bugün
yenile

    asosyal itiraf

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    uzunca bir yazı olabllir, olmayabilir de. okumayanın annesi babası ölsün hadi bakalıkdfhkg şaka şaka. bugün 23 haziran 2018 saati boşverin. yarın seçim var. dünya kupasında gruptan çıkanlar ve çıkamayanlar belli oluyor. bir hafta sonra üniversite sınavına girecek birçok öğrenci var ve ben de onlardan biriyim. bilinçli ve farkındalık düzeyi yüksek her birey gibi bu konulardan bahsetmeyi elbette isterdim lakin umrumda değiller. 23 haziran tarihi benim için biraz özel. aşık olduğumu düşündüğüm ilk kıza ilan-ı aşkımı 23 haziranda etmiştim sanırım. annesi depresyon tedavisi için evde olmayan 18 yaşında bir erkek evladının kendinden 4,5 yaş büyük bir kadına duyduğu ilginin makul ve gerçekçi olmadığını anlamam 4-5 ay sürmüştü. o yüzden bu tarihi özel kılan bu değil. niye bahsettim bilmiyorum bile. boşverin bu kısmı isterseniz. 23 haziranın benim için özel olma sebebi bir yıldır bu satırlarca entryi yazarken düşündüğüm kızla tanışma fırsatına erişmiş olmam. hayatımın kalan yıllarında da 23 haziran geldiğinde benim için bu denli önem arz etmesini isterdim bu günün lakin insanların belli bir yerden sonra ben ne halt ediyorum diyerek silkinmesi gerekir. umarım bunu önümüzdeki yıl yapmış olabilirim çünkü benim onu hatırlaran şeyleri düşündüğüm an tüm bilincimi yitirip aklımı onu düşünmeye vermem sanki evrenin yasalarından birisi gibi hala. enerji nasıl yok edilemezse bunu da yok edemiyorsun işte. fakat gelişme var. gün içinde her an aklımda olmasındansa artık hatırlamak için bazı emarelere ihtiyaç duyuyorum. ne diyorsun derseniz de bu seneye girerken dizileri onu düşünmemek adına izlerdim mesela örnek vermek gerekirse. artık öyle değil. dün izlediğim bir dizide uganda'da hayatında hiç sarışın birini görmemiş küçük bir çocuğun karşılaştığı amerikalı(ve sarışın, bunu anlardınız ama yazayım yine de) gazetecinin saçlarını ne olduğunu anlamadığı için incelerken öğretmeninin gelip ''buna sarışın diyorlar, beladan başka bir şey getirmez'' diyene kadar aklımda yoktu mesela. küçük çocuğun sarışın kadının ellerinde öldüğünü ve benim de bir yıl sonrasında şu kadar şey yazmamı göz önünde bulundurursak da aklıma gelmesi bence gayet makul. işleri makuliyet seviyesine çekmeye çalışıyorum. tamam daha dün balyozla duvar yıkarken ya da kendi ellerim ve dizlerimde dolap parçalarken ''acaba son söylediklerini hak etmiş miydim?'' diye düşünmüş olabilirim lakin bu şiddet eylemleri yapmam gereken işti. sevdiğim bir şeyi düşünerek kendimi zaptediyordum. atlatmak konusunda çok şey denedim her ne kadar kimse inanmasa da ve sanırım atlatıyorum. şu geçen bir yılda açıkcası hoşlandığım bir kız da vardı. olmadı, çabuk pes ettim. erken bıraktım peşini. pişman mıyım evet olmalıyım. öyle miyim? evet öyleyim. bunun mantıksal bir temeli var mı? evet var fakat öyle temiz birini bulduğunuzda da zihninizin tamamen berrak olması gerekir. ben o kıza şu entryi yazmama sebep olan kızın ondan güzel olduğunu söylemiştim mesela bir keresinde. o da bozuntuya vermemişti ve ben yaptığım şeyin farkına çok sonra varmıştım. haliyle aklınızın bir kısmında bu denli güçlü şekilde biri varken başkasına haksızlık etmemek adına o işin peşini erken bırakıyorsunuz. size bu mantıksal temeli açıklamama gerek var mıydı bilmiyorum. şu sıralarda benden hoşlanan bir kızla arkadaş kalmaya çalışma konusunda çok mesai harcıyorum. çünkü bahsini ettiğimiz hanımefendi beni engellediğinde ''bari arkadaş kalsaydık'' diye telefon elimde nasıl dımdızlak kaldığımı hatırlıyorum. bunu ondan beklemek haksızlıkmış bu arada farkına varıyorum gittikçe. çünkü bazen hakikaten kalıyorsunuz öyle. benim ona ne yapacağımı bilemediğimden duvarları yumrukladığımı söylediğinde açıkcası çok da önemli olduğunu düşünmüyordum ama aynı durumdayken karşıdaki kız ağlayınca anladım ki bir miktar bile olsa suçlu hissediyormuşsun. -okumayacaksın biliyorum ama özür dilerim. hem bu suçluluk duygusu için hem de son seferde özür dilediğim şeyler için.- artık öyle romantik şeyler yazamıyorum. sanırım bu da bir gelişme. ya da ben oturup bunları düşünürken geçen zamanda hayatım iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı ve benim o şekilde yazacak gücüm kalmadı(evet o entryler okurken bazılarına abartı, komik ve hatta saçma geliyor biliyorum ama birinin o entryleri yazması için anasının amını tersten görmüş vaziyette olması gerekiyor ve o haldeyken oturup da bunları yazmak güç istiyor) küfür mü ettim ben az önce? neyse. şimdi bu entryi bitirmem gerekiyor. bir gün içerisinde olmak istemediğin bu zihinden(hadi romantiklerin de gönlü olsun, kalpten) adını kurtaracağım bunun için sana söz de verdim. bir gün aksini söyleyerek ortaya çıkana kadar bunu yapmaya çalışacağım ve elbet olacak. yani umarım. neyse ama senin de benimle birlikte okuman gereken yaklaşık 600 sayfa suç ve ceza var. biliyorum bir yıl geçti üstünden ama sanırım artık biraz da olsa ihanete uğramış hissediyorum. ben evet deme olasılığını, yaklaşık on gün, beklerken hayatta açıkcası hiçbir şeye öyle inanmamış ya da beklememiştim. quaresma'nın beşiktaş'a ilk gelişi ve ikinci gelişinin de üstüne çıkmıştı yani düşün. aldığım cevabın ne kadar yaralayıcı olduğunu yaralar iyileştikçe fark ettim. canın sağolsun tabii ki isteyerek yapmadığını biliyorum. bunların nereye varacağını da bilmiyorum. ''bence sen çok ilginç birisin'' yazdın ve bunlar başladı aylar sonra da o güne lanet ettin ve senin için bitti ama benim için ne bitecek benim içi fikrim yok. tamam normalde o kadar lanet bir adam olabilirim ama sana karşı değildim be. okumayacağın bir yazıda bunları sana söylemenin de bir yararı yok ya neyse. sen uyuduktan sonra yazdığım mesaja ne tepki vereceksin diye uyanana kadar uyuyamayışımı özledim sadece. tamam aylar, yıllar geçsin ama bir kere daha kesişsin şu yollarımız. bir şansım daha olsun da ne zaman olursa olsun. ben bu yarım kalışı sindiremem çünkü ölsem hayatta kalır beynim. bunu dilemeyi ve hayatıma bakmayı akıl etmek çok uzun sürdü evet. hayatıma bakmak kaldı sadece. 23 haziran 2019'da bu tarz bir şey yazmamak dileğiyle ben batuhan kasap, tanımlayamadığım dünyamda benle beraberdiniz.
    ... diğer entiriler ...