zaman

zaman bir ilac değiidir,bilakis cezadır

zaman zarardır birader

bi majezik ağrı kesici değil ama yine de idare eder

zaman ilaç olsaydı şuan eczacıydım

zamana bırakmak açık bir yaraya müdahale etmemektir iltihap kapıp daha kötü de olabilir iyileşebilir de

zaman hastalığın ta kendisidir.

zaman aldanıştır. zaman geçmez, geçirir.

ilaç mıdır bilmiyorum ama alıp götürdüğü çok şey var.

zaman bir türlü ilaçtır ve insanlar ilaçları daha iyi hissetmek için kullanmıyor. aksine kendilerini daha az kötü hissetmek için kullanıyorlar.

zaman ilaçsa eczaneler kapansın

zaman ilaç değil bilâkis cezadır -ados-

zaman ilaç değildir sadece zamanla herşeye alışıyorsun birşey düzeltmiyor yarın

kanser olduğun zaman gribi önemsemiyorsun. zaman bu işe yarıyor.

acılar zamandan bağımsız şeylerdir.

zaman öldürür süründürür insanı

zaman ilaç değil arkadaşlar insan unutkan.. yak yak yak

zaman bence bazı şeylerin ilacıdır fakat her ilacın belli bir kullanım tarihi vardir 1 hafta yada 1 ay gibi , ayrıca bildiğimiz gibi amansız hastalıklara ilaçların çaresi olmadığı gibi zamanında bazı şeylere çaresi olmaz gereksiz bir ilaçla hastalığımızı iyilestiremeyiz hatta hastalığımızı dahada kötü hale getiririz zamanda böyledir doğru şeylere harcamazsan pişman olursun,üzülürsün,kırılırsın son olarak sözlerimi oğuz atayın sözleriyle noktalamak istiyorum ; "eğer zaman bir ilaçsa fazlası intihara girmez mi ? "

kimine göre bekleyiş, kimine göre çok değersiz geçen, kimine göre de keşke hiç geçmese hep bu zamanda kalsam diye düşündüğü garip bir şey. zaman öyle veya böyle geçiyor önemli olan zamanı doğru geçirmek severek, sevilerek, mutlu olmayı bilerek geçirmek. üzülmek için vaktimiz az bugün varız yarın yokuz. velhasıl kelam zaman geçiyor kuşlar, kuşların amk siz hep gülün. iyi geceler

tersten okunduğunda "namaz" olan kelimedir.

"zaman'ın da zamana ihtiyacı vardır"

giderek akıyorsun. şöyle gel otur yamacıma, iki çay içip. eskileri yad edelim. -melodi

kimine heyecan kimine acı kimine mutluluk veren ve bu süreler zarfında elimizde olmadan bu duyguların hepsine son veren kavramdır

zaman insanı eğiten ama eğitimi en acımasız veren bi hayat dersidir

sözleri Ömer Hayyam'a ait olan Leyla The Band şarkısı. link --- spoiler --- Bilmezsin ne olduğunu, Vazgeç ötelerden yorma kendini... Kendine gel bir düşün, Ben senim,sen ben arama boşuna... --- spoiler ---

bir senenin kıymetini sınıfta kalan bilir. bir ayın kıymetini erken doğuran kadın, bir haftanın kıymetini dergi çıkartan, bir günün kıymetini teskere bekleyen asker, bir saatin kıymetini sevgilisini uğurlamak üzere peronda oturan bilir. bir dakikanın kıymetini uçağını kaçıran, bir saniyenin kıymetini ölümden son anda kurtulan, bir salisenin kıymetini gümüş madalya alan bilir. oysa biz bozuk para gibi harcayıp dururuz zamanımızı.

murathan mungan'ın zamanla neler olabilecegini anlattığı "bana zamandan söz ediyorlar" şiirini buraya birakıyorum. gelip size zamandan söz ederler yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. dahası onlar da bilirler. ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. kolay değildir bunlarla başetmek, uğruna içinizi öldürmek. zaman alır. zaman alır sizden bunların yükünü o boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. o boşluk doldu sanırsınız. oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir. gün gelir bir gün başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide o eski ağrı ansızın geri teper. dilerim geri teper. yoksa gerçekten bitmişsinizdir. zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır..

ne yaparsam yapayım sanki boşa geçiyor gibi. yaptığım her şey geçen vakti karşılayamıyor. hep bir boşa geçirmişlik. zaman hep aktı ben hep yarimde saydım gibi. zaman bize verilmiş işkence.

kesinlikle her şeyin ilacı. acın tam anlamıyla geçmiyor ama zamanla alışıyorsun ve daha yaşanılabilir hale geliyor.

derler ki zaman tüm öğrencilerini öldüren bir öğretmendir.

giderek üzdün bizi zaman

nasıl geçtiğini gittiğini cidden anlamadığımızdır.ışıktan bile hızlı sanki.2 sene oldu olucak bu sözlüğe üye olmamın üzerinden geçen zaman süresi.insan gerçekten hayret ediyor sayın seyirciler

ben zaman yazısı görünce neden direk gazete geliyor aklıma. hiç okumamdım da :d

insanın en büyük düşmanı. onu yenebilen henüz yok. çok güçlü çok kudretli. önlenemez bir hızla akıp gidiyor zaman. çok tuhaf hissettiriyor insana. zaman dediğimiz bilinmezlik içerisinde bir dönem yaşayıp gitmek ve sonrası hakkında kesin bir fikrinin olmamasını düşünmek çok yorucu. aklıma leyla ile mecnun'dan bir replik geldi. ve her insan, zamanın dünya üzerinde bıraktığı birer yara izidir. der burak aksak.

insanların başka bir insanı teselli ederken kullandığı veya insanın kendini kandırma biçimlerinde en çok kullandığı kavram. "zamanla geçiçek, zamana bırak, zaman her şeyi halleder sen hiç dert etme." bazılarınız bilir, iyilesen tek sey zamandır. insan iyileşmiyor. yanı tek başına iyileşmiyor. iki insan birbirini iyileştirir diyorlar ama sanırım filmlerde oluyor öyle seyler.

az evvel bana düşündürdürttü bu. birçok mevzuyu aslında buna bırakarak o konunun ne kadar önemli olup olmadığını görebiliriz. babanın ağlaması başlığında yazanları falan okudum. düşündüm babamı hiç ağlarken gördüm mü diye. görmedim. hatta bırak onu babamı duygularını yansıtırken bile görmedim neredeyse. iki olay örnek vereyim babamın üzülmesini beklediğim. ilki amcamın intihar teşebbüsüydü. hapisten çıktıktan sonra alkol, uyuşturucu bağımlıkları için bizim yanımızda kalıp tedavi görürken intihara kalkmıştı kendini kesip. babamın mesela hiç can sıktığını görmedim. diğeri de dedemin ölümüydü. birden geldi yanıma kalk giyin köye gidiyoruz dedi. noldu dedim deden öldü dedi. kalktım gittik her an yanındaydım cenaze evi olsun, camii olsun, hatta tabutu bile beraber sırtladık beraber toprak attık. ağladığını görmedim. yanımda en küçük amcam hüngür hüngür ağlar, en büyük olup imam olan amcam kuran okuduğu sıra sesi titrerken babam öyle duruyordu. bu olayların üzerinden zaman geçti. fındık bahçesindeydik babam ve o intihara kalkan amcamla. amcam içti rakısını buldu kafayı heyt hüyt derken kavga dövüş ettiler babam attı amcamı dereye. bayırda fındık topladınız mı bilmiyorum o bahçeden eve dönmek için bi dağ tırmanışı yaparsınız. az evvel adamı dereye atan babam kendi kendine konuşuyor amcamın hayatının nasıl kaydığını, onun da buna nasıl çanak tuttuğunu(kendine göre, ben katılmıyorum) anlatıyordu. ben arkasından zar zor çıkabildiğim için de bana sövüyordu aralarda hadi lan diye. orada gördüm ki canı sıkılmış bu konuda, üzülüyor. aynı biçimde bu 7 temmuz dedemin ölümünün 3. yılıydı. bilgisayarda okey oynuyordu oturdum yanına işte nasılsın baba diye. ''babamı özledim'' dedi amk. babamdan geçti belki de bana bu üzülünce ağlayamama olayı bilmiyorum ama ağlasam o an ağlardım heralde. baya babamı özledim dedi. bir şey diyemedim ben de ne diyebilirim ki. oturdum biraz daha yanında kalktım sonra. 3 yılın ardından ilk kez göstermişti hislerini. demek ki belli bir zaman geçtikten sonra hala hissettiklerini unutamadığın şeyler gerçek oluyor. birçok olayda büyük tepkiler gösterip ertesi gün unuttuğumuz oldu. 11. sınıfa gittiğim sıra bi halt etmiştim. tokat atmıştı bana. o vurdu, ben bi şey demedim o da demedi. kalktım gittim okula. okuldayken beni aradı nasılsın diye. akşam geldik eve. hiçbir şey olmamış gibi yedik içtik, konuştuk sonra yattık uyuduk. baba oğul arasında olur öyle şeyler işte yarım gün bile yetiyor akıldan silinmesi için. aklınızdan bir günde ya da bir haftada silinmeyecek, zamana meydan okuyan şeyler için yapın ne yapıyorsanız. geçmişe eğer ayrıştırmadan bakarsanız dipsiz bir kuyu gibidir ama olayları böyle değerlendirirseniz gerçekten sizin için önemli olan şeyleri bulursunuz.

bazen çok hızlı geçerken bazen geçmek bilmiyor. en büyük işkence halini alabiliyor. (bkz: abi zaman ilaç değil seni kandırmışlar)

değiştiremeyeceğimiz kesin olgu

fetöden alınmamak için uzak durulması gereken başlık :)

hiçbir zaman kullandığımız saat dilimleriyle denk gelmeyen kavram. mesela hastane koridorunda eşinin doğumunu bekleyen koca için her saniye bir senedir. yıllar sonra birbirlerine kavuşan 2 sevdicek için her saniye ışık hızındadır. kötü gelen karnesi sebebiyle babasından azar yiyen velet için her an slowmotion akar. hayat enteresanlıklarla dolu ve biz hepsini yaşayamadan öleceğiz. bu çok acı bence.

giderek üzdü bizi zaman...

mutsuzken çok yaşlı, mutluyken yüz metrede bir olimpiyat koşucusu

ağaçlar büyür zamanla, meyveler ve sebzeler olgunlaşır, çiçekler yeşerir ve solar, insanda ise içinde olduğu duruma alışmayı kolaylaştırır bir sigara daha yakarsın ciğerlerin solar acın hafifler sonra bir küçük hatıra yeter seni yerle bir etmeye

çok değerli. bugün sözlüğe giriş yapılamadığında sözlüğün durumunu soran 4-5 arkadaşa söylediğim gibi, zamanınızı üretmek için harcayın lütfen. buraya pek zaman ayıramadığım sürede iki roman yazdım ben (biri daha tam bitmese de). ben artık yolumu bir şeyler yazan bir insan olarak çizdim gibi bir şey. burası unutulmadı ama. buraya dair hiçbir zaman heyecan ve umudun bitmedi. bitmeyecek de inşallah. her şeyin sırası var sadece. maddiyattan tut, sağlığa varana kadar. ve her şeyi yaşaya yaşaya öğreniyoruz. maalesef gerçek bu. not: bi dünya mesaj atmışsınız ama maalesef hiçbirine cevap veremeyeceğim. sözlükle ilgiliyse mesajlar, moderatör ekibimize sorun lütfen. kitap veya kitaplarımla ilgiliyse eğer, valla ben yazdım-yazıyorum. okuyup okumamak size kalmış. yani ekstra anlatacağım bir şey yok. anlatmaya çalıştığım her şeyi yazarak anlatmaya çalışıyorum artık.

akıyor bu akşam

her şeyin ilacıdır derler ama ilaç mı dert mi bilemediğim mefhumdur.

her şeyin ilacıysa s.keyim eczaneleri

beklerken çok yavaş, korkarken çok hızlı, sevinçliyken çok kısadır.