bugün
yenile

    mehmet akif ersoy (şair)

    25
    +
    -entiri.verilen_downvote
    eserlerini ya da kişiliğini övmeye kalksam burada sabahlarım. zaten onları övmek bile benim haddim değildir. (her devre lazımdır böylesi.) lakin ömer seyfettin'in akif hakkındaki görüşlerini aktarabilirim. şöyle der: "safahat'ta umman gibi bazen dalgalanan, bazen sakin fakat son derece muhteşem duran bir ruhun akislerini görürüz. süleymaniye kürsüsünde, itiraz kabul etmez bir şaheserdir. ben, ittifakı islam taraftarı bir milliyetperver olmadığım halde ne vakit bu şaheseri okusam heyecanım değişir; ittihadı islam taraftarı bir hayalci oluveririm. bu şair, ilahi ihtirasında son derece samimidir. hiç yapmacığı yoktur." buna ek olarak, cenap şahabeddin'in akif hakkındaki görüşlerini de ekleyebilirim. o da şöyle der: "tarihi edebiyat, şimdilik büyük akif'ten daha büyük bir islam ve türk şairi tanımaz." son olarak peyami safa'nın akif için görüşü de şudur: "vatanın dünden bugüne kalan en yüksek sesi namık kemal ise, onunla beraber bugünden yarına kalacak ses de mehmet akif'indir." . akif'in edebi kişiliği bir yana bırakarak, başka bir özelliğinden bahsetmek istiyorum; akılcı kişiliğinden. teşhis ettiği konular o kadar güzel, o kadar sahici ki, o dönemde bunları dile getirmiş olması hayranlık uyandırıcı. bugün bu adamın isminin, sözlerinin ve görüşlerinin mitinglerde kullanılıp prim yapılması canımı sıkıyor. zira; esasen bu adamın fikirleri o meydanlardaki primciyle çelişiyor. doğrusu bu prim olayına kanan kitlenin cehaletiyle de alakalı bir durum. misalen; üstadın 1910 yılındaki topluluk ruhu teşhisi her nedense bana tbmm'de kavga eden vekillerimizi çağrıştırır. tabii meclisteki vekillerin dolaylı yoldan bizi temsil ettiğini söylemeye gerek bile yok. akif der ki: "bakıyorum ayrı ayrı pek iyi adamlarız. bizi medeniyette dünyalar kadar geride bırakan milletlerin fertleri arasında bizdeki yükseklik yok. sonra bakıyorum, bir yere gelince bir içtimai heyet teşkil edemiyoruz. çünkü o terbiyeden mahrumuz. işte bizim muhtaç olduğumuz terbiye, asıl bu ikinci terbiye olacak." veyahut yine toplumumuzu baz alarak 1910 yılında beyan ettiği sorumluluk hakkındaki teşhisini de örnek verebilirim. akif der ki: "bizde pek garip, bununla beraber pek fena bir huy var. mesuliyeti hepimize ait olması lazım gelen yolsuzlukları, hataları, ağız dolusu, sahife dolusu sayıp dökmekle vazifemizi yapmış oluruz; şu heyeti içtimaiyeyi teşkil eden fertlerden biri bulunmak itibariyle meydandaki fenalıklardan kendimizin de sorumlu olduğumuzu hatırlamıyoruz. memleketimize bir şeref teveccüh ederse, her birimiz en büyük hisseyi nefsine ayırmak istiyor; milletin şanını, herkes bölüşüyor. toplumsal maskaralıkların töhmetini ise hiçbirimiz, yanına yaklaştırmıyor." . söylemezsem olmaz, biraz da kişiliğini ele alalım. akif der ki: "doğrudan doğruya kuran-ı kerim'den alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeyiz islam'ı." yani; başka hiçbir yerden değil, sadece kuran-ı kerim'den ilham alarak yaşadığımız yüzyılın düşüncesine, kuran-ı kerim'i kabul ettirmeliyiz. (yıllarca çeşitli kişilerin peşinde "hoca efendi" diye diye dolanan, sonrasında menfaatler çatışınca onlara düşman olan kitleye duyurulur...) başka bi' örnek daha vereyim. akif der ki: "ilahi, emrinin avare bir mahlukudur alem, meşiyyet sende, her şey sende... hiçbir şey değil alem. fakat hala vücud isbat eder, kendince ey sersem; bugün üç beş karış toprakta varlıktan dururken dem; yarın toprak kesilmiş varlığından fışkırır matem!" yani; allah'ım, evrendeki bütün varlıklar emirlerini yerine getirmekten başka işi olmayan esirlerdir. irade, güç, her şey sendedir. insan hiçbir şey değildir. fakat uyandırılması gereken bazı sersemler hala varlığını, gücünü ispat etmeye çalışıyorlar. bazı sersemler, bugün üç karışlık toprağına güvenerek varlığından, gücünden söz ediyorlar. ancak yarın toprak olan vücudundan yas fışkıracaktır. (sersemin kim olduğunu söylememe gerek yok sanıyorum...) . kapanışı arif nihat asya'nın akif için yazdığı bir dörtlükle yapmak istiyorum; "şiirin bizi yazmıştı hayatında senin. millet, baba kaybetti vefatında senin. hala okuruz ağlayarak kendimizi, ey ölmemiş akif, safahat'ında senin." not: (bkz: zulmü alkışlayamam)
    ... diğer entiriler ...