bugün
yenile

    geceye bir şiir bırak

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    vahşi bir bitki gibi kendi zehriyle çürümeyi ayrılıklar öğretti bana yüzümdeki buz buharlanıyor camların saydam kayıtsızlığında bakışlarım dalgın çivi, ölü pencere daha dündü herşey zamandaki inkâr mı, bendeki yarılma mı dünyayı bu kadar değiştiren herkesin gözü önünde şimdi var oluş kuşkulu, sessizlik tehlike, anılar cinnet değerinde yaralı bir hayvan nasıl sığamazsa dünyalara inanç tazeler gibi etimden taşıyorum parçalana parçalana biri öksürecek olsa apartıman aralığında kapılara fırlıyorum içimi çarpa çarpa sonra alt katların birinde kapanan kapı kopmuş bir halat öylece duruyor yokluğun ağzında salonun ortasında kara tabut sessizliğin bütün gücüyle bana bakan bir ölü kadar kayıtsız, zalim şu siyah eşya gün boyu tuzaktaki bir hayvan gibi bakıyorum çalsa, çalsa, bir çalsa bazen başkaları arıyor, bazen kötü bir şaka ucuzluğunda: yanlış numara günler, geceler, saatler, aylar zamanın ne olduğunu en çok ayrılıklar öğretti bana merdivende ayak sesleri içimin kapıları açılıyor her seferinde kimse yok, kimse yok, kimse yok ki, yalnızlıkta seslerin birbirine ne çok benzediğini ayrılıklar öğretti bana sesi taşan radyo, biri kızartma yapmış, erken bırakılmış çöp torbaları, bazen silinmiş basamaklarda ıslak bez kokusu yanılmaların ne demek olduğunu da ayrılıklardan öğrendim zaman gözlerimi değiştirdikten sonra bir yabancı gibi gördüm mutsuzluktan bir türlü büyümeyen çocukluğumu her yıl bütünlemeye kaldığım o uzun yazlar bile öğretemezken bana ancak yıllar sonra elinden tuttum kendi çocukluğumun sahip çıktım içimdeki parçalanmaya sonra ne mi oldu? hiç, her zamanki gibi her şey yerini buldu an etimi dağlarken elimden tuttu zaman tenimden sıyırıp aldı yılan gömleğini bir zamanlar beni kahreden aşkın en çok ayrılıklar öğretti bana intiharın hiç değişmeyen ihtimali olduğunu hayatımın gün günden seyreldi içim unutmaya başladım unutmaya başladım telefon da evdeki herhangi bir eşya gibi gelip yerleşti gündelikteki yerine eşyanın zamanla nasıl uysallaştığını en çok ayrılıklar öğretti bana kapılar yeniden kapı basamaklar yeniden merdiven oldular büyüsünü yitirmiş ayrıntıların ardından hiçliğe düşmeden anmak geçmişi her şeye rağmen ayrılıktan önceki kendimize benzemek her seferinde altın kural, öğrendim: aşk değil aldanmak kalbin en büyük zaferi bakmayın bu aşkta boyverdiğine içimdeki vahşi kederin kökü bir öncekinde kendimden budadığım sürgünde zamanla hiçbir şeyin eskisi kadar acı vermediğini ayrılıklar öğretti bana unutmadım hiçbirini, ama yaşlandım (bkz: murathan mungan)
    ... diğer entiriler ...