bugün
yenile

    asosyal itiraf

    17
    +
    -entiri.verilen_downvote
    benim hakkımda bir şey bildiklerini düşünen insanlar aslında bir şey bilmiyorlar. buna en yakınlarım da dahil. hatta ailem bile. bu kanıya nasıl vardığımı da anlatmak istemiyorum. cevabını, içinde bulunduğum an için merak ettiğim sorular var. sonradan o sorular aklıma belki gelir, belki gelmez. şu an merak ettiğim sorular; - kişilik denen şey neden kelimelere dökülemez? - neden bazı şeylerin, bazı hislerin, bazı anların literatürde karşılığı yok? - neden binlerce kelimenin arasından, canımızı en çok kifayetsiz kalan kelimeler yakar? (ben... şu an kendimi anlatamıyorum. düşündüğüm kadar kolay olmadı bu...) ben galiba tutarsızım. elimin ve tavırlarımın ayarı yok. yanlış zamanda, yanlış şeyler yaptım. yanlış insanlara, yanlış değerler verdim. bu süreçte de doğru zaman ve insanları es geçtim. evet, evet. ben tutarsız bir insanım. kız babalarına ve sevgilisine hediye hazırlama telaşında olan insanlara imrenirim. değer verdiğim birisinin başkasına değer vermesini de bazen az bazen de çok olmak kaydıyla muhakkak kıskanırım. yolda yürürken insanların bana bakıp bakmadıklarını düşünür, hakkımda neler düşündüklerini merak ederim. ne görüyorlar bende? onlarda ne çağrıştırıyorum? kibir mi, umut mu, saflık mı? yoksa başka bir şey mi? uykusunda esneyen bebeklere ve hıçkıran çocuklara aşırı sempatim var. peltekleri de pek severim. her gün evden çıkarken; "bugün ölürsem kimler üzülür acaba?" diye düşünürüm. ölünce değeri anlaşılacak birisi miyim, yoksa iki güne unutulur muyum diye merak ederim. hemen hemen her gün kafamda çeşitli listeler yaparım; istediklerim, istemediklerim ya da yapılacaklar listesi gibi gibi. genelde gün sonu o listeleri kafamda yırtarım. çünkü gün sonu hepsini tamamlayamamış olurum, üşengeçliğim bana ayak bağı olur. (her insan gibi) bir şeyin, bir anın değerini onu kaybedince daha iyi anlarım. insanların yüzlerini inceleyip, onların hayatları hakkında tahminler yapmaya bayılırım. gerçekleşmeyeceğini bildiğim hayaller kurarım; heykeltıraş olmak gibi. açıkçası; lorenzo bernini'ye aşırı imreniyorum. eserleri gerçekten muhteşem. persephone ve hades'i tasvir ettiği heykeli en sevdiğim. (genellikle) bir daha hiç görmeyeceğimden emin olduğum insanlara, yaşamak istediğim hayatı yaşıyormuş gibi davranırım. kendimi onlara çok güzel lanse ederim. ibret vermektense umut vermeyi tercih ederim. çünkü o kişi, karşısına çıkan hemen hemen her insandan ibret alabilir ama umut alamayabilir. ölmeden önce yapmak istediğim şeyler, gezmek istediğim yerler, tanışmak istediğim insanlar var. ama bu isteklerimin hemen hemen yarısını başarabilmek için göze almam gereken çok şey var. bunların da çoğu benim prensiplerimi aştığından, sanıyorum ki çoğu hakkında bir girişimde bulunamadan ölücem. hiçbir zaman gerçekten birileri beni sevsin diye uğraşmadım. "eller ne der?" kaygısı yaşamadım. sadece zaman zaman o kaygıyı taşıyormuşcasına rol yaptım. herkes kadar günahkarım. (dizilerde kullanılan) gülme efektinden, en az acun'un ürün reklamı sunmasından ettiğim kadar nefret ediyorum. doğallığı severim. bu yüzden de çocuklara ayrı bir düşkünüm. ne yazık ki; insanlar büyüdükçe maske takmayı da öğreniyor. makyajın hafifini, sohbetin doğaçlamasını, mizahın incesini, bisküvinin de bebekler için olanını severim. lüks şeyler genelde beni rahatsız eder. yeni aldığım bir şeyi, üzerinden zaman geçmeden kendiminmiş gibi hissedemem. başlarda yadırgarım, sonradan alışırım. r harfini tam olarak söyleyemem. avantajını da dezavantajını da çok yaşadım. ama iyi ki yaşamışım, iyi ki böyleyim. bu halimi seviyorum. başrolü olduğum bir olayı ya da bir konuşmayı haklı ya da haksız olayım fark etmeksizin tekrar tekrar düşünürüm. hatta üzerinden yıllar geçse bile... kol saatlerini ve bileklikleri severim ama asla istediğim gibi olanlarına sahip olamadım. daha doğrusu bulamadım. beni üzen şeyleri (bazen) önemsizmiş gibi anlatırım. fakat bu aşırı derecede kafama takmadığım anlamına gelmez. şu an çalan şarkıya aşığım. (soldier of fortune) ama ne yazık ki eşlik edemiyorum, ortam müsait değil. boyum 1.91 olduğu için bazı boy şakalarına tahammül etmek zorundayım. ve artık bu durumdan bıktım, usandım. bugün ilkokul arkadaşımla karşılaştım. ne o bana, ne de ben ona selam vermeye yeltenmedik. hala birbirimize kızgın olabiliriz. ama en son barışmıştık diye hatırlıyorum. telefonum şarjının bitmesinden nefret ediyorum. bu yazıyı yazarken bile bitmeye devam ediyor. bir de kendimi anlatamam diyordum. şu hale bak! manas destanı mübarek... hakkımda tercüme edemediğim, yazamadığım şeyler çok fazla. o büyük şeylerden kaçmak için de küçük detaylara yoğunlaştığım bu yazıyı yazdım. işe yaradı mı? hayır. şaşırdık mı? hayır. denemeye değer miydi? evet. ya da belki de itiraf başlığına bazı hafif itiraflarımı toptan fiyatına dökmek istedim. peki sürümden kazanır mıyım? onu da bilmiyorum... kısacası teşhis şudur ki; ben karman çorman bir insanım. ama hangimiz öyle değiliz ki zaten? kime sorsan; "ben farklıyım." der. ben de öyleyim işte; herkes kadar farklıyım. farklı olduğunu söyleyen, sıradan bir insanım. tutarsız olduğumu söylemiş miydim? (bkz: the end)
    1sikseler okumam bu kadar uzun bi yazı ama yazarı değerli. sabah uyanınca okuyacağım bu yazını silme. - derbeder55 07.08.2017 02:55:51 |#3464318
    2knk milleti uzun entry okumaya teşvik ediyorum :d bu başlık da baya rağbet görüyor diye pusu kurdum. geçen "lcw kasiyeri olmak" başlığına yazdığım şey baya okundu. sonra "sıfır" başlığına bilgi yazdım, okunmadı :/ biraz daha uzun entry aşılamak lazımmış. şimdi icraate geçtim... - louis froziel 07.08.2017 03:02:13 |#3464770
    0kardeş valla okumadım okumaya kalksam 2 gün sürer galiba affet beni 😀 - bluess 07.08.2017 04:36:07 |#3468791
    butun yorumlari goster (13)
    ... diğer entiriler ...