dört yıl geçmiş ve hala
ben burada oturmaktayım
saat bire 5 kala
ölmek sadece varsayım
yine bardağımı dert ile doldurmuşum
bu kadar düşünecek ne vardı sanki
tesadüf müdür aklımda oluşun
yoksa kader midir bu çelişki
bu benim ıssız ve isimsiz yalnızlığım
o yalnızlık ki hecelere dökülüyor
ben sana değil senin resmine aşığım
kokun aklıma geldikçe içim sökülüyor