ramazan-ı şerif ayında tutulan oruç
farz-ı ayn'dır. yani akıllı ve buluğ çağına ermiş her müslümanın (her mükellefin) ancak kendisinin yerine getirmesiyle üzerinden sorumluluğun kalkacağı ve kat'i delillerle sabit olan bir ibadettir.
ön bilgi kısmını verdim şimdi hakkında 1-2 kelam etmek istiyorum. efendim öncelikle her farz ibadet gibi ramazan-ı şerif orucu da kulun kendi iradesine bırakılmıştır (
irade-i cüz'iyye). farz bir ibadeti yerine getirirsen mükafatını alırsın. keyfi olarak yerine getirmezsen de cezanı çekersin. bu işin
amel kısmıdır. ameli samimi, devamlı ve güzel olan bir kul mükafatını elbette alır. işin bir de
itikat yani inanç kısmı vardır ki çok hassas bir noktadır.
ramazan-ı şerif orucu islam'ın 5 şartından bir tanesidir. eğer bu orucun farz olduğuna inanmıyorsa bir insan, kabul etmiyorsa bunu; islam'a göre
itikat açısından çok yanlış bir konumdadır. kat'i delillerle emredilmiş bir şeyi reddeden bir insan mazallah dinden bile çıkabilir.
eğer inanıyorsa ama keyfi olarak aksatıyorsa yerine getirmeyi, o kul ile allah arasındadır. günahkar olur farz ibadeti yerine getirmediği için. itikadı sağlam olsun yeter ki. mesela gördüğünüzde uyarabilirsiniz ama sadece uyarabilirsiniz, ötesi yok.
(tutanların ve tutmayanların birbirine saygı duyması gerektiği konusuna hiç değinmeyeceğim orası ayrı mevzu)
işin özü; itikat ve amel iki farklı mevzudur. itikadı bozuk olan sapıktır dinden çıkar ama ameli zayıf veya eksik olan günahkar olur. birbirine karıştırmamak gerek.,
(bkz: amel) (bkz: ibadet)
(bkz: itikat) (bkz: itikad)
(bkz: irade-i cüz'iyye)
(bkz: farz-ı ayn)