ansızın içinde hissedersin, özenle kendine uzak tuttuklarını
inkarların işe yaramadığını anladığında
geç olur
yeni bir yalan için
yeni bir şehir beğenirsin haritadan
gitsen hayalini kurarken
yaşadığın tutsaklık
kaçsan
nereye?
kimden?
yel değirmenleriyle savaşmaktan yorgun
kılıcı kınında
zırhı üstünde ağır gelir
aşkı yüreğinde
aklı bir ayılsa
neler yapacak...
gözlerinden anladıkları
bir orgazm ertesi üşümek gibi
gelir tenine
neye sarınsa
kime sarılsa
ürkekliğinin esrinde uykusuyla
içini çekse kollarında
açar gözlerini
sanmış gidecek gibi
usulca sarılmak geçer içinden
uyanmasın diye
duasına sığınır
dokunsa
ayılır belki sarhoşluğundan
şehrine geri döner
göçebe kavminden geldiğin için mi
her şehrin aşinası
kaldığın her ev
biraz daha yabancı
her yattıtğı yatak
kalk git artık diyecek
her kadın
içini çekse
kendinden bilecek...
yar'dan düşmüş
yarısını yazmış yarasının
sustuğu yer
yeni bir şehir
alıp başını geldiği
aklı geldiği yerde kalmış
kalbi kadında
içini çeken
ayağını çarpsa yürürken
kendinden bilecek...
hakkını verdik her sevişmenin
iklimi bozulmuş bir cografyanın
ansızın başlayan sağanak yağmuru gibi
dur durak bilmezken
durmuş aniden
ıslanmışız
iliklerimize kadar yorulmuşuz
karışırken birbirimize
uyanmayacakmış gibi
uyandık diyelim
inanmayacakmışız gibi
yalnız olduğumuza
kalbi kırıkların ülkesinde
görmemeyi öğrendik
ağlarken belli etmemeyi
dolu dizgin sevişirken
yorulmamayı
her bitişin ardından
daha büyük şehvetle sarılmayı
şimdi senin içinde çarpan kalp benim
benim içimdeki
kanatlarını açmış
yükseliyor alabildiğine...
öpüyorum tuzlu teninden
bu kokun var ya
siniyor ya üzerime
uyandık diyelim
birbirimizden izler bulacaklar üzerimizde
biraz sen kalmış ben de
biraz ben
aklında
uyanmak buna engel mi?