bugün
yenile

    silinmeyen hatıralar

    5
    +
    -entiri.verilen_downvote
    tanım: karalamakla da geçmeyen insan olmanın kaderindeki acı dolu hatırasına aralanmış kapıdır. bir ölüden arda kalanlardan en çok saklanılması gereken nedir? bir ölümün bıraktığı en silinmez parçaya en fazla kaç ay tahammül edebiliriz? bir ölüm sadece basit bir yok oluş ve ardına da mermere kazınan 2 isim, 2 tarih bırakmak mıdır? insanlarla hayvanlar arasında ince bir fark var, diyor 20. yüzyıl emeklilerinden biri ve ekliyor; 'insanlar gibi hayvanlar da acı çekerken; hayvanlar o acıya alışmak yerine her seferinde başkaldırmayı seçerler. oysa insanların doğasında acıyı normalleştirmek ve sonrasında sıradanlaştırıp yok etmek yatar. hayvan alışmaya; insansa acıyı imha üzerine yaratılmıştır. zira hiçbir boğanın kırmızı örtüye diz çöktüğünü göremezsiniz.' acıyı sıradanlaştırıyoruz. mutluluğu sürekli bir heyecana; acıyı da tasasız bir hiçliğe eviriyoruz. mezar taşını okuduğumuz bir insanın toprağında güller açtırmaya çalışıyoruz. hayatımızdan öylesine çekip gitmesine rağmen hâlâ bir yerlerde yaşıyor oluşuna zamanında şükrettiğimiz biriyle aynı havayı soluyor olmanın dayanılmaz acısına alışmak istiyoruz. bankamatikten çektiğimiz paranın bir yerlerde belki onun cebinden çıkmış olma ihtimaline, yürüdüğümüz caddedeki onlarca parfümden sadece birinin onun kokusu olma ihtimaline, üstümüze yağan yağmurun aynı buluttan çıkarken ikimizi de ıslatmış olma ihtimaline, kulağımıza dolan şarkılardaki aynı sözlere göz yaşı bırakıyor olma ihtimalimize çok yabancıyız. bu ortak paydada yaşama ihtimali çıldırtmıyor hiç kimseyi. bir yerlerde coğrafi zorunluluktan merhabalaştığı insanların yerinde olmayı zamanında o kadar çok isterken; şimdi o kelimeleri kullanmıyor oluşumdaki bitirmişlik acıtmıyor artık canımı. insan olmayı öğreniyorum. usulca giriyor kanıma acıya alışma refleksi. kabul etmiyor artık bünyem bu kadar acıyı ve her gece kan ter içinde uyanmayı kaldırmıyor rüyalarım. bitiyor her şey; bitmesine müsaadem kendime olan saygımdan. bitmesine müsaadem yaşamaya olan zorunluluğumdan. işte tam da bu çok acı: içinde ona ait ne varsa temizlemişsin gözyaşlarınla; yaşayabilmek için. ama her gece uyumadan önce yazdığı intihar mektuplarını okuyorsun; hâlâ bir yerlerde yaşıyor olmasına şükretmek için. o sana dair en ufak bir ikilem yaşamadan kestirip atarken kalbindekileri; sen hâlâ aklınla kalbin arasındaki uçurumda boynuna kendi urganını kendin geçirip öylesine sallanıyorsun. bir daha tek bir saniye yan yana duramayacağın insanla geçmişinde bir fotoğraf karesinde zamanı durdurmandaki acıyı siliyorsun galerinden. rehberinden ismini silmek kadar kolay olmuyor tabii hayatından izlerini silmek. hayatı yaşamayı öğrendiğin insanla, ölümünü kabullendiğin insanın bir oluşunu sindiremiyorsun bir süre. hayatın delip geçiciliğine susmak daha cazip geliyor. dudak kuruntuna merak saranları geçiştirmek kadar zor olmuyor onun bir fotoğrafıyla konuşabiliyor olman. 'bir daha kimse'ler ile başlayan yeminlerinin ardından sana bu yeminleri ettiren kişiyi hayallerinde süslemen kadar da ironik olmuyor hem hâlâ yaşıyor olan birinin 21'indeki ölü bedenine kendini alıştırman. ne de olsa insansın, acıya alışmak senin doğana yazılmış; silemiyorsun. o seni karalıyor ama senin yazgında silmek seçenek bile olmamış ki; hem karalayınca kime neyi inandıracaksın ki? özlüyorsun sonra ama özlemenin de bir insandan bağımsız olması rahatlatıyor vicdanını. yaşanmışlıkları özleyip; yaşanamamışlıklara kızıyorsun. sen mütemadiyen kendine kızıyorsun bu kısır felekte. herkesten kopmuş yaşıyorsun herkese bu kadar yakınken. anlatıyorsun bir şeyler ama için hep farklı şeylere susmak istemiş. gülüyorsun ama gözlerinin etrafı hep çizik çizik; kahkahaların hep plak kaydı. buradasın ama gitmek istediğin bir yer olmayışından mecburiyet seninkisi. hiç izin vermemişler kanatlarını çıkarmana. bir Fransız kaydı filme rastlamışsın kendine; zaten filmin sonunu da daha başındayken izletmişler gibi hevessiz bir oksijen çevirisi sendeki. acıya da alışıyorsun, toprağa da ekiyorsun gülleri. özlüyorsun evet; zamanın tedavisiyle avunuyorsun sadece buna da umut keşkesi diyorlar.
    9şu uzun entrylerini okumaya üşendiğime çok üzülüyorum - kıpçak bey 17.06.2018 02:44:19 |#3053948
    2şu güzelim entry 4 artı iken bu üstteki yorum neden 5 artı? sinirlerim bozuldu. - kafasi simdi geldi 17.06.2018 23:00:12 |#3596682
    0yaşadıkların hatıraların üzerini tozlandırır. o hatıraları hatırlamadan ne kadar yaşarsan tozu o kadar kalınlaşır. unutmazsın, unutamazsın. sadece o kalın toz tabakasıyla yaşamaya çalışırsın. - undine 17.06.2018 23:32:05 |#3600008
    ... diğer entiriler ...