bugün
yenile

    oy kullanmak

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    her vatandaşın bilinçli bir şekilde oy kullanmasını isterdim. tıpkı o geminin bir gün gelmesini istediğim gibi. ütopik istekler.. başlamadan; dağdaki çobanla benim oyum bir değil beyanına katıldığımı belirteyim, belki mantığımın daha iyi anlaşılmasına vesile olur. esas konuya dönelim; oy kullanma mevzusunu bireyler için "olsa da olur, olmasa da olur." olarak tanımlıyorum. herkesin oyu kendinedir. kullanan kullanır, kullanmayan kullanmaz. kullanan ve kullanmayana "neden kullandın/kullanmadın?" diye sorulmamalı. çünkü bu; o kişinin zihni, görüşü, vicdanı ve bilinci ile, devleti arasındaki bağı ilgilendiren bir mesele. "vatandaşlık görevi" diyerek bu konuyu saptırmanın manası yok. bak mesela aynı dayatmayı askerlik için "vatani görev" olarak lanse ediyorlar. ya hu kendisini bu vatana sizin kriterlerinize göre ait hissetmeyen biri askere gitse ne olur, gitmese ne olur? ya da oy kullansa ne olur, kullanmasa ne olur? bırakın şu "1 oy 1 oydur. herkes oy kullanmalı." mantığını. bu vatan için bir şeyler yapmak isteyen zaten yapar. önemli olan içten bu isteğin gelmesi. devlet bunu sağlamalı. dayatmalara ve teşviklere gerek yok. soru 1- "vatandaşlık görevi" diyerek oy kullanmayı teşvik ettiğini zannedenlere sormak lazım; devlet kendi görevlerini ne kadar idareli yapıyor da, konu bize gelince karşılarında el pençe divan durup kuzu kuzu vatandaşlık görevimizi yapmamızı bekliyorlar? ve aynı mantıkla askerlik için "vatani görev" diyenlere de sorular sorulabilir. askerlik, vatan uğruna belirli bir disiplin sürecine girmek, eğitim görmek ve gerek sosyal, gerekse pratik açıdan bireyleri vatanın olası olumsuz durumlarına karşı hazırlamaktır. ama askere gitmiş herhangi bir yakınınızla sohbet ederseniz, bir çoğunun kafayı sıyırmış komutanlar tarafından mobbinge maruz kaldıklarının farkına varırsınız. o yüzden bedelli askerlik isteyenlere ufak da olsa hak veriyorum. adam niye vatani görev ayağına gidip bütün psikolojini siktirsin? ama bedelli olduğunda, olacak olanın yine garibanlara olacağını bilmek de içime sinmiyor. işte bu yüzden bunun çözümü; askeriyedeki o sikik psikopatları yerlerinden kazımak.. soru 2- askerlik vatani görevken, hemen hemen her kışlada bulunan ve askerlere eziyet eden sadist komutan profilinin vatani görevi nedir? o adam, vatani görevi yapacağını sanarak askere gitmiş gencecik delikanlılara psikolojik şiddet uygularken, aslında vatani görevini yapmaya çalışmakta olanlara mani olmuyor mu? oluyorsa bu vatana ihanet değil midir? olmuyorsa nasıl olmuyor sayın amk? otoriteler bu iki soruya samimi, tutarlı ve çözüm vaat eden birer cevap versin, ondan sonra adalet hakkında konuşalım.. konuya yine dönecek olursak; oy kullanmak devletin bireye bir dayatması olmamalı. toplumun dayatması hiç olmamalı. ki hiçbir dayatma özünde sağlıklı değildir ve çoğu zaman samimi ve yararlı sonuçlar ortaya koymaz. zaman zaman oy kullanmama konusunu ciddi ciddi düşündüğüm oluyor. az evvel yukarıda perceive hanımın yazdıklarını; (#2241225) okudum ve aslında çoğu kısma da hak verdim. ama oy kullanmayanlar hakkında "sonradan dahil olmadığın bir sistemi eleştirme hakkını nasıl kendine buluyorsun merak ediyorum." demesine katılmıyorum. çünkü bence tam tersi. "oy kullanmayan insanların şikayet etme hakkı da yok." mantığı da yanlış, tam tersi mantık da yanlış. oy kullanmayanların şikayet etme haklarını şöyle izah edebilirim; seçim olur, oylar verilir, oy sayımı her zamanki gibi aşırı muamma bir şekilde yapılır. açıklanan sonuçlarla meclise onlarca insan girer. ama gel gör ki bir meclis dolusu adamdan sadece 3-5 tanesi düzgündür. ve demokratik bir ortam olan mecliste çoğunluğun dediği olacağından ötürü, yine niteliksiz kitlenin vereceği kararlar alınır, ülke yine çıkmaza girmeye devam eder.. bunun sorumlusu kim? o insanları meclise sokanlar.. neden tuttukları partiye oy atıyor? partinin görüşü ya da başındaki şahıs için.. peki partinin geneline bakan var mı? nayn.. demem o ki; insanlar bir partiye oy verirken, sepetin sadece üstündeki bir -bilemedin iki- cazip tohuma aldanıyorlar. sonra o sepetteki tohumların hepsini ektiklerine umduklarını bulamıyorlar. çünkü sepetin dibindeki tohumlar beş para etmez.. sorunlu tohumlar, cazip tohumların ardına saklanır ve onlarla birlikte ekilirler. ve yararlarından çok zararları olur. şimdi bu durumda suç; tohumda mı, onu ekende mi? :d ama diğer taraftan; bu çürük tohumların ekildiği ve doğal olarak beklenen sonucu vermemiş tarlanın yanından geçen, tohum ekmemiş bir adamı ele alalım. adamın olayla bağlantısı yok. ne tohum almışlığı var, ne de ekmişliği. bu durumda karşısındaki tarla hakkında şikayet edemez mi? tarlanın o hale gelme sürecinde hiçbir şekilde sorumluluk almamış. dolayısıyla olayın faili de değil. kendisiyle alakalı olmayan ve başkaları yüzünden harabeye dönmüş bir tarlayı neden eleştirmesin ki? neyse. yine çok konuştum. bu da burada dursun; "politikacıları unutun. onlar önemsiz. politikacılar size seçim hakkı tanındığı fikrini sürdürmek için varlar. hakkınız yok. seçim hakkınız yok." (bkz: the end)
    1tıpkı askerlik gibi zorunlu tutulup vatan görevi olarak nitelendirilmesine ben de karşı çıkıyorum, haklısın yaptırımdan ziyade bireyin içinden gelmeli. i̇çinden gelmeyenlere kızıyorum sadece. şu tohum örneğin güzel olmuş, bu da bir başka bakış açısı ki kendi içinde gayet tutarlı :) - perceive 26.05.2018 13:01:41 |#3483774
    1doğru diyorsun, ben de içinden gelmeyenlere kızamıyorum işte :d ki bahsettiğimiz kesimi ülkeden kovmak isteyenler varken, adamın içindeki devlete olan bağlılığın günden güne zayıflaması ve bir yerden sonra yok olması çok doğal; #2210113 - louis froziel 26.05.2018 13:06:38 |#3483966
    1bu entryni okuyup beğenmiştim. doğru söylüyorsun - perceive 26.05.2018 13:08:55 |#3484023
    ... diğer entiriler ...