albert camus

başkaldıran insan romanında insan olmanın her kavramını anlatan şahaser yazar . din , politika , mizah ve öldürme içgüdüsünü anlattığı bölümleri nefes almadan okursunuz .

bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. ayrıca futbol oynamışlığı da vardır bu filozofun.

çağının çok ötesinde bir düşünce adamı ve yazar. özellikle dilimize "yabancı" olarak çevrilen l'etranger adlı eseri müthiştir. bir ara cezayir milli futbol takımının kaleciliğini yapmıştır. ve ünlü sözü: "ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum"dur.

Hayata dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.

camus, dini ve politik insanların aklımızı karışık ahlaki sistemlerle karıştırmaya çalıştığını böylece aslında basit olan şeylerin olduğundan daha komplike göründüğünü söyler. İnsanlar, politikacılar ve filozofların alanı yerine futbolun basit ahlakına bakmakla daha iyi edebilir.

insanı intihar eşiğine getirdikten sonra intiharın kötü olduğunu söyler. öyle garip bir adam.

varoluşçuluk'un en bilinen yazarıdır. kitapları ve düşünceleri tehlikelidir. dönüşü olmayan bir yola sokar insanı.

dünyaya , yaşama ''saçma'' gözüyle bakıyorsanız albert camus sizin için bulunmaz fırsat. ''absürt'' yani şaçma felsefesi ile işlediği romanları (bkz: sifisos söyleni) (bkz: veba) (bkz: yabancı) adlı kitaplarıdır. okuyun.

''ya tüm çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın,ya da bu çırpınmalardan başka hiçbirşey gerçek değildir.''

lisede tm okuyan hatunun tekine yürürken heba ettiğim felsefeci , yazar. kıza yaklaşıp yaklaşıp ''daha önce hiç albırt camıs okudunuz mu?'' diye sormuştum. kızda ''evet albert kamüyü saverim'' demişti. o günden beri no felsefe no edebiyat.

yabanci isimli romanı çok garipti. okurken hiç yaşamadığım hisler yaşamıştır. içine çekti beni resmen ve ana karakterin umursamazlığı ciddi manada rahatsız etmişti beni. sövmüştüm. :)

''insanların tüm mutsuzluğunun, açık konuşmamaktan dolayı olduğunu anladım.'' der la peste de. camus, gayet açık konuşur yazılarında. ve ne iyiliğin tarafındadır ne de kötülüğün. her şey olağandır onun için, yargılamaz. yargılamak, fazlasıyla saçmadır. sadece olanı sunar.

içimdeki yabancı'yı tanımama vesile olan yazardır.

herkesin sözlerini paylaştığı kimsenin okumadığı adam

yabancı kitabını su an okumaktayım değişik bi tarzı var adamın

herkesten farklı giyiniyorlar ve ayakkabıları daha az yırtılıyor diye futbolculuk zamanında kaleci olmuştu o. ayakkabıları yırtıldıkca babaannesinden dayak yerdi albert, sonunda bıraktı futbol oynamayı ama futbolu hiç bırakmadı.

alper canıgüz ün oğullar ve rencide ruhlar kitabında alper kamu nun isminin bu olmasını sağlayan ama bundan hiç haberi olmayan adam

varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır; fakat camus kendini herhangi bir akımın filozofu olarak görmediğinden, kendini bir "varoluşçu" ya da "absürdist" olarak tanımlamaz. 1957'de nobel edebiyat ödülü'nü kazanarak, rudyard kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuştur.[kaynak belirtilmeli] ödülü aldıktan 3 yıl sonra bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.

nereye varolacaklar ?

"ama kimi kez yaşamak için, intihar etmekten daha çok cesaret gerekiyor."

absürtizm akımının en önemli yazarlarından biridir. kitapları biraz ağır ama varoluşçuluk felsefesinin izlerini çok net görebilirsiniz. özellikle yabancı da annesinin öldüğü andaki duyguları ı ifade edişi kadının onunla evlenmk istediğinde verdiği tepkiler gibi. bu kitabı okuduktan sonra zeki demirkubuz un (bkz: yazgı ) (bkz: zeki demirkubuz ) filmini izlemenizi öneririm kendisi bu kitaptan esinlenerek çekmiştir

en az niçe kadar über bir düşünce adamı. "insanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. böylece zamanı satın alır. bu kalan zamanda da kendini mutlu edebiiecek şeyleri yapar. yani para mutluluğu satın alır."

"doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyum, kendini değerlendirmenin sevinci, bayım, bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir. tersine, insanları bundan yoksun ederseniz, onları ağzı köpüren köpeklere çevirirsiniz. nice suçlar işlenmiştir, yalnızca bunları işleyenler kusurlu olmaya dayanamadıkları için! vaktiyle bir sanayici tanımıştım, mükemmel, herkesçe sevilen bir karısı vardı, ama adam yine de aldatıyordu karısını. bu adam, haksız olduğu için, bir erdem beratı alamadığı ya da bu berata layık olamadığı için, sözcüğün tam anlamıyla kuduruyordu. karısı mükemmel davrandıkça, o büsbütün kuduruyordu. sonunda haksızlığı kendisi için dayanılmaz bir hal aldı. o zaman ne yaptı dersiniz? onu aldatmaktan vaz mı geçti? hayır. öldürdü onu." (bkz: düşüş)

''olmayacak insanlarla olmayacak hayaller kurduğum için, en çok da kendimden af diliyorum.''

''fırtınanın şiddeti ne olursa olsun,martı sevdiği denizden vazgeçmez'' albert camus

-herkes bilir ki hayat yaşama zahmetine değmeyen birşeydir. sizi bilmem ama bana sigaramı yaktırır.

bir alman dosta mektuplar adlı kitabında "milliyetçi olamayacak kadar seviyorum vatanımı" diyerek beni benden alan adam.

son mahkemeyi bekleme, kendini her gün yargıla.

varoluşçuluk ile ilgilenmiştir ve absürdizm akımının öncülerinden biri olarak tanınır.

yabancı isimli kitabı aldığı nobel ödülünü ciddi ciddi hak ediyor. ayrıca kitapta bir bölüm var müsait olunca editler eklerim, abimizle birlikte takılan kadın evlenmek istiyor, adam fark etmez istiyorsan olur diyor. biraz daha uzun bir kısım okuyan varsa hatırlar. heh, işte orası aşka bakış açıma okuduğum en yakın şey diyebilirim. bu yüzden de ayrıca severim.

albert camus; benim için önem arzeden insanlardan bir tanesidir. görüşlerini katılmak veya katılmazsınız veya katılmam bize kalmış bir şey ama gerçekten varoluşçuluk hakkındaki fikirleri çok orjinal. ruhu şad olsun demek isterdim de ama diyemiyorum. onun yerine bir sözü ile bu entrye son vereyim. "insanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir."

yabancı en sevdiğim kitap.bütün kitaplar bi yana onun kitabı bi yana resmen defalarca okuyabileceğim kitap yazmış camus

"çocuklara işkence yapılan bu dünyayı sevmeyi, ölünceye kadar reddedeceğim" der camus. biz de sevmiyoruz be abi. bu dünyayı, bize sunulan bu hayatı, imkansızlıkları, savaşları, masum insanların cenaze törenlerini, maskelerimizi. sevmiyoruz !

pucca'yı anlamak kolaydır ilkokul mezunuysanız rahatça anlarsınız yazar bozuntusunu ama albert camus'u anlamak öyle kolay olur mu.. bir takım bilgilere ve donanıma sahip olmanız gerekiyor.

camus'nün aile kavramından bile uzaklaşması toplum içindeki 'yabancı'laşmanın aslında dışlanmışlık değil de bir tercih olduğunu gösteriyor. toplumdan kendini soyutlamış nobel ödüllü yazar.

nobel edeyat ödülünü kazanan dünyanın en genç ikinci insanıdır. ödülü aldıktan 3 sene sonra trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.

" olmayacak insanlarla olmayacak hayaller kurduğum için, en çok da kendimden af diliyorum. "

"kendimi mi öldürsem yoksa bir fincan kahve mi içsem" deyip uzun yıllar kahve içmeyi tercih etti.

'bir insanın tek başına mutlu olması utanılcak bir şey değildir ' (bkz: yalnız kalmamak için gerizekalı muhabbetlere razı olmak )

annem bugün öldü, dün de olabilir emin değilim

insanlarla uzun süre yaşayamıyorum. sonsuzluğun payından, bana biraz yalnızlık gerek.

en absürt ölüm şeklinin trafik kazası olduğunu söyleyip tren biletinin olmasına rağmen arkadaşının arabasıyla seyahat edip trafik kazası geçirerek yaşamını yitiren, romanlarıyla beyin yakan bir yazardır. yabancı, veba gibi bilindik romanlarının yanında özellikle ilk adam kitabı da okunmalıdır. camus, kendini anlattığı bu kitabını tamamlayamamıştır ancak kızı daha sonra tamamlanmamış şekliyle yayınlamıştır. kitaplar yayınlanmadan önce bir çok düzenlemeden geçer ama bu kitap bitmediği için camunun ham düşüncelerini bizlere sunar bu açıdan önemlidir.

varoluşçuluk ve absürdizmin vazgeçilmez ismi olan yazar olmasaydı edebiyat dünyasında nasıl bir boşluk olurdu kim bilir… 20. yüzyılın en güçlü cezayirli yazarlarından biri olan albert camus’un ilk gençlik yıllarında yakalandığı tüberküloz hiç peşini bırakmaz. yayınlanan ilk romanı tersi ve yüzü’dür, ardından peş peşe öteki romanları gelir. bir otomobil kazasında hayatını yitiren camus; düşüş, yabancı, veba ve daha nice kitabıyla hayatımızı değiştirir. “aslında zeki bir insan, bunu siz de pek iyi bilirsiniz, haydut olup topluma sadece şiddetle hükmetmenin hayalini kurar. bu da birtakım romanlarda okuduğumuz kadar kolay olmadığından, genellikle siyasete girilir, en zalim partiye koşulur. aklımızı ayak altına alıyormuşuz, ne önemi var, değil mi? böylece dünyaya hükmedebildikten sonra… içimde zulümle ilgili tatlı hayaller buluyordum.”

"kendilerini hür sanıyorlardı, oysa felaketler var oldukça kimse hür değildir."

"ve hayatımda aynı anda hiç böylesine kendimden kopmuş ve bir o kadar da kendimde hissetmemiştim."

"insan parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. böylece zamanı satın alır. bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilcek şeyleri yapar. yani para mutluluğu satın alır."

"hiçbir şey hissetmemek, bazen huzur verir."

çoğu insanın romanlarını okuduktan sonra intihar duygusuna kapıldığı, benimse duygusal yönden güçsüz hissettiğim zamanlarda kendisine tutunduğum, dönüp dönüp okuduğum yazar.

"huzur, sessizce sevmek olabilirdi. ama insan işte! bir bilinci var ve konuşması gerekiyor. sevmek, böylece cehenneme dönüşüyor."