bugün
yenile

    toplum

    7
    +
    -entiri.verilen_downvote
    ... insan psikolojisi tamamen dayatmaya yönelik işliyor. toplumsal faşizm uygarlığın ve birey olarak insanın önündeki en büyük engeli oluşturuyor. kimsenin o kadar ciddiye almadığı bu olay kitlesel bir kanser aslında. bunu kanıksamış olduğumuz için utanıyorum ben. tarihin başından beridir bir insan, berisindeki insana kendi durumunu-normunu- dayatmakla uğraştı. buna biraz da mecbur çünkü. doğasında var. çünkü bizde çok adi bir duygu var: "onaylanma ihtiyacı" bunu doyurmak için ya başkalarının da bizim gibi olmasını isteyerek onaylanmaya zorluyoruz ya da başkaları gibi olmak için çaba gösterip kendimizi zorlayarak yine onaylanma ihtiyacımızı gidermek istiyoruz. bin yıl önce benzerinin gerçekleşmiş olduğundan kesin olarak emin olduğum bir mini hikaye uydurayım hatta bu duruma yönelik. (ziraat bilgim sıfır, takılmayın örneğe) "köyün birinde herkes tarlasını dik sürerken 2 arazi sahibi tarlalarını yatay sürmeye karar verir. bu ikiliyi gören köy ahalisi onlar tarafından onaylanmayıp farklı bir yöntem izlendiğini fark edince bu onaylanma ihtiyaçlarını zedelememek adına bu iki çiftçiye bir çeşit mobbing uygularlar. yeri gelir çaktırmadan dışlarlar, yeri gelir hasat alamayacaklarını iddia edip alaya alırlar. aslında alenen toplumsal zorbalıktır yaptıkları. tabii ki insan onaylanmadığı sürece kendisini yalnız hisseder. farklı yöntem deneyen bu 2 çiftçiden biri bu yalnızlaştırma politikasına ve onaylanamıyor oluşuna dayanamaz ve onaylanmak için eskiye döner. toplum durağanlığı onun üzerinde hakimiyet kurabilmiştir. ancak hakimiyet kuramadığı diğer çiftçinin tarlası gelecek sene tüm köyden daha fazla hasat kaldırırsa işler değişir. en büyük onay mercii olan tanrı etkisini gösterirse onay tarafı değişir. bu sefer de bütün köy onaylanmış olan tarafa akın eder. burada dikkat edilmesi gereken asıl mesele kar elde etmekten ziyade onay almaktır. toplumdan, töreden, hukuktan, tanrıdan, otoriteden. o zaman kimse hakim paradigma, ondan onay almak toplumsal açıdan hayati önem arz eder." böyle bir hikayeni benzerinin yaşandığına neredeyse adım gibi eminim ben. köylüleri niçin öldürmeliyiz şiirinde ne diyor şair; "hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe -bu verimi yüksek bir tohum bile olsa- sonuçlarını görmeden inanmazlar. dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur." tam da bu! dünyanın gelişimi, toplum örfünün umurunda bile değildir. bin yıl önce toplum dediğimiz şey çok daha fiziki bir güruh idi. şimdi ise işler çok daha fazla sarpa sarmış durumda. çünkü dünya çok küçüldü, dijitalleşmeyle beraber insanlar arasındaki etkileşim çok daha sıcak bir hal aldı. haliyle dünya kocaman bir kasabadan farksız hale geldi. sanal zorbalıklar, mobbing, toplumsal linç kültürü, ötekileştirme ve tüm diğer safsatalar toplumun kendi dinamizmini ve gelenekselleşmiş kültlerini korumak adınadır. adına toplum dediğimiz şey esasında tam da budur. çünkü bütün dinamizmine rağmen birlikte yaşayabilmek adına müthiş bir güçle durağanlığı savunur. toplum denen soyut kavramın sarsılmaz en büyük putu; statükodur! ...
    ... diğer entiriler ...