başlıktaki tüm entryleri okudum. özellikle eleştiri mahiyetindeki entryleri özenle okudum. bazı yorumlar gerçekten mantıklı, tutarlı ve samimi olsada kimi eleştirilere anıra anıra güldüm allah affetsin.
eleştiri getirmek için eleştirdiğinizde kuran'a karşı açtığınız savaşta ciddiyetinizi kaybediyorsunuz haberiniz olsun.
bence bu kadar saçmalamayın.
neyse biz konuya dönelim. bugün bir arkadaşım bir sosyal paylaşım sitesinde gördüğü bir paylaşımı bana mesaj olarak attı. önce attığı mesajı ve ona gönderdiğim cevabı aşağı yukarı yazıp buraya kaydetmek istiyorum. sonra kuran'la ilgili bir kaç bilgi ekleyip bitireceğim.
konu şu; kuran'ın hicr suresi 9. ayet başta olmak üzere benim hatırladığım 3-4 yerde zikrin/mesajın/yasanın korunacağına dair ayetlerin olması ve kuran'ın biz indirdik dediği tevrat ve incilde de aynı minvalde ayetlerin olmuş olması.
öncelikle şunu belirteyim kuran'ın korunmuş olduğuna dair net bir delilim yok. zaman makinesi henüz icat edilmedi.
bu bende tamamen inanç meselesi ve konumuz o değil.
ayrıca ingilterede bir müzede 1300 yıllık bir kuran nüshası var isteyenlere resmi linkini atabilirim. ele geçmiş olan nüshanın büyük kısmı kayıp tabii ama olan kısımlarının günümüz mushafı ile örtüştüğü söyleniyor. ama dediğim gibi konu bu değil. bu kısım inanç zaten.
konuya özne olan incil ayetlerini yazayım önce;
tanrı, kendilerine sözünü gönderdiği kimseleri ilahlar diye adlandırır. kutsal yazı da geçerliliğini yitirmez.(yuhanna bab/10 ayet 35)
ot kurur, çiçek solar, ama tanrımız’ın sözü sonsuza dek durur.”(yeseya bab/40 ayet 8)
yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.” (matta bab/24 ayet 35)
size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, kutsal yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak. (matta bab/5 ayet 18)
şimdi kuran hak mıdır? incil hak mıdır bunları konuşmuyoruz sonuçta ikisinin de uydurulmuş olma ihtimalini göz önünde bulunduruyoruz.
ayrıca bu verdiğim ayetlerinde eklenmiş değil bizzat orjinalinde de olduğunu varsayıyoruz.
kuran kendisinin allah tarafından gönderildiğini ve incil ve tevratın da en başında hak olarak indirildiğini iddia ediyor.
eleştiri bence gayet mantıklı ve tutarlı bir eleştiri. madem kuran incil'i kabul ediyor o zaman orada verdiği ahiti neden tutmadı da incil bozuldu?
aynı şeyi şimdi kuran için söylüyor o halde kuran neden bozulmasın ki.
şimdi bu soruya kuran'ın bana göre nasıl da "tutarlı" bir cevap verdiğine bakalım.
"sana da kitap'tan onun yanında bulunanı doğrulayıcı ve onu denetleyip güvenirliğini sağlayıcı kitabı hak olarak indirdik....(maide/48)"
şimdi incil'den başta verdiğim alıntıyı yaparak eleştirmek mümkün ama biz yine de incilin kalan kısımlarından da bir şeyler çıkarabiliriz. bu konuya kuran bu şekilde cevap veriyor ancak incilde farklı bölümler de var.
isa hiç bir zaman incilin hiç bir sayfasına zarar gelmeyecektir dememiştir. ya da incil sayfalarını tanrı koruyacaktır da dememiştir ki kaldı ki bugün incil denilen kitapların havarilerin anlatıları olduğunu hristiyanlar da kabul eder.
hatta kuranda bile bu musaf korunacaktır diye bir iddia yoktur. mesaj/zikir/hatırlanma/yasa/şeriat korunacak der kuran da. tıpkı incil gibi.
ancak incil'i okursanız isa'nın sözleri bununla sınırlı değildir. mesela "kardeşlerim benim gitmem gerek. gideyim ki benden sonra o gerçeğin ruhu gelebilsin." gibi şeyler de söylemiştir.
(bkz: faraklit)
ya da benden sonra gelecek olan gerçeğin ruhunu size müjdeliyorum o kendi hevasından konuşmayacak ne duyduysa onu söyleyecek diyerek bizzat kuran ayetlerinde hz. muhammed'e atfedilen şeyler de söylemiştir isa.
yahudilerde de beklenen kurtarıcı inancı vardır hala çünkü gelen isa'ya inanmadı onlar.
hristiyanlar da incilde bahsedilen beklenen kurtarıcının tekrar isa olarak geleceğine inanmayı seçtiler çünkü hz. muhammed'e inanmadılar.
peki sormak gerek, isa'nın bahsettiği gerçeğin ruhu neden gelecek? gelince ne yapacak?
incilde özellikle incilin korunacağı değil rabbin yasasının korunacağı belirtilir. kuran bu konuya gayet tutarlı bir cevap vererek kuran'ı kendinden öncekileri tastikleyici ve "gözetip düzenleyici" olarak gönderdik.
bir müslüman olarak incilde yazan bu tanrnın yasasının korunması muhabbeti beni rahatsız etmez. incil de bahsedilen rabbin yasasının korunması işte bu kuran ile düzenlenmiştir.
isa'nın müjdelediği kişi tanrı'nın yasasını korumak için gönderilmiş adeta bayrağı devralmıştır.
kuran hak ya da uydurulmuş olsun bu konuya verdiği cevap son derece tutarlıdır. incilde de tevratta da allah'ın bahsettiği korunan yasalar kuran ile halen korunmaya devam etmiştir.
kuran'ın musafının hala korunuyor olduğunu düşünüyor olmamızın sebebi hz. muhammed'in kendinden sonra gelecek birini kuranda müjdelememiş olmasından kaynaklıdır. isa müjdelemişti ancak kuran hz. muhammed'in nebilerin sonuncusu olduğunu iddia ediyor. bu demek ki yeni bir gözetici düzenleyici peygamber gelmeyecek demektir.
olay bundan ibaret.
ve bence gayet tutarlı ve tatmin edici bir sonuç.
buradan sonra ateist arkadaşlar siz çıkabilirsiniz buradan sonraki kısım tanrı inancına kendinin ikna etmiş arkadaşlar için. :)
şimdi bir tanrı'nın olduğunu düşünüyorsanız, tanrı din falan göndermemiştir onun bizimle işi yok demeniz desteksiz bir iddia olur.
tanrı'ya dair bilgi edinebileceğiniz tek şey dinler olmalıdır. dinler üzerine kafa yorarsınız ve inanırsınız ya da din falan göndermemiş ya da ben henüz bulamadım dersiniz. mantıklı olan zannımca budur.
işte buradan sonra kuran'ın diğer kutsal metinlere karşı nasıl 1-0 önde olduğundan az biraz bahsetmek isterim.
basit ama gerçekçi bir durum: kuran son kutsal metin.
eğer hak olan kutsal metin 5000 yıl önce yazılmış olan bir kitap ise, ondan sonra yazılmış olan ve ilahi olduğu iddia edilen tüm kutsal metinlere karşı argümanlar geliştirmek zorundasın demektir.
bir hristiyan son kitabın incil olduğunu iddia ediyorsa önünde bir realite olan kuran'a bir cevap vermek zorundadır. ki zaten veriyorlar da incilden çeşitli manalar çıkartarak kuran'ın şeytani bir metin olduğunu söylüyor bir kısmı.
ben incili de okudum ve hristiyanların sunduğu çözümleri de inceledim pek tatmin olmadım açıkçası.
ayrıca kuran'ın sunduğu tanrı tanımlaması günümüz bilimi açısından son derece gerçekçi bir tanımlamadır.
(bkz: ihlas suresi)
işte bu konuda tanrı inancına sahip bir insan olarak önce kurandan başlamak ama kuran'ı beğenmeyince duraksamak mantıklı değil bu arayış kronolojik olarak geriye doğru sürekli gitmelidir bana kalırsa.
kuran'ın son din olması değil sadece ona yöneltilen teolojik sorunlara gerçek olsun ya da uydurulmuş olsun son derece tutarlı ve bütünsel cevaplar veriyor olması da çok önemlidir.
mesela ben kutsallık atfedilen hiç bir metine tamamen uydurulmuş metinler demem hiç bir zaman.
tevratta da, incilde de, ölüler kitabında da, upanişadda da ilahi izler olabilir vardır da zaten. özellikle doğu mistik dinlerinde çok enteresan detaylar vardır ama bunlar kuran için mühim şeyler değil. kuran kapsayıcılığı ilke edinmiştir.
misal yahudilik de böyle bir misyon yoktur. onların evrensellik gibi bir kaygısı yoktur ki son dinin kalan tüm insanlara ulaşması gerekirdi. ama yahudilik kan bağıyla yayılan bir ırk dinine dönüşmüş bir durumda bunu yahudiler de kabul ediyor zaten.
anlaşılacağı üzere yahudilik tamamen lokal ve kavmiyetçi bir dindir.
kuran büyük bölümünde kendisine yöneltilen eleştirilere cevaplar verir aslında. incil hakkında tevrat hakkında ibrahimi soydan gelen müşrikler hakkında konuşur ve onları eleştirir.
mesela her kavme resul gönderdiğini de söyler bu nedenle dünyanın başka bir yerinde çıkan bir insanın peygamber, kitabının da onun getirdiği vahiy olmayacağını söyleyemeyiz. kuran kendinden önceki bütün metinleri tastikler ve onları nesh edip düzenleyici olarak geldiğini iddia eder.
iyi ama hangi din gerçek o zaman sorusuna mantıklı bir cevap verir; hepsi gerçeklik payı olanlardır ama hak olan doğal sonuç olarak sonuncusudur der.
mesela adil bir tanrı olduğunu söyler ve ilahi mesajın ulaşmadığı insanları sorgusuz cennete alacağım demez ama ilahi mesajın hükümlerinden mesul tutmayacağım onlara ne verdiysem onunla bir sorgu sual yapacağım der.
kendinden öncekilerde ilahi yasayı koruyacağını söylediğini kabul eder ve ilahi yasanın korunmasını kuran ile devam ettiriyorum der.
ehli kitap insanlarına, müşriklere, ahirete inanmayanlara meydan okur ve eğer doğru sözlü iseniz "getirin susturucu delillerinizi" der.
eleştiriye açıktır.
onlara yer yüzünde bozgunculuk çıkarmayın denildiğinde hayır biz sadece barış ve esenlik getirenlerdeniz derler diyerek 1400 yıldır barış ayağına kan akıtan insanların sosyolojik çözümlemesini en tutarlı biçimde ortaya koyar.
onlara allah'tan başkasına kulluk etmeyin denildiğinde biz kulluk etmiyoruz onlar bizi allah'a yaklaştırıyorlar derler diyerek 1400 yıldır halen devam eden müşrik inancının foyasını hala ortaya çıkartabilecek kadar kapsamlıdır.
bu liste çok fazla uzar gider, sosyolojik, biyolojik, psikolojik tespitleri inanılmaz şekilde tutarlı kapsayıcı ve geçerliliğini koruyan yüzlerce ayeti vardır.
kendinden önceki bütün kitapları kabul eder ve cevaplarını da verir. kendinden önceki kitapların evrensel değil lokal uyarıcılar olduğunu ve kuranın aksine son uyarıcı olduğu için evrenselliğini öne sürer.
anlayacağınız kuran uydurulmuş olsa bile müthiş yerinde tespitleri olan çağını fazlasıyla aşmış olan ve kendinden öncekileri kapsadığını iddia eden son ilahi denilen kitaptır.
inanmayanlara tavsiyem kafalarını kuran'ın ahzap suresinden çıkartıp, verdiği hükümlerden çıkartıp verdiği mesajına odaklanmlarıdır.
inananlara da tavsiyem kitaplarına güven duymalarıdır.
ister inanın ister inanmayın incelemeye kronolojik olarak kuran'dan başlayın. ama kuran ile sınırlı kalmayın. inandık diye bırakmayın, kuran uydurulmuş diye bırakmayın.
gerçek oralarda bir yerde en yakından gerçeği aramaya başlayın.
bulacaksınız...
selamlar...