bugün
yenile
    1. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ingilizce özgün adı:(bkz: the tragical history of hamlet prince of denmark) shakespeare'in ölümsüz eserlerinin başında gelen "hamlet" bütün dünyada ünlü tiradlarıyla bilinmektedir. türkiye de bu başeseri gözden kaçırmamış, her dönem sahnelerine taşımıştır. danımarka prensi kimliğiyle sahnede görülen hamlet, hırçın ve zeka gücüyle amcası ile annesinin ihanetlerini ortaya serer ve oyun boyunca direnen muhteşem bir karakter sergiler. yüzyılları aşarak günümüze kadar gelen bu hikâye her çağda ayakta alkışlanmış ve hâlâ alkışlanmaktadır. oyuncular değişse de shakespeare'in tiradları kim bilir daha kaç asır alkışlanmayı sürdürecek. (tanıtım bülteninden) (bkz: türkiye iş bankası) (bkz: william shakespeare) edebi anlamda dedektifvari birçok araştırmaya rağmen oyunun hangi yılda yazıldığı hâlâ tartışma konusudur. günümüze oyunun ilk yazıldığı dönemlerden üç farklı versiyonu kalmıştır: first quarto - q1 (ilk orta boy baskı), second quarto - q2 (ikinci orta boy baskı) ve first folio - f1 (birinci büyük boy baskı). her birinde diğerlerinde olmayan konuşmalar ve hatta sahneler bulunur. shakespeare büyük bir olasılıkla hamlet oyununu, 13. yüzyıl vakanüvisi saxo grammaticus tarafından gesta danorum adlı eserinde korunan ve 16. yüzyıl bilgini françois de belleforest tarafından tekrar anlatılan amleth efsanesi ile kaybolduğu varsayılan ve günümüzde ur-hamlet adıyla bilinen i. elizabeth dönemine ait bir oyundan esinlenerek yazmıştır. oyunun dramatik yapısı ve karakterlerinin derinliği hamlet'in birçok açıdan tahlil edilmesine, yorumlanmasına ve üzerinde tartışılmasına neden olmuştur. örneğin, yorumcular hamlet'in amcasını öldürme konusundaki kararsızlığı karşısında yüzyıllarca şaşkın kalmışlardır. bazıları bunu yalnızca olay dizisini sürdürebilmek için olduğunu düşünürken, diğerleri bunun soğukkanlılıkla işlenecek cinayetin, intikam hesaplarının ve set çekilen arzunun getirdiği karmaşık felsefi ve etik sorunların yarattığı baskı nedeniyle olduğunu söylemektedir. yakın zamanlarda psikanalitik eleştirmenler hamlet'in bilinçaltı arzularını tahlil ettiler ve feminist eleştirmenler sıklıkla kötü niyetli olarak değerlendirilen ophelia ve gertrude karakterlerini tekrar değerlendirmiş ve itibarlarını iade etmiştir. hamlet shakespeare'in en uzun oyunudur ve ingiliz edebiyatının en güçlü ve etkileyici trajedilerinden biridir. "hemen hemen sonsuz bir yeniden anlatma ve başkaları tarafından uyarlama" yapılabilecek bir olay örgüsü sağlar. shakespeare'in yaşadığı dönemde en popüler oyunlarından birisi olmuş, ve hâlâ en çok oynanan oyunlar arasında en üst sıralardadır, örneğin birleşik krallık'ta royal shakespeare company 'nin (kraliyet shakespeare topluluğu) listesinde 1879'dan beri yer almaktadır. goethe'den dickens'a, joyce'tan murdoch'a birçok yazara esin kaynağı olmuş ve "külkedisi'nden sonra en çok filme çekilen öykü" olarak tanımlanmıştır. başrol şüphesiz, shakespeare'in zamanında önde gelen trajedi oyuncusu richard burbage için yaratılmıştır; o zamandan beri geçen dört yüzyıl içinde, kendi dönemlerindeki büyük oyuncular ve hatta kadın oyuncular ile beraber ayrım yapılmadan canlandırılmıştır. 1996 yılı filmi (bkz: lucius junius brutus) ''...kötü fallar umurumda değil benim. serçenin ölmesinde bile bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. bütün mesele hazır olmakta...'' --- spoiler --- gerçeği büyütmek ya da küçültmekle bilgisizleri güldürebilirsiniz ama bu bilenleri üzer; oysa bir tek bilgili dost, bilgisiz bütün bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için. ah, ben öyle oyuncular gördüm ki sahnede, öyle beğenilen, alkışlanan oyuncular gördüm ki, günaha girmeyeyim ama, değil Hristiyan, değil müslüman, insan bile değillerdi. öylesine şişirme, uydurma hallere giriyorlardı ki, dedim bunları tabiatın kaba işçileri yaratmış olmalı, insan yapıyorum derken insanlığın berbat bir kopyasını yapmışlar. --- spoiler ---
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      iki yıl kadar önce orijinal metniyle okumakta epey zorlanmış olsam da bülent emin yarar tarafından ete kemiğe büründüğünde çok zevk aldım bu oyundan. üstelik bu tek kişilik oyunda, kişiler ve duygular arasındaki ani geçişlerini izlerken dünyanın en keyifli işlerinden birinin tiyatro olduğuna kanaat getirdim.
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ölmek, ne ki ölmek zaten ya? Ölmek. ‘Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız Bitebilir bütün acıları yüreğin, Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun. Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü! Çünkü ölüm uykularında, Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından, Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu. Bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden. Kim dayanabilir zamanın kırbacına? Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine, Sevgisinin kepaze edilmesine Kanunların bu kadar yavaş Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine Kötülere kul olmasına iyi insanın Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken? Kim ister bütün bunlara katlanmak Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa, O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya Ürkütmese yüreğini? Bilmediğimiz belalara atılmaktansa Çektiklerine razı etmese insanı? Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi: Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor Yürekten gelenin doğal rengini. Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar Yollarını değiştirip bu yüzden. Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.’