bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      muhteşem bir nazım hikmet ran şiiridir; "dün akşam dedim şen sevgiliye; seninle lades tutuşalım diye. imalı bir eda katıp sesine, sevgili dedi ki; "söyle nesine?". dedim aldatırsam ben seni, öpeyim bir kez beyaz enseni, aldanırsam üç gün yüzüme bakma, saçını önümde çözüp bırakma, görelim yenecek diye kim kimi, güldü; kabul etti bu teklifimi... sevgilinin dalgınlığı benden de derin, otururken kuş tüyü ipek minderin bir ucunda o, bir ucunda ben başımız önde düşünüyorken ne hile bulalım diye yarına sevgili saçını omuzlarına dökerek dedi ki; "al tara saçımı, bir tel incitmeden!" ben oyunu, ladesi değil, tüm benliğimi unuttum bir an o'nun bu beklenmeyen iltifatından daha tarağa elim gitmeden "lades!" dedi, yerinden fırlayarak, düştü, parçalandı yerde fildişi tarak."
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: aklımda) bu zırvalığı kim bulduysa amına koyim ben onun. psikolojik savaş resmen.
      0lades - esub 17.05.2017 00:35:26 |#3457600
      0esub - eaglegodz 17.05.2017 00:35:39 |#3457601
      0aklimda - esub 17.05.2017 00:35:57 |#3038650
      butun yorumlari goster (10)
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      piraye için saat 21:22 şiirleri kitabındaki 6 ekim 1945'de nazım hikmet tarafından yazılmış eserdir. lades tutuşalım seninle diye dün gece yalvardım şen sevgiliye i̇malı bir eda verip sesine, sevgili dedi ki: "söyle nesine?" dedim: "aldatırsam eğer ben seni, bir kere öpeyim beyaz enseni; aldanırsam üç gün yüzüme bakma! saçını önümde çözüp bırakma!..." görelim yenecek diye kim kimi, güldü, kabul etti bu teklifimi. artık her sözümden bir hile seçti... dakikalar geçti....saatler geçti... ne onu aldattım, ne de aldandım, bu böyle senelerce sürecek sandım... onun dalgınlığı benden de derin, eski bir şark işi ipek minderin bir ucunda kendi, bir ucunda ben, gözlerimiz yerde düşünüyorken ne hile bulalım diye yarına, birden o saçını omuzlarına tel tel dağıtarak başımda durdu. sonra dizlerime düşüp oturdu dedi ki: "yakınlaş! yakınlaş! eğil'" artık ben ladesi cezayı değil bütün varlığımı unuttum bir an... bu beklenmeyen iltifatından binlerce ihtimal gelirken akla. dedi: "şu fildişi ince tarakla saçlarımı tara hiç incitmeden!" daha tarağa elim gitmeden güldü "lades" diye yerinden kalkarak düştü parçalandı yerlerde tarak....
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      birgün akşam yemeğinde tavuk yemeği vardı. sofrada abim bi anda: -"lades oynamak isteyen var mi??" diye sordu. bende tutamadım kendimi: -"neyine" dedim. -"sen kaybedersen bana bi gömlek ben kaybedersem sana istediğin bir kitabı alacam " dedi. ben : -"hayır eğer ben kaybedersem sana istediğin gömleği alacam ama sen kaybedersen benim sana alacağım bir kitabı bitireceksin" dedim. -"tamam zaten kaybedeceksin" dedi. -ladesim lades olsun mu?/ olsun vermeyen gavur olsun mu?/ olsun :-) neyse aradan bir saat geçti arada "lades/aklımda" sözleri bir kaç kere tekrarlandı. ben yegenime babasının telefonunu getirmesini söyledim getirdi kendi numaramı "birgül abla" diye kaydettim. ve onun telefonunu aradım. -"kim arıyor" dedi. -"ablam arıyo dedim ve direk teli açtım efendim abla nasılsın, he abim mi oturuyoruz evde ışte neyse abla tamam veriyorum teli" dedim. teli verdim abime ve "ladesssss" diye bağırdım. abim şok geçirmiş gibi halen tele bakıyordu :-) gittim o güne kadar hiç kitap okumamış abime 750 sayfalık oğuz atay/ tutunamayanlar adlı kitabı aldım. aradan bir yıl geçti adam daha ilk 200 sayfasını okuyamadım :-)
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (#1939862) dakikalar geçti....saatler geçti... ne onu aldattım, ne de aldandım, bu böyle senelerce sürecek sandım...