tbb başkanı. görevini bırakınca siyasi arenaya geçerek hayatını devam ettirmesi muhtemel kişi.
cem garipoğlu'nun değil babasının avukatıydı diye hatırlıyorum. avukatlar müvekkil seçmekte özgür ve ortada bir haksız suçlama olabilme ihtimalinde bu insanın savunulması lazım.
burada feyzioğlu'nun samimiyetini bitiren hareket ise "ben cem garipoğlu'nun babasının avukatı oldum. neden olduğumu ilk defa açıklayacağım. toplum bir bütün olarak bir insanı linç etmeye karar vermişti. kötüydü ve linç edilmeliydi. olayın trajik olduğu konusunda hemfikiriz. o zaman bana dosyayı göstermediler. bir baba oğluyla birlikte eline testere alıp bir kızı öldürmekle suçlanıyor. o babanın mantık çerçevesinde bu suçu işlemiş olduğuna inanmıyorum" dedikten sonra 1 milyon $ (bir milyon dolar) vekâlet ücreti almasıdır.
toplum içinde ortak tepki oluşturan, gündeme gelen böylesine davalarda her ne kadar "iyiniyet" rolüne bürünülmüş olsa da bu tarz bir hareket toplum nezdinde hiçbir zaman hoş karşılanmayacaktır.
konu sapacak ama bir ara
sarai sierra cinayeti vardı. dönemin etkin adli tıp hukukçularından hocamızın birisi "ordaki failin akıl hastası olduğunu kanıtlayıp cezai ehliyetinin olmadığı sonucuna bile ulaşabilirdik. ama toplumun bu kadar tepki gösterdiği, tavır aldığı olaylarda bunu yapmak zordur." demişti.
masumiyet karinesi gereği bir suçtan kovuşturulan kişinin suçu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılamamaktadır. olay için kuzeninizi düşünün mesela, amcanızın suçsuz olduğu ihtimalinde onu kurtarmak için gerekeni yaparsınız.
bu olayda da sanık konumundaki kişi veya kişilerin de suçsuzluk ihtimalinin savunulması son derece normal bir harekettir.
ancak üstte dediğim gibi bu vekalet ücretinin bu kadar yüksek oluşu ve toplumda böylesine derin yara açan bir olayda buna kalkışmak son derece yanlış bir harekettir.
bir hukukçu olarak feyzioğlu'nu anlayabiliyorum ama bu olaydaki samimiyetine inanmıyorum. konuşulan meblağ da bu konudaki samimiyetsizliği gösteren cinsten.