bugün
yenile

    aylak adam

    5
    +
    -entiri.verilen_downvote
    an itibariyle iki kere okudum bu kitabı; birincisi lisede henüz ergenken, ikincisi ne istediğini bilen artık birçok sorunu aşmış bir kadın olarak. bu ikisi arasındaki dağlar kadar olan kıyaslamayı yapmayacağım, kendime saklayacağım fakat paylaşmak istediğim birkaç şey var. bay c.' yi selinger' ın the catcher in the rye' ındaki holden caulfield' a benzettim. bence nerdeyse tüm dünya dillerine çevrilip okutulmalıdır. insanın yalnızlığını, anlaşılmak isteme arzusunu, anlaşmanın ve anlaşılmanın zorluğundan bahsediyor. kitapta kulakları gereksiz bulduğundan bahsediyor bay c., ben ise başka bir organı gereksiz bulurum. (bunu kendime bile henüz itiraf edemiyorken buraya yazamam.) hayattaki renkler, cinselliğin ayrıntıları, toplumun sığdırmaya çalıştığı kalıplar, hoşgörü tanımı, kadın-erkek farkındalığı üzerine birçok psikolojik çözümleme barındırıyor. ayrıca 1958 senesinde yazılmış fakat bence zamanın bayağı bayağı ötesinde yazılmış gibi. beni en derinden etkileyen kısım ise bay c.' nin tıpkı benim gibi genellemelerden nefret ediyor olmasıydı. kitabın sonunda savunmasız olduğumu ve sarsıldığımı fark ettim. --- spoiler --- yanılıyorsun 'siz' anlanmaz, 'sen' anlanır.bazı kitaplarda 'sizi seviyorum' u okuyunca gülerim.sanki 'siz' sevilirmiş! ' sen' sevilir, değil mi? sustu.konuşmak gereksizdi.bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti.biliyordu; anlamazlardı. sen gerçekten sevişen iki kişinin evlendiklerini gördün mü? ben görmedim. --- spoiler --- kitabın sonunda şunu düşündüm; ben benimle aynı düşünen birini arama fikrine ne kadar sıcak bakıyorum acaba?
    ... diğer entiriler ...