bilim

"bu bilim denen şeyden bıktım artık... geçtiğimiz birkaç senede elde ettiklerimiz için milyonlar harcadık ve artık durdurulmasının vakti geldi." (1861, smithsonian enstitüsü'nün kaynaklarının kesilmesiyle ilgili olarak, pensilvanya eyalet senatörü simon cameron)

muhteşem bir şey. o kadar muhteşem ki, beynim-algım yetmiyor. düşünsenize, tam da şu an; boşluktayız. şuradayız gerçekleşen her şey işte orada gerçekleşiyor. bunu bilip de tüyleri ürpermeyen sadece aptallardır.

büyülüyor beni. tüm ömrümü bilim yoluna bir salise düşünmeden harcayabilirim. bilimle ilgili araştırma yaptığım an hissettiğim huzuru hiçbir zaman hissetmedim ve hissedeceğimi sanmıyorum. (bkz: uzay) (bkz: evren)

"eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin" - mustafa kemal atatürk

''bilim, gerçeği bilmektir'' (mustafa kemal atatürk)

insanlığı kurtaracak nadir şeylerden.

hayattaki en hakiki mürşittir. inanmıyorsanız (bkz: atatürk)

celal şengör'e göre şöyle bir şeydir; link

mantık kalıbına sığmıyor. içerisine girince çıkası gelmiyor insanın. bilim adına bir emek de ben bırakmak isterdim şahsen. (bkz: ancak rüyanda görürsün)

uğraşıyorum,emek veriyorum. projelerim var bunları ajandama çizdim lakin tek eksiğim para. ileride bu projelerimi tamamlayacağım. bunu da ilk kez size açıklıyorum he uyandirim.

bir gün thales yakın dostu anaksimandros'un yanına gider ve tartışmaya başlarlar. thales anaksimandros'a der ki "bence dünya bir disk. bu okiyanos üzerinde yüzüyor. okiyanos'da fırtına olduğunda burası dönüyor. ama sen buna inanmak durumunda değilsin sen ne düşünüyorsun?". anaksimandros cevaben "bu bence doğru değil. diyelim ki dünya okiyanos'un üzerinde yüzüyor. peki okiyanos'un altında ne var? hadi diyelim ki onu buldun. onun altında ne var? sen bu teorinle sorunu çözmüyorsun erteliyorsun. bence dünya boşlukta duruyor" diyor. üstelik tezini desteklemek amacıyla bir taş alıp suya atıyor ve taş doğal olarak suda batıyor. işte bu diyalogdaki "sen ne düşünüyorsun" sorusu bilimi doğurmuştur. ayrıca taa o zamanlarda başlayan bu düşünme süregelişi bilimin "gözleme dayanmaz fakat gözlemle kontrol edilebilmesi mümkündür" tanımını da ortaya koymuştur.

insanlığın, bilinen tarihindeki en büyük sıçramalarını sağlayan evreni tanıma/anlama uğraşı. ancak özellikle materyalist felsefenin hızla yaygınlaştığı son yüzyılımızda insanların ideolojilerine alet edildiği kanısında olduğum bir kavram da olabiliyor. daha anlaşılır kılmak için kuran'dan örnek vereceğim; onlar, kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadan allah'ın âyetleri hakkında tartışırlar. bu, allah katında da inananlar katında da büyük nefrete sebep olur. allah, kibirli her zorbanın kalbini böyle mühürler. firavun dedi ki: "ey hâmân, sebeplere ulaşabilmem için bana yüksek bir kule yap!" "göklerin sebeplerine ulaşırsam, mûsa'ın ilahına, da ulaşırım. ben onun yalancı biri olduğunu düşünüyorum." firavun'a, yaptığı işin kötülüğü bu şekilde süslü gösterildi de yoldan saptırıldı. firavun'un tuzağı hep kayıptadır. (mümin/35-37) firavun musa'nın getirdiği delillerini kabul etmiyor ve ısrarla yalanlıyor. ve yüksek bir kule yapılmasını istiyor. bu yöntem ile göklerin ve yerin tüm sebeplerin kaynağına ulaşmayı planlıyor. amaç basit her şeyin arkasındaki aktöre ulaşma çabası. ama asla o musa'nın getirdikleri olmayacak. firavun'un planı bu. şimdi günümüzde bilim ve materyalizm temelli ateizm inancı bu yöntemi aynen tekrar ediyor. bilimi tükaka ilan etmiyorum tabi ki. allah'ın ayetlerini anlama ve tanıma uğraşı müslümanlara da farzdır aslında. her ne kadar ayetleri umursamasak da bu böyledir. ama bilimi ateizme alet edenler canımı sıkıyor. bilim tüm sebeplerin üstündeki ilk sebebi arar. sistematik bir biçimde geriye doğru bilimsel hipotezler ortaya atar. aslında teoride bilimin bir inancı yoktur. tanrı felsefesi bilimin konusu bile değildir. bilim bunlarla ilgilenmez. bilim sadece anlamaya çalışır. teoride kuran ile örtüşür yani. ancak ateizm temelli bilim ilk neden arayışında bulunacak sebeplerin hiç birinin allah olmadığını ya da tanrı olmadığını varsayarak bilim ile propaganda yapar. firavun'un göklerin sebebini arayışı, tarihteki mabedlerin yüksek kuleler olması, babilin asma bahçeleri ya da bugünün uzay üsleri... hepsi için kimilerinde tek bir amaç vardır. tüm sebeplerin üstünde olan bir ilk neden arayışı. ama bu yehova değildir, tanrı değildir, allah değildir. önlerine sunulan delillerin uydurma olduğu ön kabulü ile hareket ederler. belki bir sihir, belki bir rastlantı, belki sonsuz bir devinim, olmadı bir enerji... ezeliyet kavramını yükleyebilecekleri tanrı harici her şey. materyalizm.. ya da tamamen bir bilinemez hiçlik... akıllarındaki sorumlu oldukları bir rab ihtimalini kibirleriyle örterler. kuranda geçen bu firavun tavrı ile bugünün ateist bilim uğraşı nasıl da birbirinin aynısı. kahrolası insan, ne kadar da nankördür! (abese/17)

bilime emanet ol

her söylediklerine inanmamam gerektiğini öğrendim. yeni bir olgu oluşuyor insanlıkta "bilim ne dediyse doğrusu odur" fakat geçen okuduğum bir makalede jiletle traş olmak veya makina ile traş olmak arasında hiçbir fark olmadığını, yani jiletle kesersen daha gür çıkar sözünün hurafe olduğunu okudum. neymiş efendim bilimsel çalışma yapılmış, böyle bir şey olmazmış. ben kendimden bildiğim şeyleri sizin doğrularınıza değişmem vallahi kusura bakmayın. jiletle kesince daha gür çıkar.

bilim tuhaf bir şey nedensiz derecede tuhaf

planı ve nasıl işlediğini açıklar, planın kime ait olduğuyla ilgilenmez.

tanım: evrenin ya da olayların bir bölümünü konu edinen, bu alanda deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak araştırmalar yapan, elde ettiği sonuçları sistemli bilgilere dönüştüren ve bunlardan genel yasalar çıkarmaya yönelen çalışmalar bütünü. -olgusaldır. -mantıksaldır. -objektiftir. -eleştiricidir. -genelleyici ve sınıflandırıcıdır. -seçicidir. -birikimli bir süreçtir. -evrenseldir.

"bilim bize gerçeği yahut, hiç olmazsa zekamızca anlaşılması mümkün münasebetleri öğretmeyi vaadetti. bilim bize hiçbir zaman ne barış, ne de saadet getireceğini vadetmedi." (bkz: gustave le bon)

"bilim sana öğretileni ezberlemek değildir, sana öğretileni bir filtreden geçirmektir." - celal şengör güne lezzet katan ayrıntı; link edit: meraklısına tavsiye; link

ya böyle bir şey nasıl olabiliyor aklım almıyor. gerçekten inanılmaz. link

insanlığın yeni dini. internetse onun kulu ve elçisi. asla sorgulatılmıyor. tabii, bilinmez sorgulanmaz. sadece ve sadece aksi ispat edilir ancak ona da izin verilmiyor. birileri bir şey söylüyor, bizler de sadece inanıyoruz. çünkü söylenenlerin aksini ispatlayacak ne imkanlara ne de araçlara sahibiz. o eğitimi ise hiç almadık.

Duyduğum en güzel tanımı: Kendini düzelten bir girişimdir.

en son aynı yatakta yatan iki kişiye bir motosiklete önlü-arkalı bindiler diye ceza kesiyordu. bir ara çok ümitliydim bilimden. hatta bu başlıktaki ilk entrylerim bunun kanıtıdır. ancak covid-19 ve pandemi esnasında bunun da artık birilerine hizmet ettiğini ve insanları bilimle korkutmanın, dinle korkutmakla eşdeğer olduğunu gördüm. haliyle, bilim adı altında söylenen her şeye sorgusuz sualsiz inanan ve inancını bir başkasına direten herkesi görünce iğrendim. zira milyarda birlik kesim hariç, geriye kalan herkes gözüme geri zekalı ve primatlardan daha aptal gözüktü. tüyler ürpertici!

eskiden çok severdim ancak sonradan algılarım tamamen açıldığında belirttiğim gibi, insanlığın yeni dini. asla sorgulamaya izin verilmiyor. yani, ortaçağda bilimin gördüğü tüm eziyeti, günümüzde bilime az da olsa şüpheyle yaklaşanlar görüyor. bu durum da dönüp dolaşıp yine bize giriyor. mesela şu arkadaş yıllarca doktorluk yapmış, tek bir allah’ın kulu şüphelenmemiş. korkunç bir şey bu. şu sahte doktor kaç insanı mağdur etti, belli değil. gorsel