bugün
yenile

    mendil satan çocuklar

    27
    +
    -entiri.verilen_downvote
    her sabah okula giderken beklediğim ışıkta vardı bir tane. başlarda pek dikkatimi çekmemişti. bu çocuklarla göz göze gelince utanıyorum, bakmamaya çalışıyorum. benim bakıp bakmamam bir şey değiştirmiyor tabi, o çocuk orda, hava soğuk, karnı aç. yine bir sabah bekliyorum, önümde 4-5 araba var. çocuk en önden başladı tek tek arabaların camına gitmeye. bazılarına elindeki mendili gösterip geçerken, bazılarıyla muhabbet ettiğini gördüm. gülüyor, bir şeyler anlatıyor. öyle sıradan bir muhabbet değil yani, sanki arkadaşla yapılan rutin bir konuşma gibi. bana doğru yaklaştığını görünce bozuk para hazırladım, bir mendil alıp çocuğun olayı neymiş onu anlamayı planlıyorum. çocuk öndeki arabayla işini bitirdi, benim arabanın önüne gelince bana hiç bakmadan arkadaki arabaya bakarak benim yanımdan yürüdü geçti. benimle hiç göz teması kurmadı. benim ona defalarca kez yaptığım şeyi yaptı bana. belki daha önce yine yapmıştı bunu ama ben ona ilk kez baktığım için yeni bir şeydi benim için. tabi bu hareket merak zehrini içindi bana, panzehiri bizim mendilci çocukta kaldı. yeşil ışığın emriyle uzaklaştım olay yerinden. ertesi günü iple çeke çeke getirdim, gaz pedalına hoyrat davranarak trafik ışığına gidiyorum. işığı uzaktan görünce, zamanında dolmuşlarda söve söve öğrendiğim şeyi yaptım. yavaşça ilerleyip kırmızıya yakalandım. önümde 2-3 araba var, bizim ufacık çocuk, tüm heybetiyle başladı en önden, geliyor bana doğru. açtım camı bekliyorum gelsin diye, askere giden oğlunu bekleyen ana gibi bekliyorum. öyle sabırsız, öyle ürkek. bizim çocuk yaklaştı, yine bakmıyor suratıma yürürken. engel olmasam arkadaki arabaya gidecek beni bırakıp. tam yanımdan geçerken, dur yakışıklı dedim bize mendil yok mu? döndü bana, yüzünde buram buram samimiyet kokan bir gülümsemeyle, olmaz mı abi, buyur dedi. mendili aldım parayı verdim, dedim iki gündür görüyorum seni, bana hiç bakmadan geçiyosun yanımdan, ne iş? sorar sormaz üzüldüm, o güzel gülümseme mahçup bir tebessüme dönüştü birden. bir mendil aldık diye, her şeyi sormaya, ufacık çocuğu sorguya çekmeye hakkım yoktu muhakkak. hem yanlış bir şey söylemek istemiyor, hem de kendini cevap vermek zorunda hissediyordu belli ki. yeşil ışık verdiği emri, arkadaki araç kornasıyla hatırlattı. yarın konuşuruz abicim diyip, istemeye istemeye bastım gaza. hem sayılı, hem de az sayılı olması sebebiyle çabuk geçti bir gün. sabah ışıklarda yerimi aldım, üçüncü sırada bekliyorum. bizim çocuk kalktı, ilk arabaya doğru giderken kuyruğa bir göz attı umutlu bakışlarıyla. ben sıra çabuk gelsin diye beklerken, çocuk beni çok şaşırtan bir hareket yaptı. önümde duran üç arabayla ilgilenmeden koşa koşa yanıma geldi. ben camı açarken o tertemiz gülüşüyle bana bakıyor. günaydın abi, nasılsın dedi ince sesiyle. öyle bir sordu ki, gerçekten benim iyi olup olmamamla ilgileniyormuş, iyi olmam onu mutlu edecekmiş hissi uyandırdı ben de. iyiyim dedim gerçekten iyi hissederek. sen nasılsın dedim. soruya bak, bu soğukta sokakta mendil satan çocuk nasıl olurdu, iyiyim dese inanacak mıydım? eh işte dedi iyimser bi yaklaşımla. kendisini acındırmak için söylemedi ama bunu, içinde kocaman bir dürüstlükle doğmuştu o. doğru ama üzücü bir cevabı süsleyerek verecek kadar yüce gönüllüydü. ufak ciğerine derin bir nefes çekti, önceden hazırladığı kelimeleri dökmeye başladı ağzından. "abi ben sana bakmıyodum geçerken ama valla kızma, seni görüyorum hep burda, sen hiç mendil almayınca ben de rahatsız etmiyim diye bakmıyorum. yoksa niye bakmiyim ki mendil işte. hem annem söyledi, kimseyi rahatsız etme şikayet ederler, sonra baban bizi sevmez dedi annem. valla ondan bakmadım ben sana abi" baksan 1.30 boyunda, soğuktan burnu kızarmış bir çocuk. ben hayatımda böyle büyüklük görmedim. o çocuğu böyle düşünmeye zorlayan ne varsa, ben dahil, batsın yerin dibine. zamanla muhabbeti ilerlettik, adı recep'miş. her sabah adımla hitap etti recep bana, günaydın dedi o güzel gülüşüyle. bi gün eski bi mont götürdüm ben giysin diye, heyecandan kalbi yerinden çıkacaktı nerdeyse. mendilleri bi telaşla köşeye koydu, giydi montu sanki hiç çıkarmayacakmış gibi. ertesi gün bi baktım, bizim recep'te mont yok. utandı beni görünce, ben sormadan söyledi hemen, kardeşi küçükmüş, o giysinmiş, bizim koca yürekli recep zaten üşümüyomuş ki. ertesi gün gidip ucuz bi mont aldım verdim, yine aynı parıltı gözlerinin içinde. bundan sonra mendiller bedava sana diyo bana çakal. sonra tekrar şaşırttı beni recep, verdiğim eski montu giymiş tüm heybetiyle duruyor trafik lambasında. gülerek sordum yakışıklıya, diğer montu beğenmedin mi yoksa diye. o koca yüreği yine geçti recep'in önüne. yeni montu kardeşi giysinmiş, bu mont daha çok yakışıyomuş bizim recep'e. gel zaman git zaman, hayatımda hep olacağını düşündüğüm recep birden kayboldu ortalıktan. başlarda hasta falan oldu, bir iki güne gelir dedim ama hiç bu kadar üzmemişti beni yanılmak. gelmedi recep, çevreyi gezdim deli gibi, gördüğüm başka çocuklara sordum. kimseden alamadım peşinde koştuğum cevabı. polise gittim, durumu anlattım. yüksekten baka baka güldü bana. mendilci çocuk işte, ne biliyim nerde dedi başından atmak için. yetimhaneyi aradım, yeni çocuk geldi mi diye sordum, yine yok çekti umursamaz bi ses bana. bir yıl oldu yok recep. kaybolan mendilci bir çocukla kimse ilgilenmiyor. kime gitsem kibarca kapıyı gösteriyor bana. içimden bir ses iyi diyor recep, bir yerde yeni abiler buldu, kardeşi üşümüyor, annesi çok seviyor recep'i. büyüyecek ve çok iyi bir adam olacak recep. içimden bir ses, var bu dünyanın adaleti, karşılıksız bırakmaz recep'in iyiliğini diyor. elimden gelen tek şey o sese tutunmak. umarım iyisindir güzel kardeşim. umarım bu hayatta her şeyin en iyisini sen yaşarsın.
    2yarıdayken okumaya ara verip artı bastıkta sonra devam ettim. ağlattın yav - ccc torin ccc 11.01.2017 02:51:19 |#3010822
    2senin o koca yüreğine kurban olurum be adam. - uzunwinston light 11.01.2017 02:52:04 |#3004642
    1mükemmel bir detaysın abicim - mcdougall 11.01.2017 03:02:29 |#3004727
    butun yorumlari goster (7)
    ... diğer entiriler ...