bugün
yenile

    geceye bir deneme yazısı bırak

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    sırtımı yaslayıp oturuyorum bazen.yenilmiş omuzlarım çökmüş.sırtımdaki dolaptan alıyorum gücü.bıraksan kendime yıkılır bedenim. etrafıma saçılmış onlarca kağıt onlarca sorun ve onlarca şeyin karşısında sadece ben. savaşmak için hayata çok geç kaldığımı biliyorum. i̇çimde de öyle müthiş bir savaşma arzusu yok. ama savaşmak kelimesi ile savaşıyorum. savaşmak ile savaşmak nasıl bir durum biliyor musunuz kazanmış birinin karşısında tek kişilik ordu misali durmak gibi. yada annen eline bir poşet tutturmuş, çöpe atmanı istemiş ve tam sen çöpe giderken savaş başlamış. i̇şte o çöp benim savunmam. benim hayatım bu kadar. çöp işte. atılması gereken artık işi bitmiş. yığınla saçmalık dolu. yığınla pis. olabildiğince atılmalı. ama işte. i̇şte insan anlasa bile yapamıyor bazen. çöpe atamıyor. bilgisiyardaki çöp tenekesi gibi. atıyorsun ama hep orda kalıyor. kafandaki tek bir tuş ile geri yüklüyorsun. çöpe atamadıklarımı savunma yaptım ben de. elimde bir tek o vardı.yanımda bir tek o vardı.annem beni savaşa itti ben de çöpü savunmam yaptım. çöpten savunma mı olurmuş demeyin. atılması gereken çoğu şey uzun ömürlüdür. uzun süre beklemiştir, dayanmıştır, güçlüdür. biri yesin biri oynasın veya biri bir şey yapsın diye beklemiştir ışte. umut etmiş ve kimse gelmeyince çürümüştür. çürüyen her şey çöpe gider. bak mesela ben gibi. neyse dağılmasın konu. çöpü savunmam yapınca şaşırdı herkes. lakin düşman yalpaladı. kim gelse düşman görmeye başladım. kim gelse çöpümden attım gözünün önüne. kim gelse çöp yanımı gördü ışte. kaçtılar . çöpten kim kaçmaz ki. kokuları da ağırdı baya çürümüşler yani. düşman kaçtıkça da yalnız kaldığımı fark ettim. ama o kadar umrumda değildi ki devam ettim çöp atmaya. annem verdi ben attım. annem kendisi atacak olsa dur dedim ben atarım. attım attım attım. evde çöpleri hep ben attım. i̇ç çürüklüğü diye bir şey varmış. i̇çim çürüdüğünde anladım. aynıydı. elimdeki poşetlerin içindeki çöplere benziyordu. bazen bir çöp bidonunun yanında ağladım. ama hep güçlü kalktım ordan. eve gittiğimde anne başka çöp var mi diyecek kadar güçlüydüm. ben anne çöp var mı dedim hep. annem hep var dedi . bizim evde hep çöp vardı. tüm çöpleri aldım. geçmişim bundan çöp ışte. attıkça da içim derinleşti. derinleştikçe de daha fazla çöp koymaya başladılar. babam verdi kardeşlerim verdi herkes verdi. çöp tenekesi olmak nedir öğrendim. olsun ev temiz olsun ben hep alırdım. çöp olurdum nolcak ev temizdi ev. siz ev temizliğinin ne demek olduğunu biliyor musunuz. ben bilmiyorum. bizim ev hiç temiz olmadı. küfürler duyulurdu. havalara tabaklar çanaklar atılırdı. sofralar ters döner tüm yemekler devrilirdi. halıya dökülürdü acılar. bak çöp geliyor. aç ağzını siyah. bak çöp geliyor duy sesleri. devrilen tabaklardan yenmez bir daha yemek. onlar çöptür artık sadece çöp. dün gece bir kabus gördüm gene anne.kötüydü. kimse yoktu yanına kaçacağım. öylece bekledim geçmesini. korkumun bitmesini. soruyorlar ya bana hani nasıl bu kadar cesursun diye. korkumun geçmesini hep tek başıma bekledim. hiçbir durak kalabalık değildi. beklediğim yerler boştu anne. içimin boşluğuna denk getirdim. bekledim anne geçmesini bekledim. geri uyumaya korktum kalkmaya korktum. kulağımdan fısıldayacak sandım. binlerce kez dua tekrar ettim anne. allah'tan başka sığınacak kimsem yoktu. orda öylece bekledim ışte anne. şunu da itiraf etmem lazım. sen hiç aklıma gelmedin. siz hiç aklıma gelmediniz. kabus görüp annesine koşan bir çocuk hiç aklıma gelmedi. bu kabustu da diğerleri gibiydi ışte. sadece kabus dedim sadece kabus. onu da ekledim çöplerime. edit: bugünki kabusumda aklıma geldiniz anne. öncesini siktir et rüyanın . bak dinle bu kısmını. çünkü kardeşim öldü bugünkinde. kardeşin öldü mü hiç senin. rüyalarımı bu kadar derinden hissetmek istemiyorum anne. bir dolu tramvay geçti yanımdan. çok fazla gürültü vardı. çok az insan vardı. yerler yemyeşil, güzel bir yaz akşamıydı. neden tramvaylar arasında durduğumuzu bilmiyorum. bir tramvay geldi o an. tam önümden geçti. attım kendimi karşıya ama orda da tramvay çıktı önüme. sen bana kardeşin nerde dedin ben bilmiyorum dedim. etrafimiza baktık. yokluk hissettim o an. garip bir hissiyattı. çok ihtiyacın olduğunda yanında kimsenin olmaması gibi. büyük açlık. yoktu. sonra bir an sen bir nokta gördün ve oraya koşmaya başladın. algılayamadım başta. sonra anladım anne. koştuğumu hatırlamıyorum. senden daha önce vardığımı hatırlıyorum. senden önce gördüm yani kardeşimin ölü bedenini. belki de bu neyse söylemek istemiyorum bu düşüncemi. sen bunu da bilme, boşver. o ve başında babam. babamı ben hiç öyle görmedim. yıkılmış devrilmiş. tek oğlu ölmüş bir baba nasılsa. öyle değil ışte al bunu 5 ile çarp , aynen öyleydi. ben o an içimin kuruduğunu hissettim. öyleydi. etrafima baktığımda yerlerde dikenler vardı. evimizin pardon eski evimizin arkasındaki otluk alana benziyordu. ama aynı zamanda park gibi de bir yerdi. ama ağaçlar sarıydı burda. etraf kahverengi. sürekli etrafima baktım. ne arıyordum. belki de uyanmayı. içimin dolduğunu hisettim. hani torbaya bir şeyler koyarsın ama sığmaz. lakin sen inatla koymaya devam edersin. en sonunda da patlar. öyle ışte. o tarafi böyle yapmaz sacma oldu biraz. hissetmeni isterdim. yada hayır kimse hak etmez bunu. boşver. sonra patladim. uyandım. inleyerek anne. sen hiç acıdan inleyerek uyandin mi. bilincim açıldığında dahi inlemeye devam ettim. ta ki gözyaşlarım gelene kadar. sonra sustum, sessizce ağlamaya başladım ve tam o an ezan okunmaya başladı. i̇şaret mi dersin. görüyor dimi beni. duyuyor. o zaman şunu söylemek istiyorum. önce beni al allah'im önce ben öleyim. çünkü anladım ben bu acıya katlanamazmışım. edit:2 buraya hep unutamadığım kabuslarımla geliyorum siyah. ölüm gördüm ölümler. ağrılardı. baya yüktü. öncesini hatırlamıyorum bilirsin çok fazla kabus görürüm. bir ara bir kuş gördüm. o kadar güzel bir kuştu ki. bembeyaz kar gibi. kafasında sarı tüyler vardı. i̇nsanın gördüğünde sevmeye korktuğu. ama içi kötüydü. kuşa önce sempati duydum yanına gittim. odama girmişti ve çıkmıyordu. yanına yaklaştığımda bana baktı. ama öyle bir bakıştı ki geri kaçtım. çok kötü bakıyordu tehlikeli güzellerden. şeytan gibiydi. biraz acı bşraz kötü. kuşu çıkarmaya çalıştım havalandı hep çıkmadı. dışı güzeldi lakin içi kötüydü. sonra annem geldi odama. aradan zaman geçti annem dolabı açtı kuş ordan çıktı. anneme saldırmaya yeltendi, bağırmaya başladı ben de kuşu öldürmeye. üstüne defterle vurdum ve öldürdüm. sonra görüntü değişti. bir sokaktan geçiyordum. karşıdan karşıdan geçmek için adım attım. bilirsin arabalardan korkmuyorum futursüzca dalıyorum. kendime bir şey olmasından gram korkmuyorum. ve belki de artık arabalardan korkmalıyım ama kendim için değil. i̇ki araba bana çarpmamak için birbirine çarptı. büyük bir gürültüydü. ortalarından kaçtım ve umursamadan yoluma devam ettim. duygusuzum ama bu kadar mı duygusuzum siyah. merhameti de mi kaybettim. onu da mı? aradan saniyeler geçti. gene aynı yerde aynı yoldaydım. gene aradan geçtim ama arabaların birinden bir adam fırlayıp önüme düştü. adam adam öyle kötüydü ki işte o an kalbimin ağrıdığını hissettim. şoktaydım. hiçbir şey yapamadan adama baktım. adam siyah adamın kafası asfaltaydı adamın kolu asfalttaydı ama ayrı köşelerde. kolu kopmuştu. kafası öyle bir haldeydi ki yüzünün yarısı yapışmıştı. bir bacağı geri kıvrılmıştı. üstü beyazdı ama kan ve kahverengi olmuştu. i̇nsanlar çıktı evlerden dükkanlardan. kafamda benim yüzümden oldu cümlesi ile öylece durdum orda. bir teyze gel dedi beni dükkana çekti. etrafa ambulansı arayın diye bağırmaya başladım. kimse aramadı kimse umursamadı. topluca oturmuş sohbet edip kahkaha atıyorlardı. ordan oraya koşmaya başladım. kimse umursamadı siyah insanlar bu kadar mı bitti. ben neden aramıyorum dedim. telefonu çıkardım numarayı tuşlarım. ama aramıyordu başka bir site çıkıyordu ekrana aniden. defalarca denedim adam ölüyordu ve ben ambulans bile arayamıyordum. i̇çim gittikçe ağırlaşıyordu. çaresizdim. kötüydüm. suçluydum. teyze gel beraber arayalım dedi yanına gittim. ama o an biri onu çağırdı ve gitti. sonra onu kahkaha atarken görüşen. hani dedim arayacaktın boşver öldü zaten dedi. beynim alarm vermeye başladı. ölüyor ölüyor adam ölüyor. senin suçun. kulüpten bir arkadaşımı gördüm yanına gittim arayamıyorum ara nolur dedim. oturttu beni ama o da aramaya çalışmadı ya da çalıştı bilmiyorum. görüntüler çokkarışık her şey çok sesli. başka bir arkadaş geldi yanıma ben biliyorum dedi. bir merdivene oturduk diğer arkadaş sırtıma yaslandı. önümüzde aramasını bekledik arkadaşın. elinde bir zarf ve dosya vardı. tam cep telefonunu çıkarmışken merdivenin yanındaki odanın kapısı büyük bir gürültü ile açıldı. o kadar çok korktuk ki. ve zarf yere düştü. biz iki kişi atladık merdivenden. diğer arkadaşımız orda kaldı. onu da bıraktım siyah. ben kendi canımı umursamayan biriyim neden bıraktım onu orda neden. onun adını bağırken uyandım. mutfağın ışığı yanıktı ev arkadaşım uyanıktı. hemen çıktım odadan koltuğa oturup ağlamaya başladım. ve hayatımda ilk kez sarılacak bir beden istedim. ben sarılmayı sevmem ki kimseye de sarılmam öyle. ama o an biri bana öyle sarılsın ki unutayım bitsin istedim. ama sarılmadım arkadaşıma. elim gitmedi. elim gitmez bilirsin. duygusuzluğumun bana yüklediği yegane eksiklik. sarılmak istedim ama sarılmadım. geçsin istedim ama geçmedi. su içirdi sakinleştirmeye çalıştı ama işe yaramadı. git yat dedim belli yatmak için hazırlanmışsın. odama geçtim ama ışığı açtım biliyor musun. i̇lk defa karanlıktan korktum. kendime yediremedim. ama ışığı da kapatamadım. cesedi atamadan. kendimi attım onu atamadım. kanı silemedim zihni’mden yer ettim. çok korktum siyah annemi aramak istedim. i̇lk defa anne çok korkuyorum demek istedim. ama yapmadım. ben adam öldürdüm siyah. adamın kolunu kopardım kana buladım onu. duygusuzluğumun bedelini hiç tanımadığım birine ödettim. şimdi beşinci sigaramı içiyorum. acımı çekiyorum ve adamdan özür diliyorum. kabuslardan artık çok yoruldum. neyin bedelini ödediğimi hiç anlamadım. Edit 3: merhaba siyah. Ben geldim. İçimdeki yokluktan geldim. Bir insanın içi nasıl yok olabilir siyah. Bir insanın iç yangını hiç mi bitmez. Yoksa bu köz gibi en ufak ateşte gene yanabilecek bir şey midir. İncecik bir ateş parçası bile kalsa en ufak şeyde yeniden alevleniyor her şey siyah. İçimin karanlığı, sırdaşım. İçimden gelerek koydum senin adını biliyorsun anlamını. Her şey artık çok yük geliyor, nasıl olur bilirsin hani kmlerce yol yürürsün de bir yerde durunca anlarsın yorulduğunu. Öyle değil işte ben yorulduğumu anlayalı yıllar oluyor da nasıl hala yürümeye devam ediyorum hiç bilmiyorum. Bazen diyorum ki iyiyiz ya iyi gidiyor baksana. Ama sonra içimdeki bu öfke demeti çatlaklardan yol buluyor kendine. Çatlaklarım o kadar fazla ki kapatmaya dahi yeltenmiyorum. Huzur nedir ki böyle zor oldu beni bulması. Neden beni sevmedi ki. Hadi kötü biriyim tamam içimdeki karanlık şeytan işi tamam da gramcık da mı hakkım yok. Ben aç gözlü biri değilim siyah. Gram ile yetinirim ben. Yetinmeyi de bilirim. Siktiğimin hayatında hiç mi sevenim yok. Hiç mi kuyumdan çıkaracak insan yok. Yokluğun da bir sınırı varmış siyah. Sınır geçince patlayan mayınlardan belli. Artık patlayan mayınlara karşı durabilecek bir çatım kalmadı. Ruhum bedenime çatı olmaktan o kadar usandı ki galibi gök oldu. Soğukta dura dura soğudum. Soğuk içmekten kurudum. Bir gram huzura muhtaç kaldım. Çöllere düşmüş bir bedevinin ruhunu taşıyorum artık. Toprağa girmeme az kaldı.
    0mükemmel - sessiz mavi 29.12.2017 12:10:41 |#3699002
    0+ sonsuz - sessiz mavi 29.12.2017 12:10:53 |#3699071
    1eyvallah - sessizdeyimdünya 29.12.2017 12:22:08 |#3699419
    butun yorumlari goster (7)
    ... diğer entiriler ...