kitap fuarının vize haftasına denk gelmesi

1 aylık periyodunun o son haftasına denk gelmesinden daha kötü değildir. hani parasız kaldığın son haftadan yani. standlar arasında gezinirsin, sanki alıcakmışsın da yayınevini beğenmemişsin gibi kitapları eline alıp sayfalarını kurcalayıp kurcalayıp bırakırsın. utanmadan oradaki görevliye "bu kitabın başka çevirisi yok mu ya?" diye ünlenirsin de sanki kitapla arandaki engelin yayınevinin tercihleriymiş gibi davranırsın. eline aldığın her kitabı büyük bir titizlikle incelersin, çaktırmadan iç çekersin ama mutlaka bir yerde sahte sahte yüzünü ekşitip kitabı yerine koyarsın. paran yoktur çünkü. sigarayı sarma içersin, yemekte makarna yersin ama yine de bir kaç mecmuadan fazlasını alacak hesabı tutturamazsın. paran yattığında o standlar zaten toplanmış, bütün kampanyalar sona ermiş, o yazarlar başka diyarlara çoktan gitmişlerdir. not: öğğhh trolleyeyim derken yoktan sebebe kendimi tribe soktum lan istemeden. mutlu musunuz?