bugün
yenile

    babaya söylemek istenen şeyler

    83
    +
    -entiri.verilen_downvote
    hayati bekleyişlerle geçen 10 günün ardından dönüyorum buralara. 10 gün önce babam büyük bir trafik kazası geçirdi. haberi aldığımızda olay yerine oldukça uzaktık ve babam için yaşama ihtimalinin çok düşük olduğunu söylemişlerdi. o yolu nasıl gittiğimizi anlatamam... sağ topuğunda hiç et kalmamıştı ve bacak, kalça da dahil olmak üzere kırıklarla doluydu. aort damarında yırtık vardı. sağ kaşı saçlarına kadar yüzülmüştü. kaburgalarında bir sürü çatlak vardı ve akciğerdeki kanama durdurulamıyordu. saatlerce onun, “canım yanıyor” çığlıklarını duyarak bekledik. şeker hastası olduğu için ameliyatları kaldırabilir duruma gelmesi gerekiyordu bünyesinin... ertesi gün 3 ameliyat geçirdi, toplam dokuz buçuk saat. ameliyata alınırken bize her şeye hazırlıklı olmamız gerektiği söylendi, değildik. insan nasıl olur da babasını kaybetme ihtimaline hazırlar ki kendini? ameliyatlardan sonra yoğun bakıma alındı ve uyutuldu, tam 1 hafta. arada iki kez daha ameliyat geçirdi, yine uyudu. uyanmasını günlerce bekledik, bekledik, bekledik.... nihayetinde üç gün önce uyandı, tam dedik ki “çok şükür!” ama bitmedi, bu kez de halüsinasyonlar başladı. hastane çalışanlarının kendisini zehirlemeye çalıştığını sanıyordu, ne zaman yanına girsek “çıkarın beni burdan, bunlar beni zehirliyorlar, öldürecekler beni” diye kızıyordu bize. dahası tanımadı da beni, işte orada devreler yandı bende; hayatımda gördüğüm en bilgili, kültürlü adam, şimdi karşımda bana boş boş bakıyordu, yavru kedi gibi... ve tanımıyordu beni. sonra sesi hiç çıkmıyordu, yalnızca dudaklarını okuyarak iletişim kurabiliyorduk. dün çok şükür ki beni tanıdı, önceki gün öldürmek istediği hemşireye dün beni ”bak bu da benim miniğim” diye tanıttı hatta. ellerini açtı sonra, sarılmak için. gidemedim, enfeksiyon riski var diye. “nasıl gözüküyorum” diye sordu, “çok yakışıklısın baba, baksana 56 yaşına gelmiş kimde var seninkiler gibi simsiyah saçlar” dedim. üzerine, “eşşooğleşşek” yanıtını alınca bilincinin yerine geldiğine ikna oldum. “çok yorgun gözüküyorsun” dedi bana, çıkmayan sesiyle. “beni mi düşünüyorsun baba cidden, yoğun bakımdasın hatırlatayım” dedim. “bir baba evlatlarını” dedi sonra, kafasını benden çevirerek. yutkundu, gözleri doldu, “süsle devamını, edebiyatçı olan sensin” deyip kovdu beni, ağladığını görmeyeyim diye. şimdi doktorların “sevinmek için çok erken, hayati riski sürüyor; 10-15 günlük süreç oldukça kritik” dediği günlerin sonuna gelirken yazıyorum bunları, o kaybetme ihtimalinden uzaklaşıyoruz hiç olmazsa. özür dilerim, kollarını açtığında ilk kez sana koşamadığım için. fakat bilesin, kaç yaşıma gelirsem geleyim; isterse çoluk çocuğa karışmış olayım, ben yine koşacağım sana, yeter ki sağ salim yoğun bakımdan çık. yine yeter ki yoğun bakımdan sağ salim çık, söz veriyorum gık çıkarmayacağım; “git kitaplıktan falanca ansiklopediyi bul, bilmem ne maddesini oku, araştır, sonra gel yorumla” demelerine. ve yine hele bir yoğun bakımdan sağ salim çık, direksiyonu bir daha verirsem iki olsun. ben çok yoruldum, doktorlar ölüm ihtimalini hatırlatırken, anneme “çok iyiymiş” demekten, o üzülmesin diye ağlamamak için kendimi sıkmaktan çok yoruldum. sandığım kadar güçlü değilmişim, bu çok fazla. rabbim acını yaşatmasın ve eksik etmesin kanatlarını üzerimizden. ve ben baba, bu bekleyişte çok şey öğrendim; insan hiç tanımadığı insanların acısıyla dertleniyormuş, önümden cesedi çıkan 85 yaşındaki teyzenin kocasını sakinleştirmeye çalışırken öğrendim. daha kötüsünü görünce kendi acına şükrediyormuşsun, komadaki genç bitkisel hayata girince öğrendim. yine tanımadığın insanların sevinciyle mutlu oluyormuşsun, ilik nakli başarılı geçen amca taburcu olunca öğrendim. sonra çok sinirliyimdir ben, her şeye hemen parlarım; sabredip beklemeyi öğrendim. sanırım en önemlisi; hiçbir şeyin ailemden değerli olmadığını öğrendim. beyhude planlamalar yapıyoruz mütemadiyen, sanki her şey tıkırında işleyecekmiş gibi. kazalar, ölümler, acılar sanki hiç bize uğramazmış gibi. benim babam sanki hiç yıkılmaz, dahi sarsılamaz koca bi’ dağ oldu hep benim gözümde; bundandır kabullenemeyişim. arkadaşım şey dedi bunun üzerine, “senin baban koca bir dağ hala, üstüne kar yağdı sadece.” çok şükür şimdi o karlar eriyor ama ya aksi olsaydı? tam da burada insan meşguliyetlerini sorguluyor; şöyle bir dışardan bakın kendinize, içinde bulunduğunuz durumdan ne kadar memnunsunuz, dışarı yansıttığınız sizin ne kadarı sizsiniz aslında? küslüklerinizi ve kırılmışlıklarınızı geçirin sonra gözünüzden, değer mi? değmez. şahidim ki ölüm var. burası nefret beslemek için fazla kısa. hem kötü bi’ şey nefret. kin büyütmeyin kalbinizde ve incitmeyin kimseyi. kim varsa değer verdiğiniz, sarılın doya doya ve çekinmeyin söylemekten sevginizi; olur ya söylemeye fırsat bulamazsınız... şuraya bir de teşekkür listesi iliştirmek istiyorum; başta mavimajezik’e, her gün sürekli babamın durumunu sorup beni sakinleştirmeye çalıştığı için. kedibirisi, kıpçak bey, eaglegodz, cort ve kara12’ye, her gün yanımda olmaya çalıştıkları için. sonra, kafasi simdi geldi ve telliturnam’a (uçmuş olsa da) yanıma bile gelmeye kalktıkları için. ve helgendeejderhagordum, kalbitemizkiz, quaresmaninsolayagi, 2124cin, rende, uykusunuarayanbiri, jaehaerys, space, pelerininiunutanafrodit‘e iyi dilekleri ve teskin etmeye çalıştıkları için. biliyorum, haberi olsa aynı şekilde yanımda olmaya çalışacak olan dahası var. nitekim güzel insanlar biriktirmişim buradan, samimiyetlerini bir kez daha gördüm, teşekkür ederim.
    2çok üzüldüm, çok büyük geçmiş olsun.. buraları güncelle babanın durumu daha da iyiye gittikçe, olur mu? i̇nşallah çabucak sağlığına kavuşur baban. - birdeligrafiker 06.08.2018 01:54:55 |#3726514
    2çok geçmiş olsun anacım ya, haberdar et bizi - patiklipenkuen 06.08.2018 10:59:46 |#3726515
    2çok geçmiş olsun. umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur baban bol bol dua edeceğim kendisi için. gelişmelerden mutlaka haberdar et bizi. - deli kiz 06.08.2018 11:14:43 |#3726516
    butun yorumlari goster (8)
    ... diğer entiriler ...