balkon

gecelerin daha güzel geçmesini sağlayan, oturup hayatı sorgulayabileceğiniz, evin bir bölümü.

evimizin tek balkonu var ve yaşlı azgın bi amcanın banyo camına bakiyo hiç güzel anılarım olmadi o balkon da :(

tuvaletten sonra gelen evin en güzel bölümüdür.

çaresizliki en iyi anlatan cümlenin öznesi; "mesela balkon da evin parçası ama sokakta. kendimi başka türlü anlatamıyorum."

türk erkeğinin olmazsa olmazı...

gerçekten harika bir şey değil mi bu balkon? i̇ster kapattır ardiye olarak kullan, ister yaz gecelerinde fosur fosur uyu, ister ayaklarını sarkıt demirden, ister müzik dinlerken yıldızları seyret, ister yemeğini ye, ister, ister... bir sürü şey sayabilirim çünkü çok güzeller. yaz günlerinde balkon yıkamak en sevdiğim olay olabilir. evimizde 4 balkon var ve temizliğin en sevdiğim kısmı balkon yıkamak. şuan anlayamadığım şekilde balkon ve balkon yıkama aşkım depreşti. acayip seviyorum. kendi balkonu yetmezmiş gibi, evimize odadan çok balkon yaptıran babama kucakla sevgi yolluyorum.

kendi hayatımdan kaçışım olmadığını bana en iyi anlatan şey. evde bile bunalınca çıkıp oturacak bir balkon yok lan. odadaki pencereden bakayım hadi, o da yok apartmanın havalandırmasına yani başka bir dört duvara açılıyor pencere. birgün intihar edersem 20 yıllık odamdaki pencereye bırakacağım notu. hayalgücüm bile olmadı bu karanlıkta amk.

değerli bir eşikti bir zamanlar. mahalle kültürünü, semt adabını ve komşuluk konseptini ayakta tutardı. eskiden insanlar sokağa bakarlardı balkonlardan. sokağa adım atan herkesle giderek daha samimi olurlardı. sonra nerde görse o insanı; pazarda, bakkalda, kahvede, camide... gider sohbet ederdi herkes birbiriyle. anlatırlardı birbirlerine; neydiler, ne değildirler? şimdiyse herkes evinde. herkes balkonunu ya kullanmıyor, ya da evin içine katmış. sokağın reytingi düştü. acun çaldı tüm odakları. ekranlarda bir tane bile çirkin yüz yok. orada herkes öyle güzel ki, insanların normal güzellikten kastı artık televizyonda gördükleri. yani sokakta ya da toplu taşımada harbiden "sıradan bir insan" görsek burun kıvırır hale geldik. çünkü kimse kimsenin yüzüne bakmıyor ve kimsenin işine gelmiyor gerçekler. "herkes her şeyin farkında ve kimse hiçbir şeyi yanlışlıkla yapmadı." rezilliğimizin nişanesi..

hep bir balkonlu evde yaşama hayali var içimde. söyle askılı saksılar ve içerisinde rengarenk çiçekleri olan balkonlu bir ev.

gece herkes uyuduktan sonra hafif esen yaz akşamında balkonda tek başına oturmak. 10/10 kaliteli aktivite.

öğrenci evinde bodrum kattayiz hep balkonlu evlere özeniyorum kahvenin al çık balkona ve düşüncelere dal

yayımlanacak üçüncü kitabım yok'ta kendisiyle ilgili düşüncelerimi şöyle belirtmiştim: "kendimi inşa edilmiş ve edilecek tüm balkonlar gibi hissediyordum. eve ait ama dışarıda. gel gör sorun değildi. çünkü aslında herkes böyleydi. hatta insan evrende belki vardı fakat tüm benliğiyle bir şeye ait değildi. var olduğunu ispatlayan hiçbir şey bulamadığında ise artık evsiz bir balkondu. ya da balkonsuz bir ev. fark etmiyordu."

Kaç yıldır mis gibi geçindiğimiz komşularımızı birbirine düşüren ve apartmanda gittikçe büyüyen bir krize sebebiyet veren oluşum. Giriş katta oturan iki daire karantina sürecinde çok sıkılmış olmalılar ki kendilerine yukarıdaki dairelerle simetrik olacak şekilde balkon yaptılar. Bayağı yaptılar yani. Bir sabah uyandık ki ustalar harala gürele aşağıda çalışıyor, dedik hayırdır, dediler balkon yapıyoruz. İçimden dedim, bu iş pek hayra alamet değil ama neyse daha uykumu alamadığım için gidip tekrar yattım. Nitekim bir süre sonra birkaç dairenin şikayeti sonucu gelen zabıta memurlarıyla birlikte savaş başladı. Resmen bir haftadır her akşamımız bununla geçiyor. Bir diğer taraf arıyor, bir öteki taraf kapıya geliyor. Arada belediyeye gidiliyor, kimi zaman belediyenin ilgili memurları gelip yapılan balkonları seyrediyor. Ve hâlâ bir neticeye ulaşılamıyor. Geçen sene bahçeye o izin almadan havuz yapmış, öteki arayıp şöyle demiş, beriki havuzundaki balıkları beslememiş gibi incir çekirdeğini doldurmayacak olayları büyük bir ciddiyetle dinleyip kafa sallıyorum. O sürekli bahçeyi kullanıyormuş, berikinin de kullanma hakkı varmış. Sanki bahçeye inilince oturanlar geleni süpürgeyle kovalayıp sen oturamazsın diyor. Vallahi olay nereden nerelere taşındı, ne çok birikmişi varmış herkesin. Bir yandan balkon yapan tarafa üzülüyorum, yazıktır girişte oturuyorlar diye balonları olmasın mıydı bu insanların? Diğer yandan emrivaki elbette hiç hoş değildi, oldubittiye getirmeleri yanlıştı ama artık yıkıma kadar işi uzatmanın da anlamı yok bence. Haftaya apartmanı toplayıp uzlaşma sağlamaya çalışacağız, bakalım. Siz siz olun, balkon yaptıracaksanız önce iki kere düşünün. Sonra da her dairenin tek tek yazılı onayını alın, belediyenin ilgili biriminden ruhsat izni de alın ayrıca.

dedim ki şu balkonu yıkayayım da miss gibi oturup yatayım şurada. yıkadıktan sonra yağmur yağmaya başladı şimdi ben boşuna mı yıkamak için uğraştım burayı.. tertemiz olmuş oldu artık, kayıyorum fayansta neyse hava mis gibi oldu miss en sevdiğim hava

Dün gece su içmeye kalktığımda açayım da kapıyı az ferahlayalım dedim. Balkonda bekleyen iki süpürge varı birbirine çatık bu uçları. Neyse bir baktım bir güvercin var oturuyor. Kapıyı açınca ürktü gitti baktım ki iki beyaz şey parlıyor. O kadar kullanmıyorum ki balkonu adam gelmiş tünemiş bir de üstüne yumurtlamış. Hemen kapadım rahatsız etmeyeyim diye açmadım bir daha. Neyse gün sayıyoruz çıkınca benim olacaklar. Asdfghjkşi

insanlar nasıl kullanılması gerektiğini öğrense keşke artık. bangır bangır konuşanı mı dersin, çat çat çekirdek çitleteni mi dersin, seç beğen al. bunları balkonda yan komşularımdan gelen sesleri duyarak yazıyorum bu arada, hayali değil. seslerden rahatsız olduğumdan içeri geçmek üzereyim.

her gece çıkıp bi 2 saat sessizliği dinleyip yatağıma dönüyorum. Huzur veriyor. ayrıca bknz

Şu zamanlarda çoğunluk için sadece "fazladan metrekare" olarak görülen, konsol şeklinde dışarıya çıkan korkuluklarla çevrili mekan. Evin içine balkonları alarak üzerimize gelen 4 duvara fazladan duvarlar ekledik. Halbuki balkon katı bir kütlede nefes alınan boşluklardır. Doyumsuz olmayı bıraktığımız gün çok daha ferah bakabiliriz dışarıya, yaşantımıza.

Şanslı olduğum üç konudan biri herhalde. Yüksek bir konumda oturduğumuz için önümüz açık, hep esiyor ve sayılırsa küçük bir manzaraya sahibiz. Hayat eve sığar denilen bu dönemde balkon olmasaydı benim gibi sokağa çıkma yasağı olan kişilere hayat zindan olurdu.. 🏠

lanet olsun ki, odamdaki koca balkonun kapısını açmaya korkuyorum. bizim apartmanın kedisi odama atlıyor hemen. evin içinde geziniyor. oturuyor sıçıyor. resmen kabusum oldu. bazen tam içeri girecek, göz göze geliyoruz. kaçıyor hemen, geri dönüyor. bu yaz sıcağında bunu yapmaya ne hakkın var ulan? fare yakalayıp yemesen iyi hayvansın aslında

Okullu olduğum ders çalıştığım zamanlar evin hem en dinlendiğim hem hayatı sorguladığım bölümüydü. Bir an önce kaçıp gitmek istediğim yeri kuş bakışı gören bir yer hiç iç açıcı değildi. Ama bu düşüncelerin üzerinden geçen 4 yılın ardından balkon çiçeklerine bakıp kavuştuğum için ağlamak geliyor içimden. Çıkmak istediğim yeri ne kadar özlediğimi farkettim. Bağıra bağıra balkona sarılarak ağlamak istiyorum. İçimdeki küçük kız burayı çok özledi :,)

Çok ilginç bir etimolojik kökene sahip sözcük. Tarih veya oyun meraklıları Eski Yunan'dan, İskender'den vs. Phalanks/Falanks sistemini bilir. Uzun kargıların oluşturduğu bir kirpi düzeni. Phalanks ile Balkon aynı kökten. Balkon anlamı ne alaka derseniz, evin dışarı bakan parçası yerden sabitlenen mertek ya da kaba bir kütük ile destekleniyor. Böylece oluyor size balkon. Yani evin onunla tutturulan tarafı. Eski IE dilinde kütük, ahşap çubuk, mertek, kalas, tomruk, sopa gibi anlamları var. Sopa anlamı başka nerede kullanılıyor dersiniz, Falaka, ahahah. Yine askerî tarihte önemli bir yer tutan ve kütükler ile inşa edilen Palanka sözcüğü de aynı kökten. Üstelik bu sözcük bize Macarcadan, onlara da Latinceden geçmiş. "...Budin’den Ösek’e varınca ne kadar kal‘a ve ne kadar palanka var ise küffâr-ı bî-dîne aldırmışlar. Ne Sigetvâr ve ne Peçuy ve ne Kanije ve Kopan ve Koloşvâr ve cümle palankaları küffâr aldı deyü çok kīl u kāl olup..." (bkz: Cevahirüt Tevarih) En son da İngilizcede karşımıza çıkıyor. Plank, bu dilde destek tahtası, kalas anlamlarında.

Geceleri yapılan balkon sohbetleri, çay çekirdek, hafif esen rüzgar...