzat; ilgidir. partnerinin kendisinden başka bir şeye ilgi göstermesini kıskanır. ama bunu ne kaba bir dille ifade eder, ne bir yaptırım uygular, ne de sevdiğine ne yapacağını söyleme hadsizliğine bulaşır. sadece durumu fısıltıyla bildirir, değerlendirme ve yapılması gerekeni sevdiğine bırakır. çünkü onun, ikisi için vereceği karara da sonuna kadar güveniyordur.. not: şimdi sorsak çoğu kişi şu son ballandıra ballandıra anlattığımı taşıdığını söyler ama yemezler. birçoğunuz kıskançlık hastasısınız psikopatlarım.. hiç öyle masumane bir kıskançlığa sahip olduğunuzu söylemeye kalkmayın. bana inanmıyorsanız, kıskançlığınızın nüks ettiği bir anda aynadaki yüzünüze bakın. bakın da görün dişlerinizin nasıl uzayıp da kan istediğini..