refik durbaş'ın bir şiiri.
''adını, vadilerin cemresinde yolunu yitirmiş sulara yazdım
saçlarına kırağı düşmüş ovalara
göçmen kuşların konağı ovalara
rüzgara yazdım bir de...
seni o rüzgar getirdi bana
gördüm seni bir daha
gençliğimin ilkçağının gözleriyle gördüğüm gibi...
o yıllarda da böyle miydi dudaklarının ve ağzının iklimi,
kirpiklerinin karası,
alnının serin serinliği,
saçlarının ilkbaharı?
yüreğimde aşkın ve yarası...
yüreğim çarpardı
ben çarpardım yüreğimi çıkmaz ve ara sokaklara,
denizlerin tuzuna,
gurbetlerin hüznüne,
hüzünlerin sılasına...
gözlerin, gözlerindi merhem yüreğimin yarasına...
alıp gitmek vardı seni o an
'bana bir şiir oku' dediğinde
alıp gitmeliydim seni...
bedeni haritalardan silinmiş bir park kanepesinde oturur,
başımı omuzuna koyardım. sana şiirler okurdum
senin şiirini okurdum
gökyüzünün en karanlık gecesinden
en aydınlık yıldızını çalar
ve kalbinin üzerine koyardım
o yıldızın aydınlığı ile aydınlanırdı,
senin geçmişin ve benim geleceğim
o yıldızın aydınlığıyla
sana sevdalar biçerdim
bana karasevdalar...
sana sevinçler ve bana hüzünler...
ah, geçmişimin hatırasından hatırıma bir daha gelen sevgili
kalbimin hangi kuytusunda saklamalıyım şimdi seni?
hangi vadilerin rüzgarına yazmalıyım adını ve aşkını?
hangi rüzgarın elvedasına...
çık gel şimdi nasıl gelirsen gel ben beklemedeyim
bir telefonun sessiz teline,
bir mektubun puluna değil,
rüzgarlara yazdım adını...
rüzgarla bekliyorum seni...''