bugün
yenile

    mektup arkadaşı

    9
    +
    -entiri.verilen_downvote
    bir ara diyarbakır cezaevinde hiç tanımadığım bir adam ile bu yolla arkadaş olmuştum. kendisi düşünce suçundan içeri girmiş. fikirlerimiz taban tabana zıttı. epey bir süre mektuplaşmıştık kendisiyle. tanıdığım nadir değerli adamlardandı. siyasi ideallerden bir birimize laflar söyleyip takıştığımız da olmuştu. muazzam donanımlı bir adamdı, çok fazla kitap üzerine konuşmalarımız olmuştu. o aralar eskişehirde'ydim eskişehir'den de çok konuşmuştuk. eskişehir her şeyiyle çok güzel ama yapay bir kültürünün olduğunda hem fikir olmuştuk. kiminizin aklına onun için hoş olmayacak şeyler geldiğini seziyorum. hayır, savaşın ortasında hala çok iyi bir insandı kendisi. ben anadolu'nun göbeğinde ondan mektup aldığım zaman nasıl sevinirdim. heyecanla cevap verirdim. ben mektup adabının gereği olarak tükenmez kalem ile mektup yazarken, o kurşun kalemle yazar üstüne de edebiyat inşaa ederdi. "kelimelerin üzerini çizmek karalamak kelimelerin canını yakıyor, oysaki kurşun kalem ile daha özgürüm, elim titremiyor hata yaparsam da silgim var narince siliyorum" derdi. her mektubumuz en az 4-5 sayfa olurdu. bu kurşun kalem mektubunun üzerine yanlış hatırlamıyorsam şuna benzer şeyler yazmıştım; "mektuplar birer canlı hayattan ibarettir, birbirimiz arasında gerçek hayattan kesitleri aktarırlar. peki gerçek hayatta hataya karşın hassas bir silgimiz mi vardı? ya da hatalarımızı düzeltirken daha da kötü yapmıyor muyuz hayatlarımızda? her zaman düzelttiklerimizde dahi eski hataların izi kalmıyor mudur? işte bu yüzden mektupların gerçekliğine zarar vermemek gerek. kelimeler korksa da hata yapmaktan da korkmamak gerek. hata da yapacağız, hatanın üstünü de karalayacağız ama asla tamamen silmeyeceğiz çünkü zaman ilerliyor gerçek hayatta geçmişi geri alamazsın." sağ olsun bu mektuptan sonra da her seferinde tükenmezle yazmaya başlamıştı. çok narin bir insandı. bir gün yüz yüze de görüşmek istiyorum aslında. neyse bu ceza evindeki mektup arkadaşımdan aldığım her mektup beni çok sevindirirdi. üstelik o sıralar diyarbakır'da ciddi çatışmalar vardı ve mektuplar üzerindeki tarihlerden çok sonra geliyordu. sonra hayal ederdim ben bu kadar rahat bir ortamda bile mektup almaktan hoşlanıyorsam tutsak olan insanların bir mektup arkadaşının olması nasıl da güzel bir duygudur. bu geleneği teknolojiye teslim etmeyin, mektupların güzelliklerle dolu hislerini siz de yaşamaya bakın, tanımadığınız insanlara aniden mektuplar gönderin. ama şu durumda en güzeli sanırım tutsak olan, cezaevlerinin aydınlık yüzü olan insanlara bir şeyler yazmak olacaktır. bir gün deneyin emin olun çok mutlu olacaklar... o tutsak evlerinde nasıl derin ve buğulu hikayeler var bilemezsiniz. muazzam olabiliyor bazen gidin hkayelerinden birini de siz çıkartın.
    ... diğer entiriler ...