bugün
yenile

    kapitalizmin içinde boğulan insanlık

    68
    +
    -entiri.verilen_downvote
    suyun kaldırma kuvvetini bulan arşimet'ten sonra, insanlığın suyla olan ilişkisi giderek arttı. akabinde de insanlar yüzmeyi öğrendi. serbest stil, sırtüstü stil, kelebekleme ve kurbağalama gibi yüzme stilleri buldular. bununla da yetinmeyip, yeni yeni su sporları geliştirdiler. bu örnekte de görüldüğü gibi; insanlık öğrendiği şeylerin üstesinden gelme konusunda doğadaki en maharetli canlıdır. lakin hala kapitalizm ve türevi sistemleri tam anlamıyla öğrenemedik. bu yüzdendir ki; insanlar sistemlerde yüzmeyi de, kulaç atmayı da bilmezler. yüzmesi en zor kulvarlardan biri de joseph e. stiglitz bakış açısıyla harmanlanmış kapitalizmdir; (bkz: fuck the system) (bkz: show must go on) - her şeyden önce bencil ve kibirlidir. bunu da her yerde hissettirir. hissettirmekle de kalmaz, bu bencilliği nifak tohumları ekerek insanlara empoze eder. bugün ortalık miras kavgaları yüzünden kanlı bıçaklı olmuş akrabalarla doluysa ve çoğu evladın aklından (babaları ölüm döşeğindeyken bile) geçen şey; kardeşleriyle mirası nasıl bölüşeceği ise sebebi bu kahpe sistemdir. - gaddardır, ama kendisine boyun eğdirmesini çok iyi bilir. "serbest piyasa ekonomisi" gibi dünyanın en büyük yalanlarından birisini beyan eder. ama "serbest" bırakmaz :d ve sikik bir patrona bile konumu itibariyle "beyefendi" muamelesi yaptırır. ve çoğu zaman çalışanlar patronunu öldürmek ister. bu konuyla ilgili eğlenceli olan horrible bosses/horrible bosses 2 filmlerini izleyebilirsiniz :d ya da örnekler bizden olsun; hababam sınıfı serisindeki muharrem gürses'in canlandırdığı okulun müdürünü düşünün... - iş yerlerinde çalışmak yerine protesto gösterilerine katılan insanları sevmez. çünkü; koşulsuz bağlılık ister. dünya çapında varlığını sürdüren anarşiden de hiç hazzetmez. peki bu insanlar neyi, niye protesto ediyorlar? belki de apple'ın yeni ürünlerini beğenmemişlerdir :d - bakış açılarımızı değiştirir ve yönetir. perspektiflerimizi daraltır; hırsız, elitist ve yavşak bir ceo'nun hayat hikayesini bize "azim ve başarı hikayesi" olarak lanse eder. biz de at gözlüğü takıp bu hikayeye hayran hayran odaklanırız. sahneye odaklandığımızda da sistem oyununu oynar, farkında olmasak da bizi al aşağı edip yine kendisine muhtaç olmamızı sağlar. - çıkarları uğruna toplumun üstüne (maddiyat ve bir o kadar da güncellik isteyen) moda endüstrisini salar. bununla da yetinmez; şatafatlı magazin dünyasını ve insanları kendine imrendirecek lüküs hayatlara sahip idol(?) ünlüleri kullanır. geçen gün bir yerde okumuştum; günümüzde bir kadının, bir moda dergisini 15 dakika karıştırması, kendi vücuduna duyduğu memnuniyetsizliği %50 artırmaya yetiyormuş. tüm bunları baz alınca karşımıza çıkan sonuç: günümüzdeki her yaş ve statüdeki kızların/kadınların çok yüksek bir kısmı dış görünüşlerinden rahatsız... - dünyanın en iyi kuklacısıdır. hemen hemen her popülarite/otorite sahibi bireyin asıl sahibidir. misal; steve jobs'u ele alalım. o tabii ki çok önemli biriydi, ancak %1'imizin ihtiyacı olan makineleri ucuz işçilerle üretmekte de çok mahirdi... ve diğer bütün kapitalistler gibi birer din adamı/halk adamı gibi konuşurdu. beyefendiliğinden kattiyen taviz vermezdi. tıpkı; bill gates gibi. keza o da; 150 milyon dolarlık 66.000 m2 bir evde yaşayan, halktan bir beyefendidir... - yalanı bol bol kullanır. gerek bankalarda, gerek siyasi mitinglerde, gerek reklamlarda. insanlara evlatları (bankacılar, politikacılar ve reklamcılar) sayesinde yalan söylemeyi öğretir. çünkü; bir zaman sonra insanlar, kendi kendilerine istedikleri şeyi elde edince mutlu olacağını söylerler. ama bu koca bir yalandır. zira o şeye ulaşınca mutluluğu yaşayamadan başka bir şeye ulaşmayı hedeflerler. misal; insanlar bu sene iphone 7 peşinde koşarken, yakın bir zamanda iphone 8 peşinde koşacaklardır. birisinden birisini elde etmesi fark etmez, her türlü bir şeylerin peşinden koşmaya devam edecekler. mutlu olmak için koşturmalarına rağmen, hedeflerine ulaşsalar bile asla durup da mutluluğu yaşayamayacaklar. ne demişti george carlin abim; "komşunun eşyasına imrenmek ekonomiyi yürüten şeydir." - adaletsizdir. tlc'de gece vakti yayınlanan bir program var. arada sırada denk gelince izliyorum. obezite hastalarının zayıflamaya çalıştığı bir program. 280 kiloluk kadın en aşağı 150 kilo vermeyi hedefliyor falan işte. düşünüyorum da; her yıl yaklaşık 20 milyon çocuk açlıktan ölürken, bu insanlar aşırı fazla kilolarından kurtulmak için para harcıyorlar. bu amk sistemi yüzünden dünyada yaklaşık 600 milyon obez varmış. ama kimse çıkıp da televizyonda dünyadaki 1.4 milyar aç insanın varlığından bahsetmiyor. - starbucks için kahve temin eden bir çiftçinin oradan bir bardak kahve satın alabilmesi için 3 gün çalışması gerekliymiş. ya da tayland'da disney fabrikası için çalışan bir çocuğun, disneyland'e girecek parayı çıkarması için 55 gün çalışması gerekliymiş. üstadın bir şarkısı vardı, ne diyordu malum şarkıda usta çırağına; "işçisin sen, işçi kal..!" - ortalama bir insanın günde 5 saat televizyon izlediği bir toplumda alaşağı edilmek gibi bir kaygısı da yoktur. ee ülkemizin televizyona olan düşkünlüğü de malumunuz. amerika kadar olamasak da biz de epey televizyon izleyip bilinçleniyoruz... ki zaten izlediğimiz yarışmaların çoğu da yurt dışı kaynaklıdır. hatta yarışma formatlarını büyük bir kısmı aynı şirket tarafından dünyaya servis edilir. bize bunları ulaştırdığı için; tşk acun :* - afrika kıtası dünyanın altın rezervlerinin %90'ını elinde bulundurmasına rağmen, dünyada sadece 4 tane afrikalı milyarder var. ama bu sistem afrika kıtasından her sene 8.5 milyar $ değerinde pırlanta çıkıyor? bu miktar kıtanın açlık/su sorununu çözmeye yetmez mi? en azından denemeye değer... - kız çocuklarının barbie bebeklerle oynaya oynaya büyümesini sağlar. yıllar yıllar sonra da o kızlar, ellerine geçen ilk fırsatta barbie gibi incecik ve alımlı olabilmek için; estetik operasyonlara, makyaj malzemelerine, spor salonlarına, şık kıyafetlere ve güzide kuaförlere oluk oluk para harcarlar. - hindistan'da 1 milyon kişi günde sadece 1.2 dolar kazanarak pırlanta üretimi işçiliği yapıyor. hani şu açık arttırmalarda tonlarca para sayılan pırlantaları diyorum... onların diyorum; ta amk! - batı dünyasından her yıl yaklaşık 3.5 milyon kişi doğuya seks turlarına gidip çocuklarla ilişkiye giriyorlar. ve 21. yüzyılda bile doğuda 6 -12 yaş arası kızlar 200$ gibi bir miktarla seks kölesi olarak satılıyorlar. başka bir pizza gate olayı da diyebiliriz. sahi o olay ne oldu? hala kimsenin sikinde değilse (sistem için) sorun yok demektir... link - 1 link - 2 link - 3 - bu sistem 17 yaşındaki bir çocuğa ipad alabilmesi için böbreğini sattırmış bir sistem, var mı ötesi? ya da başka bir örnek; madonna'nın sadece londra'da 8 evi var. o evlerin değerleriyle onlarca evsizin hayatı kurtulabilir. ama madonna haftanın her günü başka sarayda uyumak istiyormuş. kalan bir tane evi de ne olur ne olmaz diye yedekte bulunduruyormuş, akıllı kadın... (reisicumhurumuz varken ne diye madonna'yı örnek verdiysem, neyse.) link - kadınların "bilinçli feminist" ("erkek bebekler annelerinin memelerinden süt içmesin!" diyen geri zekalıları feministleri(?) demiyorum.) olup, sağlam karakter ve statüde olmalarını istemez. onları magazine ve modaya imrendirerek birer obje haline getirir. günümüzde hangi kadın imkanı olsa victoria's secret'a gidip alışveriş yapmaz ki? ne de olsa sistem kadınlara, incecik bir parça çamaşıra 80$ verince çok çok mutlu olacaklarını garanti ediyor. ya da çok uzağa gitmeye de gerek yok; gratis'teki indirim zamanlarını düşünün... - dünyayı sarışın, açık tenli kadınların güzel olduğuna inandırmıştır; (#2014077) bu yüzden sarı saç boyası çoğu zaman en çok rağbet gören boyadır. keza aynı şekilde asya kıtasındaki 300 milyon kadın düzenli olarak beyazlatıcı ürünler kullanır. zaten genetik olarak da asyalıların ciltleri diğer ırklara oranla daha beyaz, daha pürüzsüzdür. ama sistem onları her zaman daha beyaz olmaları konusunda kamçılar. zira sistemi inşa edenler beyazdı ve ırkçılığı da en iyi onlar yapardı. black power/1968 mexico city olimpiyatları olayları onları biraz sarssada ne yazık ki düşürememiştir. - saçma sapan şeylerden utanmamızı sağlar. daha doğrusu insanlara birbirlerini yaftalamalarını öğretir. aynı tişörtü haftada üst üste birkaç kez giymeye utanan insan tanıyorum. neymiş efendim, giyecek üstü olmadığı için onu hakir görürmüşüz... bir de bunun tam tersi var tabi. sistemin belki de en etkileyici oyunudur; bütün kadınları dolapları tıka basa dolu olduğu halde giyecek hiçbir şeyleri olmadığına inandırmıştır. bu at gözlüğünden de öte bir şey, zira kadın gözünün önündeki koca bir dolap seçeneği görmüyor. - birileri sürekli tanrıdan/dinden bahseder. mesela; bazı müslümanlar 5 yıldızlı kabe manzaralı otellerinde "ibadet" ederler. hangi tanrıdan bahsediyoruz, müslümanlar kutsal topraklarına gittiklerinde bile alışverişe koşarken? ya da bütün dünya hristiyanların bayramı olan noel'i sırf alışveriş yapıp eğlenmek için "kutlarken"? insanlık, şimdi hep beraber elimizi vicdanımıza koyalım ve indigo kadar dürüst olalım; "düşen bir uçakta değilsek taptığımız para." (bkz: geceliği 30 bin tl olan suitten kabe'ye el açıp dua etmek) - dünyada milyonlarca evsiz insan var. hatta günümüz süper gücü, özgürlükler ülkesi amerika'da bile 7 milyon evsiz insan var. ve onların varlığından kimsenin haberi yoktur. çünkü televizyonda gördüğümüz amerikalıların hepsi havuzlu villalarda yaşıyorlar. ya da sürekli kampa gidip ailecek kamp ateşinde marshmallow kızartıyorlar. - geçenlerde görmüştüm; amerika'da bir sokak röportajı yapılıyor. insanların büyük bir kısmı milyarder olmaları karşılığında bütün ailelerini reddedebileceklerini söylüyorlar. diğer bir soruda da, eğer ekonomik durumlarını iyileştirebilecekse faşist bir hükümeti seçebileceklerini söylüyorlar. bu röportajı bizde de yapmaya lüzum yok. zira sonucun aynı çıkacağı aşikar. kapitalin gücü çok yüksek oranla kazanır. aksini kim iddia edebilir ki? - dünya nüfusunun %50'si dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin %1'ine sahiptir. dünya nüfusunun %1'i dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin %50'sine sahiptir. peki siz hangi yüzdelik kısımdasınız? cevap, şu anda bu yazıyı okuyorsanız; hiçbiri. zira sahip olduğunuz her şey yine sisteme ait... - ama bizim de tuhaflıklarımız var; bizi özgür bırakmayan, fikirlerimize sansür vuran, hatta polis kurşunuyla bile öldüren bir hükümeti kendi elinizle kurmamız baya tuhaf. ya da ağzımızı burnumuzu kırıp, bizi hapse tıkmaları için gereken parayı, bizim vergilerimizle sağlamaları da baya tuhaf. - hayatlarına özendiğimiz hollywood yıldızlarının yarısından fazlası kokain bağımlısıdır. biz amy winehouse gibi bağımlılara acırken hepimizin birer bağımlı olduğunu unuturuz. hepimiz zavallı birer tüketim bağımlısıyız... - insan haklarını sadece literatürde mevcut. tıpkı kanunlar gibi. (#2031919) myanmar'daki vahşet kimlerin umurunda? doğru, kimsenin umurunda değil. sistem sağ olsun... - george carlin gibi sistem karşıtı bir adam da öldü ve öldüğünde insanlar onu steve jobs kadar tanımıyordu. şaşırdık mı? elbette hayır :d insanlar ölse bile sistem sen çok yaşa! - ve son olarak; sistem istediği kadını/erkeği elde edebilir. kadın için; biraz altın, biraz pırlanta, biraz şan şöhret, birkaç güzel vaat ve tamamdır. erkek için; biraz para, biraz araba, biraz şan şöhret ve birkaç da kadın. o da tamamdır... neyse ya, şu survivor ne zaman başlıyordu? link edit: imla
    0yıllardır bu sistemin böyle olduğunu öğretemedim.insanlık salak - exaibo 04.09.2017 18:34:05 |#3412262
    1şu anki boş best of'u doldurabilecek nitelikteymiş - fasistmarul 05.09.2017 18:26:35 |#3373707
    4bestof nitelik ifade etmediği için bu entry bestofa çıkmadı zaten. uzun entrylerin okunma oranı daha düşük. okuyanlar da harbi okurlar. bu entryde 27 madde var. ve her birini mizahla/tespitle/ajitasyonla süsleyip en aşağıya 20 bestof entrysi çıkartabilirdim. ama bu sefer de konu dağılırdı. konuya geniş olarak ayrıntılı değinmek istedim. ortaya bu yazı çıktı :d - louis froziel 05.09.2017 18:48:02 |#3756058
    butun yorumlari goster (11)
    ... diğer entiriler ...