bugün
yenile

    asosyal itiraf

    6
    +
    -entiri.verilen_downvote
    yazmıyorum di mi lan uzun zamandır buraya. üç beş kelam edeyim bari. dokuzuncu sınıfa başlarken aldığım bir sweatshirt var. okul önlüğüydü. bugün üniversitede ikinci yılım. 6 yıl olmuş. 14 yaşından 20 yaşına yani. 1 cm bile uzamadı şu boyum. gayet rahat giyebiliyorum o sweatshirti dışarıda. o yüzden yeleklerim, giysilerim falan hep eski. başlarına bir şey gelmedikçe hiç büyümediğim için yenisini de almadım. misal şu an üzerimdeki sweatshirt de ya 3 ya 4 yıllık. sevmiyorum alışveriş yapmayı. boyumun 170(belki 2-3 cm daha uzun) olarak kalmasını da sevmiyorum. hayatımın ilk 14 yılını yaşıtlarımdan hep uzun ya da göz hizasında geçirmişken 15-16 yaşlarında hepsinin benden uzun olması, aynı mahallede oturduğumuz ve son gördüğümde boyu 140 olan kızın bugün benden uzun olması benim özgüvenimi kırıyor çok. boy takıntımı belli etmemeye çalışsam da edemiyorum. çok kısayım amk ve bu benim suçum. olmayadabilir ama yükleee omza sorun yok. ortaokulda bi ara ilaç kullandım. kilo yaptı. o kiloları geri veremedim hiç. aslında bakarsanız vermek için uğraşmadım da. o güne kadar yesem de kilo alamıyordum, şimdi yemesem bile veremiyorum. vücudumun o zamanlar dayanıksız olduğunu şimdiyse daha iyi durumda olduğunu, bunun normal olduğunu söylediler. kimse de demedi bu çocuğun fiziksel gelişimine ne oldu diye. yine o ortaokuldan liseye geçiş sürecinde dişlerim çarpıklaştı. bunu da çok takıyorum kafaya, hiç fotoğrafım yok dişlerim ortadayken. yalan yok gerçekte bile gülerken başımı eğiyorum. ha dersen çok mu fotoğrafın var sanki, o da yok. annemin memleketinden kalma bir ten rengim var. bu durumu birazdan başka bir entryde anlatacağım. misal o da beni aşırı kısıtlıyor. sakalım da kıvırcık, saçım da biçimsiz. şimdi bakarsak bunların hiçbirini ben seçmedim. hepsi de birden oldu benim yaşantım böyle değildi çocukken. yemin ederim son kez hatay'a gitmeden evvel bu kadar esmer dahi değildim ahsdgdf ama o liseye geçerken birden öyle bir şekillendi ki dış görünüşüm. cidden zulüm. neden zulüm çünkü bu zamanın normları farklı. sevgiden çok güzelliğe bakılan bir dönemdeyiz. sen bakmıyor musun lan dersen bakabilecek konumda olmadım hiç. olsam da bakmazdım ama zaten. polisin hakkında teninin rengiyle kanaat kullandığı bir dönemde bir kadına çirkinim ama sev beni demek? zor. insan bu kadar şeye düşünüyor madem böyle olacaktı niye o kadar çok döndüm ben bu ölümden diye. yani yaşayacak güzel şeyler olurdu da dönerdi insan di mi? hani bana şimdi diyebilirsiniz başına kötü bir şey gelse, hasta olsan, canın yansa falan hayatın kıymetini anlarsın. zaten direkt bunlarla başlamıştım hayata ben. biliyorum nedir ne değildir kaldım da hayatta zaten diyeceğiniz gibi yaptım hepsini. ne halta yaradı? neyse artık en azından içimde kopan bir fırtına yok. dalgalandık da durulduk. hatta o kadar durulduk ki tüm günümü yataktan çıkmadan bile geçirebilirim. ortam varsa ailemle yaşamama rağmen kimsenin de haberi olmaz markete falan yollamak gerekmedikçe. iyi yanlarım belki varlar sağolsunlar. bunları görüp bana yoldaş olacak birine ihtiyacım var ama işte. aksi halde onlar da bir işe yaramamanın verdiği yük hariç hiçbir işe yaramıyorlar. kafamda biraz huzura ihtiyacım var fazlasına değil. bunu tek başına yapmaya çalıştığımda hayatımı çok saçma noktalara getirdim. hiç işim olmaması gereken saçma karşılaşmalarda buldum kendimi. yani becerebilirim gibi durmuyor. bunu becerememeye zayıflık da diyebilirsiniz anlarım. yani yalnızım. ve bu anlattığım yalnızlığı asla alelade biriyle doldurmaya çalışmayacağım. sempatim olmayan birine arkadaş, yakınlık duymadığım birine dost, sevmediğim birine de sevgili demeyeceğim. bunları diyorsam ciddiyimdir ama bakın. iyi bir arkadaşsın dediysem iyi bir arkadaşımsındır, dostumsun dediysem harbiden iyiyizdir, seviyorum diyorsam da cidden seviyorumdur. bunlardan vazgeçmem diyorsam da vazgeçmem siz istemeyene kadar. o yüzden böyle yalnızım işte ahsdgdf hayatımda yaptığım tek hırsızlık da baya ufakken bakkaldan çaldığım dondurmaydı. ustalıkla da çalmıştım cidden ama eve geldiğimde yediremeyip anneme söylemiştim. o da beni dövüp bakkala parasını ödemişti. ulan hatamı anlayıp sana söylemişim zaten niye dövüyorsun. asla anlamayacağım bu kadını. umarım da anlamam zaten. neyse. ayrıca o halıyı da ben yakmamıştım. o düğmeyi de kapatabiliyordum ama başımda cehennem zebanisi için bekliyordun ve elim ayağıma dolanıyordu. bunlar ufakken annemden yediğim haksız dayaklardı. bir kere de eve gelmedim diye dövmüştü ama haklıydı baya 3-4 sokak ötede geceye kadar parkta oyun oynamıştım. hastasın zaten diye dövmüştü, hastaysam niye dövüyorsun amk. ahdgfd mantığa bak. babamdan dayak yediğimi pek hatırlamıyorum. bir kere alarm çaldığında uyanmamıştı uyandırayım demiştim de telefonu bana fırlatmıştı ama duvarda patlamıştı telefon o geliyor aklıma. bir de onuncu sınıf falandı sanırım bi sabah bi sağ bi sol iki tane tokat atmıştı okul yolunda yalpalayarak gittiydim. sonra akşam geldi baktım yüzüme bakamıyor ahsdgdf barışmıştım hemen. bu konu ne ara küçükken yediğim dayaklara geldi ben de bilmiyorum ama itiraftır. dur biraz histerik goygoy katalım. ulan beeeeeeee hayatın vurduklarının yanında bunların lafı olur mu beeeee ah albayım ahhh beeeeeeeeee.... neyse bitireyim entryi. buraya kadar okuduysanız da teşekkür ederim ne anlattım inanın hiç bilmiyorum.
    ... diğer entiriler ...