bugün
yenile

    facebook

    13
    +
    -entiri.verilen_downvote
    bir süreliğine facebook hesabımı dondurdum lan. facebook'u online olarak kullanmıyor gibi görünsem de aslında deli gibi kullanıyorum. i̇letişim halinde olduğum bir sürü insan var. takip ettiğim sayfalar, gruplar, tartışma ve fikir alış verişi yapmayı sevdiğim gruplar var. makale ve bilgi paylaşımına dayalı kapalı gruplar var. twitter'dan daha fazla kullanıyorum yani. ama bazı nedenlerden ötürü bir süre dondurdum. ve facebook'un sebep belirtmek için ayırdığı kutucuğa mark'a gıyaben bir mektup yazdım. sembolik mektuptur. "mark'ın da çok sikindeydi sanki" deme zahmetine girmeyin yani. mektup aşağıdadır. --- spoiler --- sevgili mark; bulunduğumuz çağın gerçekten de büyük girişimcilerinden bir tanesisin. sosyal medya çağını gerçek anlamda başlatan ve yeni bir devrim niteliğinde olarak facebook gibi bir sosyal medya canavarını yaratmandan dolayı seni gerçekten taktir ediyorum. büyük iş, büyük çalışma, büyük kolaylık, büyük bir yatırım. i̇şini özveriyle yapıyor ve sosyal medya platformlarının tamamını kontrol altında tutabilmek için piyasada aç kurt gibi gezip her türlü girişime ve yeniliğe salça olma iradesini göstererek de bütün piyasaya virüs gibi yayıldın. ticari açıdan da bu tavrını yargılayacak değilim. oyunu kurallarına göre oynamayı gayet de iyi biliyorsun. bu azmini de taktir edebiliyorum yani rahat ol. :) ancak; çok özür dilerim ama ben sana her fırsatta küfürler savuruyorum mark. çocukken yatmadan önce aile fertlerimden başlayarak tanıdığım herkesin ismini zikrederek dua etmeye çalışırdım ben. artık büyüdüm yine benzer bir isim listem var mark. ben bulabildiğim her fırsatta önce kendime, sonra bütün insanlığın sürüklendiği bu haline ve tabii ki de sana küfürler savuruyorum mark. küfür listemde unutmayı beceremediğim nadir adamlardansın gri t-shirt'üne sıçtığımın sarısı. çünkü öyle bir bok yedin ki bende nasıl bir tahribat yarattığının doğru dürüst bir tarifi yok. öyle bir halt işledin ki, öyle bir şey yaptın ki bunun telafisi yok. sosyal iletişimi öyle bir yorum ve sentez ile bizlere sundun ki konfor ve çabukluğun karşılığında bizden yüz milyarlarca nöronun yaptığı iş olarak duygularımızı ve samimiyetimizi çaldın. öyle bir bok yedin ki konfor ve hız uğruna gerçeklik algımızı tümden değiştirdin. küresel çapta koca bir kitleyi moron yığınlarına çevirdin. öyle bir bok yedin ki sahtelik artık yadırgamadığımız, olağan karşıladığımız bir tutum haline geldi. öyle bir bok yedin ki hayatlarımızı rol yapma üzerine kurmaya zorunla hale geldik. herkes her şeyin farkında olmasına rağmen kimse durumu garipseyemez hale geldi. artık seniniz! artık istediğin gibiyiz! artık kendi hayatlarımız umurumuzda bile değil. milyon yıllık şu gezegende aşağı yukarı 70 sene kadar olan ve sadece 1(bir) tane olan bu hayatlarımızda en büyük şanssızlığımız sanırım şu; böylesine ucu bucağına ömür yetmeyecek kadar geniş imkanlara sahip olduğumuz ve böylesine dar zihinlere sahip olduğumuz bir dönemde dünyaya gelmiş olmamızdır. bu kadar tezatlık bana bile son derece fazla geliyor. sevgili mark; seni küfürlerimin nesnesi yaptığım için gerçekten üzgünüm. ama bu kadar sahteliği kaldırabilmem için suçu biraz da başkalarına atmak zorundayım. aslında elbette biliyorum senin bu işte o kadar da suçlu olmadığını. elbette farkındayım insanlar olarak bu kadar ucuz varlıklar olmasaydık durum bu noktaya gelmeyecekti. elbette farkındayım bütün bu iğrenç dünya algısına senin kıytırık siten tek başına sebep olmayacaktı. bizde bu önüne geçilememiş olan "yanlış anlaşılmış ego" sorunu olmasaydı bütün bunlara gerek kalmayacaktı. oysa ego ne kadar da güzel, ne kadar da anlamlı bir farkındalık, insani bir gerçeklik olarak anlaşılabilir, öyle yorumlanabilirdi. ben olmayı, "onun gözünden ben olabilmek" olarak anlamasaydık belki de çok başka bir bilişim çağında yaşıyor olurduk kim bilir... öyle bir bok yedin ki sen, milyon yıllık tarihte 70 sene civarı bir(1) ömre sahip olan biz insanların en son düşündüğü şey kendi hayatlarımız olmuş durumda. öyle bir bok yedin ki en değerli sermayemizi ancak bu kadar değersizleştirebilirdik. öyle bir bok yedin ki artık herkesin gerçek hayatı aynı zamanda vitrinde sergilenmesi gereken hayatlara döndü. bunu yapmayan insanlara silik, ezik, özgüvensiz bile demeye başladık sayende. i̇nsanlar kendilerini vitrin camına yerleştirmediği için küçümsenir, alaya alınır oldu. en önemlisi görünmez oldu. mark duyuyor musun beni? amına kodumun çocuğu. kendilerini pazarlamayan insanları, hayatlarını kendileri için yaşamaya çalışan insanları, en önemlisi sahte bir gerçeklik oluşturmayı kendine yediremeyen insanları, bu sahteliğe alet olmamayı başarabilmiş insanları senin yarattığın dünyada "görmüyorlar" lan! duyuyor musun amına kodumun çocuğu? onları görmeyen, ciddiye almayan, silik kabul eden, kendini gerçekleştirememiş olarak algılayanlar da rol yaptığını kendisi dahil herkesin bildiği bir ortamda vitrine koyup sanal gerçeklik inşa eden bizler oluyoruz. yediğin bokun büyüklüğünün farkında olabilmene imkan yok. çünkü insanlık medeniyetinin son 10 yılda aldığı tahribatının oransal olarak ölçülebilir bir tarafı yok. hiçbiri yetmez gibi bir bok daha yedin ve insanoğlunun yumuşak karnı olan beğenilme isteğini adeta kitlesel bir silah gibi doğrulttun yüzümüze yüzümüze. o beğen tuşunun tarif edilmez illüzyonuna kurban ettin milyonlarca insanı. o "beni gördüler, beğendiler, ve beğendiklerini gösterdiler" hissinin uyuşturucu etkisiyle eşi bulunmaz bir asalak ordusu elde ettin gerçekten. bizlere beğenildikçe daha da gerçeklikten koptuk. çünkü artık beğenilmek demek "ben olabilmek" değil. "onların gözünden ben olabilmek" halini almıştı. mutlu musun orospu çocuğu. öyle bir bok yedin ki artık. göstermediğimiz şeyi yapmanın bir anlamı artık yok. artık gösteremediğimiz, paylaşamadığımız, kendi çizdiğimiz "gerçeklik" dünyasına katkıda bulunmayacak hiçbir eylemin anlamı yok. artık gösteremediğimiz yemeklerin bir tadı yok. gösteremediğimiz iyiliklerin bir anlamı yok. gösteremediğimiz arkadaşlarımızın bizler için bir değeri yok. gösteremediğimiz mekanların, beldelerin gidilecek görülecek bir tarafı yok. gösteremediğimiz kitapları okumanın bize bir katkısı yok. bizler göstermek için yaşıyoruz. varsın biz görmeyelim. yeter ki birilerine gösterebilelim. ben bu senin aracılığın ile oluşturulmuş olan bu sahtecilik düzenini kaldıramıyorum artık. ama öyle bir kitlemişsin ki beni. olduğu gibi de bırakıp gidemiyorum artık. dedim ya artık seniniz! artık herkesin istediği gibiyiz! geri gelicem biraz ara sadece... gerçekliğimizde öyle bir denklem kurdun ki mark bütün değerlerimiz alt üst olmuş vaziyette. [görmek + duymak + dokunmak + bilmek + hissetmek] < [gösterebilmek] anlıyor musun buradaki tahribatı orospu çocuğu?? i̇yilik yapmak mühim değil artık amına kodumun çocuğu! asıl mesele, etrafındaki insanları "iyi insan" olduğuna ikna etmekten geçiyor puşt herif! neyse facebook'u dondurdum, twitter'dan kan aranıyor twitti rt'lemeye gidiyorum ben hadi hoşçakal. --- spoiler ---
    0"mutlu musun orospu çocuğu" kısmında oturduğum yerden kalkıp ayakta alkışladım. - greyder ben demem 25.06.2017 16:02:59 |#3692026
    ... diğer entiriler ...