bugün
yenile

    asosyal itiraf

    5
    +
    -entiri.verilen_downvote
    öncelikle sözlük halkına belirtmeliyim ki, uzun olacak arkadaşlar bu entry. büyük bir kısmınız belki de okuduğuna pişman olacak, istemiyorsanız okumayın. şimdiden açık açık söylüyorum, aklıma ne gelirse yazacağım, tüm samimiyetimle.. nereye de yazacağımı bulamadığım için bu başlığa yazıyorum. bu satırların varlığından bile haberin olmayacak biliyorum, gerçi haberin olsa da ne değişecek ki zaten. sadece içimi bir yerlere dökmek istedim bu gece, uzuun zamanlar sonra ilk kez. koydum rakımı, açtım bana her daim seni hatırlatan şarkıları, bir kenara tutturdum fotoğrafını ve yazıyorum sevdiğim. o boncuk boncuk baktığın fotoğrafını açtım, gözlerinin içine baka baka yazıyorum.. özledim seni. hem de çok. o boncuk bakışlarını, kokunu, tenini, ses tonunu.. hatta omuzlarında ağlamayı bile. bilirsin, sert görünürüm ama aslında çok duygusal bir insanım ben. sen gittikten beri gözyaşlarım bile sahipsiz. eskiden sadece senin omzuna kafamı koyup ağlardım biliyor musun? ama artık öğrendim sensiz de ağlamayı. hem de hıçkıra hıçkıra. tek farkı eskiden başım omzundayken ağlardım, artık arkandan ağlıyorum. bunca zaman sonra bile sevdiğim. sevgimi belli edemedim belki de hiç sana, haklısın o yüzden gitmekte. hissettiremediysem bunu sana, bu benim suçum. ama haksızlık yapmadığını da söyleyemem be sevdiğim.. söyleyemem. tamam ben belli edemedim belki sana son dönemde, ama biliyorsun be sevdiğim. senden başka tek bir kıza bile yan gözle bakamadığımı biliyorsun. senden sonra da denedim bunu, yapamadım. hala aklımda sen ve o boncuk bakışların. sadece bir süreliğine kendimi kandırdım, hepsi bu. baktım fayda etmiyor artık, ondan da ayrıldım zaten. merak ediyorum, sen de böyle hissediyor musun hala? yerimi doldurabiliyor musun başka tenlerde, başka nefeslerde? ben yapamıyorum. i̇nsan nasıl doldurabilir ki hem aşık olduğu, hem de en yakın arkadaşı olarak gördüğü kişinin yerini? evet, bazen karıştırdım senin aslında benim sevgilim olduğunu. arkadaşımmışsın gibi davrandığım çok oldu. sen benim ilkimdin be sevdiğim. sevgililiğin nasıl olduğunu bile bilmiyordum ki sana kadar. tüm sırlarımı döktüm sana, tüm yaşantımı. hiç kimseye anlatamadığım şeyleri anlattım sana. destek gördüm senden çoğu zaman evet, ama kolay şeyler değildi be sevdiğim. atlatamadım ben hala onları. atlatmış gibi davrandım onları senin yanında hep. sırf sen üzülme benim için diye. tek mutlu olduğum yer senin yanın, senin yanında da bunları hatırlamayayım diye uğraştım hep. sen demiştin ya hani, annenin telefonundan mesaj atıp benimle paylaşmıyorsun, açamıyorum seni diye. biliyordun ki aslında her şeyi.. kolay değil be sevdiğim.. kolay mı yıllarca olsun diye uğraşılan yeğenini daha 2 aylıkken kaybetmek? kolay mı babaannenin kanser olup onu onlarca kez tek başına hastaneye götürmek zorunda kalmak, onunla ilgilenmek? kolay mı ha babanın anneni aldattığını öğrenmek? onunla konuşmak? daha ilkokula giden kardeşini düşündüğün için bunları yutmak? daha sadece 19-20 yaşlarındayken yüzleştim ben bunların hepsiyle, nasıl atlatabilirim ki? söylesene, nasıl? yaşadığım her şeyden sonra, şu hayatta sırtımı güvenerek yaslayabileceğim tek duvarımdın sen benim. sen de gittin… haksız da sayılmazsın. yıllarca benim bin bir türlü salaklığıma katlandın, bunlara da mı katlanacaktın? gitmen koydu evet, ama sözlerin ve yaptıkların kadar değil be sevdiğim. hayatımdaki onca travmanın içerisinde, baş köşeye oturmayı başardın. tebrik ederim seni. bir insan sevdiği kişiye nasıl söyleyebilir onca şeyi, inan aklım almıyor. aradan aşağı yukarı koskoca bir yıl geçti, hala inanamıyorum söylediklerine, yaptıklarına. bu kadar mı düşman belledin beni kendine? bu kadar mı sevmedin beni be sevdiğim? hiç mi utanmadın senden iğreniyordum derken? hiç mi çekinmedin senden ayrılmayı bir senedir düşünüyordum derken? yaptıklarını burada söylemeye dilim bile varmıyor. sana inanamıyorum… söylediklerine, yaptıklarına… şu an karşımda fotoğrafı duran, kafasını hafif eğip dudaklarına büzerek, kedi gibi gözlerimin içine bakan bu kadının sen olduğuna inanamıyorum… o masumiyetin sana ait olduğuna inanamıyorum. benim gerçekten aşık olduğum kadının bu olduğuna inanamıyorum… ama sana teşekkür ederim. sayende, geçirmem gereken bir evrimi geçirdim adeta. bir insan küllerinden nasıl doğarmış, onu öğrendim. i̇nsanların ne kadar güvenilmez olduklarını anladım. yapılmaması gereken şeyleri de öğrendim sayende. tek keşkem, senden önce bir başkasında bunları öğrenmek isterdim. o zaman her şey daha farklı olabilirdi. en azından bu kadar kötü bir sonumuz olmazdı be sevdiğim. i̇şin en kötü yanı da ne biliyor musun? hala köpek gibi seni seviyor olmam. ne yaparsam yapayım, yerini dolduramıyor olmam. dünyanın yörüngesinden ayrılmış ay gibi, başı boş dolaşıyorum ortalıkta. bildiğim tek bir şey var ki, her ne kadar kendimi kandırsam da yarın öbür gün karşıma çıksan sana yine hayır diyemeyeceğim. gururumu tamamen ayaklar altına alıp yine sana koşacağım.. aşk gurur dinlemiyormuş, sayende bunu da anladım… umut etmenin de bir sonu yokmuş bak, hala döneceksin diye bekliyorum seni. gelmeyeceğini bile bile… not: okuyan arkadaşlardan konunun dağınıklığı için özür dilerim, dediğim gibi tek amacım içimi dökmekti. sonradan ekleyip çıkararak yazdım çoğu yeri. not2: her şeye rağmen, sevmek güzel şey. sevin, hala seviliyor iken de değerini bilin.
    ... diğer entiriler ...